Adam kazandı, nefret kaybetti
Çok büyük bir sınavdan daha geçti 28 Mayıs’ta Türkiye.
Geçmiş olsun ve teşekkürler Türkiye…
Dünyaya demokrasi örneği olarak tarihi bir ders verdiğimiz ve bir o kadar da ‘elinizi ülkemizin üzerinden çekin’ mesajını tokat gibi vurduğumuz bir sınav.
Ve sonuçta milletim, vatanım, vatandaşım, toprağım, tarihim, geçmişim, geleceğim kazandı.
Millet ittifakının nefret üzerine kurduğu, bu nefretle vatandaşa PKK’ya rağmen kendisine oy istediği hatta kendisine oy vermezse sandığa gidilmemesini salık verdiği bir seçim oldu.
Millet ittifakı her zamanki kibriyle, lümpen tavrıyla, vatandaşı hor ve küçük görerek, ‘cahil ve koyun’ tabirleriyle aşağılama yarışına girdi.
Oy verdiği ittifaktaki çeşitliliği bile sadece ‘kazanmak’ olarak gören bu ittifak, bileşenlerin verdiği oya muhtaç olduğu halde, oyu veren vatandaşı kabul edemedi.
Adaletin olmadığını savundu ama adil bir seçimle yine kaybetti Kılıçdaroğlu…
İnsan hakları olmadığını söyledi ama yine insanların oyları ile demokratik şekilde kaybetti…
“Seçim güvenliği yoktur” dedi ve buna ilişkin kurduğu tüm yapıya rağmen yine kaybetti.
HÜDA-PAR dedi, kadını öne sürdü algı yaptı, kendi partisindeki kadın kontenjanını unuttu, yine kaybetti.
“Ekonomi kötü” dedi, kötü dediği yerden vurdu, verdiği vaatlere kimse inanmadı, kaybetti…
PKK’ya terör örgütü demedi, diyemedi hatta onlarla ortak oldu, büyük kaybetti.
Bu vatanın, vatandaşın evi olduğunu unuttu, şehit kanlarını unuttu, anaları, bacıları unuttu, en önemlisi vatan için canını ortaya koyan Atatürk’ü ve ilkelerini unuttu ve fena çuvalladı.
‘Kazanmak’ odaklı değil ‘Erdoğan gitsin’ odaklı bir algı, bir kampanya yürüttüğü için 21 yıldır vatandaşın gönlünü kazanmış bir adama, nefret siyaseti uygulamaya kalktı.
Avrupa’dan, Amerika’dan, PKK’dan, FETÖ’den destek almaktan bırakın çekinmeyi, utanmadı bile...
Hiçbir söz vermediği, proje, plan üretip, ortaya koyamadığı halde seçileceği sanrısına kapıldı Kılıçdaroğlu.
Kaybettikçe hırslandı, hırslandıkça sinirlendi.
Yanına aldığı kişilerle hiçbir görüşte uyuşmadığı halde tek ortak olan ‘nefret algısı’ çatısı bile kazandıramadı, kurtaramadı onu.
Ve
ADAM KAZANDI…
Bir kez daha.
Şimdi Türkiye Yüzyılı başlasın sevgili dostlar, sevgili okur.
Uçalım, şahlanalım
Sakın batıyoruz, ekonomi kötü yalanlarına inanmayın.
Onlar da bir çeşit seçim stratejisiydi.
Asıl şimdi göreceksiniz, dünyanın bize olan bakışının, yaklaşımının nasıl değişeceğini…
Güçlü ülke olmanın farkını yaşamaya şimdi başlayacağız hep birlikte.
İsterse tüm dünya birleşsin, bu vatan toprağını bölüşemeyeceğini, vatandaşın iradesini ezip geçemeyeceğini, Mehmetçiğin kanının yerde kalmayacağını ve hiçbir vatan evladının buna izin vermeyeceğini dünya bir kez daha gördü.
Dünya, bir kez daha Türk’ün geçilmez olduğunu ve bunun sadece Çanakkale’de, İzmir’de değil, bu yurdun her karış toprağında geçerli olduğu gördü.
Umudumuz vardı, daha da arttı sevgili okur.
Gelsin Türkiye Yüzyılı
Gelsin Cumhuriyetimizin 100 yılı, kutlamalar başlasın dostlar, düğünümüz var…