Acıların bayramı
Acıların bayramı
Bayramlar mutluluk, huzur, sevinç ve coşkuyla kutlanır.
Ama bizde öyle olmadı.
Olmadı derken, yazın sıcağının yaktığı, trafik kazalarının meydan getirdiği felaketleri kast ediyorum.
Ardından orman yangınları.
En öncesinde İsrail’in katliamlarına devam etmesi var.
On binlerce ölü Filistinliye binlercesini daha ekleme hırsı ile saldıran Yahudilerin, Filistinlileri kurban etme bayramı oldu adeta.
Kurban mı kestik, yoksa acılara mı sevk olunduk?
Binlerce trafik kazası oldu.
Onlarca insan öldü “tatil yapacağım” derken.
Yollar güzel, araçlar modern, sürat dersen olabildiğince ve gaza basılmasıyla kontrolden çıkan arabaların kaza yapması, yaralanmalar ve ölümler.
Tatil nerede kaldı, sevinme nerede kaldı, bayramın tadı kaçtı.
Ya heba olan milli servetlere ne demeli?
On binlerce kaza sonrası hasarlı olan arabalar, sakat kalan, yaralanan insanların acısı ve ölümleri!
Dilim varmıyor ki ne diyeyim!
Tatili yaşamak isterken ölümü yaşadılar.
..Ve ardından orman yangınları.
Ülkemizin dört bir yanından yangın haberleri yüreğimizi yakmaya başladı bu yıl da.
Daha sıcaklar yeni başlamışken ormanlarımız yanıyor bile.
Kendiliğinden mi yanıyor, yoksa birilerinin beceriksizliğinden mi, yoksa teröristlerin acımasız vahşetinden mi yanıyor ağaçlarımız, bilemiyorum.
Ormanlar değil içimiz yanıyor.
Çaresizlik ne kötü!
..Ve sonra Müslümanların en önemli bayramı olan Kurban bayramını ölümlerle yaşayan Filistin.
İnsanlar çaresiz, ölüm her yerde.
Su yok, ekmek yok, barınacak yer yok.
Saklanacak, gizlenecek, sığınılacak bir yerler yok Filistin’de.
Ölüm yağdırmaya devam ediyor İsrailli Yahudi.
Gazze bir yanda, Batı Şeria bir yanda acıların en acısını yaşıyorlar.
Ölümden öte acı var mı?
Nasıl bir bayramdı bu böyle?
Ne mutlu olabildik ne içimize sinerek bayramı yaşayabildik.
Her yerde kazalar, yangınlar, ölümler varken biz acıların bayramını yaşadık.