Ah İran vah İran!
Komşuda olağanüstü olaylar oluyor.
Canlar yitiyor.
Kan akıyor.
İşkence yapılıyor.
Sloganlar atılıyor.
Sokaklar yangın yeri.
Halk tedirgin.
Polis şiddeti her yerde.
Kadın, kız, yaşlı, genç ayırt edilmeksizin şiddet görüyor.
İçeri alınıyor...
Hapse atılıyor...
Dövülüyor...
İdam cezası veriliyor.
Ve en acısı öldürülüyor.
Sebep?
İran İslâm Cumhuriyeti Devleti yasalarına halk karşı çıkıyor.
Kadınlar başörtüsü istemiyor.
Devlet, batı kültürü yaşam tarzına karşı.
Artist, aktör, şarkıcı, repçi dinlemiyor yasaya kim veya kimler uymuyor...
Karşı çıkıyor...
Reddediyor...
İstemiyor...
Uymuyorsa başlarına geleceklere razılar demektir.
Mollalar sıkıntı içinde.
Halk sıkıntı içinde.
Devlet sıkıntı içinde.
Öğrenciler sokaklarda.
Kadınlar sokaklarda.
"Özgürlük" diyorlar.
"Yaşam şeklimizi biz seçeriz" diyorlar.
"Başımızı açarız" diyorlar.
"Başörtüsü istemiyoruz" diyorlar.
"Baskılar bizi yıldıramaz" diyorlar.
Devlet yönetimi sert kullanıyor.
Orantısız güç kullanıyor.
Bu olanlara karşın Mollaların yanında olanlarda var.
Devlete destek verenlere var.
Özellikle başörtüsü konusunda yasalardan yana olanlarda var.
İran, sokak olaylarının devam etmesine rağmen geri adım atmıyor.
Her ne kadar "Ahlâk polisi" lağvedilmiş...
Kaldırılmış olsa da olaylar dinmiyor.
İran daki bu olayları destekleyen yabancı güçlerin olduğu kesin.
Batı...
Özellikle Amerika İran da bir iç savaş olsun istiyor.
Kargaşa olsun istiyor.
İstiyorki bir fırsatını bulup tepesine binsin.
İran bunu biliyor.
Amerika'yı her fırsatta "olayları kışkırtıyor" diye suçluyor.
İran durulur mu?
Daha sert uygulamalara gider mi?
Şer'i hükümleri iptal eder mi?
Bunların hiçbiri olmaz.
Şimdilik sokaklar sıcak.
Olayların gelişmesi veya durulması iktidara bağlı.
Ya sokaklarda öldürmelere...
Ya idamlara...
Ya tutuklamalara devam.
Yada hükümetin taviz vererek bazı "Reformlara gitmesi"
Bunların hiçbiri yapılmazsa?
İran darmadağın olur.
Bu durumda İran kadar İslâm da yara alır.
Çünkü İran "Ben İslâm Cumhuriyeti bir devletim" diyor.