Adım adım geliyor
Adım adım geliyor.
Geleceğini bildiğimiz...
Önceden başımıza gelenleri yaşadığımız...
Felaketin derecesini öğrendiğimiz halde...
Tecrübe edindiğimiz halde hâlâ ciddi şekilde önlem alamıyoruz.
Deprem büyük felaket.
Ülkemiz deprem kuşağında.
Bursa deprem üzerinde.
Evimiz apartmanımız depremle iç içe.
Korkuyoruz...
Ürküyoruz...
Çekiniyoruz ama elimizden bir şey gelmezmiş gibi öylece bekliyoruz.
Neyi bekliyoruz?
Depremin bizi vurmasını mı bekliyoruz.
Çaresizmişiz gibi..
Elimizden bir şey gelmezmiş gibi...
Önlemini alamazmışız gibi öylece bekliyoruz.
Yanlış.
Deprem öldürmez.
Depremi ciddiye almamak...
Depreme önlem almamak...
Depremi olağan bir sarsıntı sanmak öldürür.
Eski yapılar öldürür.
Temelsiz binalar öldürür.
Çürük evler öldürür.
Depremin ölümlere neden olmasının çaresi var.
Depremin çaresi var.
Kentsel dönüşüm ile yeni ve depreme dayanıklı evler yaparak deprem geçiştirilebilir.
Kadim şehir Bursa da eski mahallelerde eski binalar var.
Bunlar depreme ne kadar dayanıklı?
Elbette bir iki yılda Kentsel dönüşüm yapmak mümkün değil.
Ama zamana yayarak...
Öncelikli binalar tespit edilerek...
Toplulaştırma ile bu evler, binalar, iş yerleri yıkılarak yenileşme şart.
Deprem adım adım geliyor.
Haber vermeden geliyor.
Aniden geliyor.
Geldiği zaman da ne yapacağımızı bilmiyoruz.
Balkondan atlamalar...
Pencereden kaçmalar...
Merdivenlere koşmalar.
Ve depremin verdiği psikolojik baskı...
Tedirginlik...
Heyecan...
Korku.
İnsanı binadan çok sarsıyor.
Yıkıyor.
Hatta deprem anında kalp krizi geçirerek ölümler geliyor.
Depremin çaresi var.
Çaresi eskileri yenilemekte.
Bursa depreme ne kadar hazır?
Mudanya ne kadar hazır?
Gemlik ne kadar hazır?
Hazır olmalıyız.
Depremden, yıkıcı tahribatlardan kurtulmak mümkün.
Çaresi sağlam olmakta.
Bina olarak...
Ev olarak...
Ve bedensel psikolojik olarak sağlam olmalıyız.
Ondan sonra korkuyu savmış, depreme hazırlanmış oluruz.
Deprem değil depreme önlem almamak öldürüyor.