Aktaş, açık ara önde!

Gerçekçi olalım.

Kimsenin elinde sihirli değnek yok.

Uzun yılların birikimi olarak yumağa dönüşmüş kent sorunlarını bir gecede çözemezsiniz.

Hele ki Bursa gibi ‘göç’ olgusuyla büyümüş bir şehrin kaosunu düzeltmeye bırakın 5 yılı en az kaosa neden şartların oluştuğunun iki katı süre gerekir.

Örneğin Nilüfer 25-30 yıllık bir yerleşim alanı ve Bursa genelindeki her sorun orada da var. Sadece Nilüfer’i düzeltmeye kalkmak 50-60 yıl alır…

Akılcı düşünenler veya düşünmek isteyenler bunu anlayacak ve sistem kaynaklı sorunlar ile toplum kaynaklı sorunların ayrımını yapabileceklerdir.

Yerelde sistemden kaynaklı sorunlar kadar, hatta ondan daha da fazla toplum kaynaklı sorun var.

Ne yazık ki toplumun eğitimlisi de eğitimsizi de kendi kazanımı ve konforundan ötesini düşünmüyor. Kentli olmanın her bireye yüklediği ‘ortak yaşam’ ilkesine riayet edilmiyor.

Eğitimli de eğitimsiz de zengin de fakir de kaçak konut/tesis yapıyor. Sonra ulaşımdan/trafikten/altyapıdan/kirlilikten dert yanıyor.

Kaçak evini veya tesisini yaparken yolu, kaldırımı, okulu, sağlık ocağını, parkı, altyapıyı düşünmemiş ama yaşadığı mahallede bu imkânların yoksunluğundan şikâyet ediyor. Otopark istiyor mesela…

Bir toplum düşünün ki hem sorunun kaynağı hem de sorunun mağduru!

Yani fail, aynı zamanda müşteki…

Bu durumda adaleti nasıl tesis edeceksiniz? Ya da sorunları çözmesini kimden bekleyeceksiniz?

Ne yazık ki bizler, bugün şehirlerimizde birikmiş sorunlarla uğraşmaktan geleceği ıskalıyoruz.

Kentlerin temel hedeflerinden biri olan toplumsal ilerlemeyi sağlamaya odaklanamıyoruz.

Toplumu güçlü kılmaktan çok kentleri bayındır kılma derdindeyiz. Çünkü rant odaklı ucuz politik söylemin etkisiyle toplum, siyasetçiden bunu bekliyor. Oysa bugün kentlerin yeni küplere ihtiyacı yok…

İşte bu noktada geride kalan 5 yıllık çalışma döneminde Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın ‘Bursa’yı yıkarak güzelleştireceğiz’ ifadesinin ve gerçekleştirdiği projelerin değeri ortaya çıkıyor.

Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’nin gün yüzüne çıkarılması bile başlı başına bir dönemi kapsayacak kadar imza niteliğinde bir iş iken Aktaş başkanlığında geçen 5 yılda Bursa, kent silüetini bozan çok sayıda çirkin yapıdan kurtarıldı.

Eminim ki sırada Doğanbey var!

Bursa için Aktaş’ın başardığı bir başka gerçeklik ise ‘yeşil kent’ sıfatı. 5 yılda bu alanda vadedilenin ötesine geçildi. 3,2 milyon metrekarelik yeşil alan kazandırıldı. Örneğin Gökdere, henüz toplumun keşfedemediği bir zümrüt gibi…

Ama ilginçtir, evinde ofisinde saksıda bir çiçek yetiştirmeyi bilmeyenler Bursa’nın yeşil kimliğinden dem vuruyor.

‘Bursa’da fidan ne zaman dikilir?’ diye sorsan tarih veremeyecek kişiler çevreci rolü kesiyor.

Bursa’nın yağışlı gün sayısını ve ortalama yağış miktarını bilmez ama ‘son su bükücü’ oluverir birden ve derelerden kirlilikten bahseder!

Cehaletin cesareti, ülkemizde çoktan bir sorunsal haline gelmişti de sanırım ilk defa siyasete dönüşüyor. Şahsen buna katlanmak çok güç! İktidarda olmanın sanırım en zor yanı, muhalifin cahiline denk gelmek…

Yahu insan günlük hayat pratiğinde olmayan şeyin siyasetini yapar mı?

Evde atıkları ayrıştırmaz ama çöpün siyasetini yapar. Düz yerde 4x4 cipe binmesi yetmezmiş gibi haftada 2 kez yıkatır ama suyun azlığını politikasına malzeme eder. Hayatında çiçek sulamamış ki suladığı çiçekleri Meclis bilir ama yeşil de yeşil der durur. Kaçak yapıyla ilgili konuşur, konuşsun da çünkü kaçağı iyi bilir…

Bu denklemlere sayısız örnek var ya, neyse uzatmayalım… Zira bu süreç, bazen hayra da vesile olabilir, kimilerimiz 60’ından sonra sabah namazını keşfeder…

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, dün gece gazeteciler ve basından köşesi olan isimlerle bir araya geldi.

Seçim gündemli toplantıda Aktaş, net ve samimi açıklamalarda bulundu.

Büyükşehir Belediye Başkanlığına yeniden aday olarak açıklandığı 7 Ocak tarihinden bugüne 9 anket yaptırdığını ifade eden Aktaş, anketlere göre oy oranının dalgalı değil sürekli yükselen bir ivmede olduğunu belirtti.

Aktaş, 2019 seçimlerinde rakibiyle arasında yüzde 2,7 civarı fark olduğunu hatırlatarak bu seçimde farkın açılacağını iddiasını dile getirdi.

Rakibi CHP adayı M. Bozbey hakkında değerlendirmelerde bulunan Aktaş, M. Bozbey’in projelerini ‘basma kalıp’ olarak nitelendirdi. Acaba Bozbey, projeleri kime hazırlattı. Bedavaya mı yaptırdı yoksa?

M. Bozbey’in seçim performansını ‘kötü’ olarak yorumlayan Aktaş, Bozbey hakkında ‘Kreş diyor, Ana Kucağı sayısını bilmiyor. İstihdam diyor BİKO’yu bilmiyor. Üretici kadına destek diyor kadın kooperatiflerine ne destekler verdiğimizi bilmiyor. Öğrencilere burs diyor, Nilvak’tan kaç öğrenciye burs verdin arkadaş? Biz, Burskoop’tan 10 bin öğrenciye burs veriyoruz. Gençlik merkezi diyor 20 yılda Nilüfer’e kaç gençlik merkezi yaptı! Karacabey’e gidiyor tarım fuarı vaat ediyor biz bu yıl 12’incisini düzenledik haberi yok’ değerlendirmesinde bulundu.

İşin açığı M. Bozbey’in seçimi kaybettiği 2019 yılından bugüne geçen süre zarfında daha hazırlıklı olmasını kamuoyu da bekliyordu. Ama Bozbey’in ‘çözümlerle geliyoruz’ sloganının içini dolduramadığı projeleriyle de vaatleriyle de herkesçe anlaşıldı.

Bozbey’in gittiği her mahalleye ‘mavi boncuk’ dağıtarak gerçeklikten ve akılcılıktan uzak sözler vererek vatandaşı ikna etmeye çalıştığı duyuluyor. Bir yandan imar affını eleştirip ötede mahalle mahalle söz vermek de garip…

Aktaş’ın dün geceki konuşmalarında en iddialı olduğu ifadelerden biri de ‘millet her şeyi görüyor’ sözüydü. Vatandaşın her şeyi görüp değerlendirdiği söyleyen Aktaş, en iyi terazinin vatandaşta olduğuna vurgu yaparak ‘Millet kimin neler yaptığını, neler yapabileceğini çok iyi biliyor’ şeklinde konuştu.

Belli ki Aktaş, Bursalılara güveniyor. Bu güvenin sağlamasını 11 gün sonra göreceğiz…

Başta söylediğim gibi kimsenin elinde sihirli değnek yok. Kim kazanırsa kazansın önemli olan Bursa’nın doğru işlerle yönetilmesidir.

Şayet kazanırsa Aktaş’ın makro düzeydeki kentsel dönüşüm ve ulaşım odaklı projeleri doğru ve şehre değer katacaktır.

1 Nisan’dan itibaren de işimiz, vaat edilen projelerin gerçekleştirilmesinin takibidir…

Saygıyla…