ABD ateşle oynuyor

ABD ateşle oynuyor.

Bir yandan Suriye’de...

Bir yandan Batı Trakya Yunanistan’da...

Bir yandan Girit’te...

Bir yandan Kuzey Kıbrıs Rum kesiminde...

Bir yandan Türkiye üzerine oynanan oyunlarda teröre verdiği destekle ateşle oynuyor.

Bunlar yetmezmiş gibi bir de Türk milletinin oylarını etkilemek...

Yirmi yıl önceki gibi gene kendine bağlı...

Yönettiği...

Yönlendirdiği...

İstediği gibi kullandığı...

İstediği siyasetçileri seçtirdiği...

İş başına getirdiği...

Askere darbe yaptırdığı...

Siyasileri astırdığı...

Tüm ipleri elinde olduğu bir Türkiye istiyor.

Yirmi yıl önce Erdoğan, iktidar olduğunda ABD kendi adamı olduğunu sanıyordu.

"Millî görüş gömleğini çıkardım" sözüne çabuk kandı.

Gene ipler elinde sandı.

Oysa, Erdoğan iki bin on bir yılına dek onların nabzına göre şerbet vermişti.

O yıla dek içteki ve dıştaki güçlerin gücünü tarttı.

Ağırlıklarını ölçtü.

Yapabilirliklerini denedi.

..Ve ondan sonra önce Davos’ta dünyaya bağırdı:

"One minute" dedi.

Herkes Siyonist başına bu sözü söylediğini sanıyordu.

Oysa dünya hakimiyetini elinde tuttuğunu sanan bir Yahudi ve Siyonist devleti olan ABD'ye sesleniyordu Erdoğan.

Geçici bir sinir halinde söylenmiş söz sandılar.

Halbuki tam bağımsız Türkiye yolunda döşenen ilk taşlardı o çıkış.

O tarihten sonra planlanan projelerin bir bir, sade ve sessiz bir şekilde uygulamasına geçiliyordu.

Havada, karada, denizde...

Devlet kurumlarında...

Yönetim kadrolarında...

Devleti temsil konularında süratle ve derinden çalışılarak tüm Türkiye Cumhuriyeti devleti kademelerine sızmış İngiliz, ABD, İsrail gibi devletlerin ajanlarının tespiti, görevden alınmaları...

Ve daha sonra Fetö denen yine ABD - CIA destekli örgütün dışa bağımlı ajanlarının temizlenmesi harekâtı başladı.

ABD, Erdoğan'ın bu içten içe çalışmalarını fark ettiğinde geç kaldığını...

Erdoğan ile Türkiye'yi elinden kaçırdığını...

Türkiye'nin Rusya ile olan samimi ikili ilişkilerinde kendilerinin ikinci plana itildiklerini gördüler.

Erdoğan'ı halkın gözünden düşürmek için siyasi oyunlara başlayıp en önce yalan, iftira ve algı operasyonlarına giriştiler.

Muhalefet partileri üzerinden yüklenmeye başladılar.

Bu arada terör örgütleri her ne kadar eylemlere hız verse de daha sonra yavaş yavaş askeri harekatlar ile belleri kırıldı.

ABD buna çok bozuldu.

Hemen IŞİD harekati adıyla PKK ve diğer terörist yapılara olağanüstü her türlü desteği vermeye başladı.

Türkiye buna karşılık Suriye’de otuz kilometrelik bir askeri alana yerleşim yapınca ABD iyice çıldırdı.

Bu arada Erdoğan hükumetleri askeri, siyasi, ekonomi ve yatırım, üretim alanlarında basamak atlıyor özellikle silah sanayisinde dünyada ilk beş arasına giriyordu.

ABD ve AB bunu görüyor; Türkiye'yi ellerinden kaçırdıklarını içleri yana yana izliyorlardı.

Tek hedefleri artık Erdoğan’dı.

Ne olursa olsun mutlaka Erdoğan'dan kurtulmalılardı.

Bu amaçla muhalefete var güçleriyle destek veriyor, her türlü manipülasyonu kullanıyor, bunu da çekinmeden açık açık söylüyorlardı.

Bu arada başkanlık sistemine geçilmiş Erdoğan tüm yönetimi güçlü bir irade ile yönetiyordu.

ABD ve AB ülkeleri her türlü desteği vererek muhalefeti ve terörü kullanarak Erdoğan’dan kurtulmak istiyorlardı.

Derken seçim zamanı geldi.

Şimdi ABD, büyükelçisini ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu'na göndererek desteklerini yineliyor.

Siyasi ahlaka ters olan bu ziyaret ve destek açıkça meydan okumak anlamı taşıyor.

Bu arada da ABD, devlet güçlerini Türkiye'ye yollayarak açık açık sosyal medya üzerinden iktidara dolayısıyla Erdoğan'a yükleniyor her türlü materyali kullanarak yalan, yanlış, iftiralar ile karalama kampanyası yapıyorlar.

Bunu yaparken de aynı söylemleri farklı isimler adı altında ve farklı illerden "halktan birileriymiş" gibi algı yapıyorlar.

Seçim yaklaşırken şunu herkes çok iyi bilmelidir ki ABD, Türkiye de bir iktidar değişimi sonrasında büyük bir kıyım ve yıkıma başlayacaktır.

Yoksa neden yirmi gün kadar önce iki üst düzey ABD'li asker Suriye'ye geldiler!

Denetlemelerde bulundular!

Ve neden seçime kırk gün kala ABD'li büyükelçi Kılıçdaroğlu' nu ziyaret etti?

Neden devlet başkanı Erdoğan değil de muhalefet lideri?

Yazımı biraz özetleyerek yazdım ama devletimin ve milletimin bekası ne ABD'ye ne AB'ye bırakılabilir.

Tam bağımsız Türkiye, yarının büyük TÜRK - İSLAM BİRLEŞİK DEVLETLERİ yapısının ana temel taşıdır.

ABD ve AB bunu görüyor ve biliyor.

O nedenle Türkiye'nin önünü kesmeye ne olursa olsun bunu başaracak olan Erdoğan'ın siyasi hayatını bitirmeye çalışıyorlar.

Yüz yıl sonra bir Çanakkale ruhu daha harekete geçmeli.

Asla birbirimize, kardeşliğimize leke düşürmeden, kırıcı olmadan ve fakat farklı siyasi görüşlerde olsak bile devlet ve millet birlikteliğimizi bozmadan tercihimizi büyük Türkiye üzerine bina etme gayretinde olmalıyız.

Ya Anadolu kavim devletleri misali parça parça olacak ya Anadolu büyük Türk milletinin basireti ve başarısı ile Büyük Türkiye Yüzyılı yaşanacak.

Karar senin, benim değil hepimizin, büyük Türk milletinindir.