Allah beterinden korusun

Allah beterinden korusun.

Elbette korusun.

Dualarımız hep bu yönde.

İyi ama her işimizi bu kadar Allah’a havale edersek, biz insanlar olarak ne yapacağız?

“Geliyorum” diyor.

Hatta geleceğini bağıra bağıra hatırlatıyor.

İki üç haftadır sürekli yokluyor.

Sallıyor.

“Bir gece ansızın geleceğim”

“Gece gelmezsem gündüz gelirim” diyor.

Anlayan kim?

Hiç.

Korkuyoruz, korkudan tir tir titriyoruz, o kadar.

O felaketi yaşayan bilir.

O kişi benim.

O küçük kıyameti iliklerine kadar yaşayan, yüreği korkudan paramparça olarak, zangır zangır titreyerek yaşayan ben bilirim.

Aylar geçmesine rağmen hâlâ uyuyamıyoruz; ağır bir araç geçse kanımız çekilip, sallanıyoruz sanıp ayağa fırlıyoruz.

Siz TV’lerden izlediniz.

Korkudan hop oturup hop kalktınız ama biz yaşadık.

Hani derler ya “Yaşayan bilir” diye.

İşte o felaketi bizler öyle bir yaşadık ki…

On binlerce kişi bir dakikada yıkılan binaların altından kalarak can verdiler.

Bursa’da eskimiş binalarımızda, çok katlı apartmanlarımızda oturmaya devam ediyoruz.

Tabi ki oturacağız da tedbirimizi ne kadar aldık veya alıyoruz?

Evimiz, binamız, apartmanımız ne kadar depreme dayanıklı?

Kaç şiddetinde deprem olursa sizin evinize bir şey olmaz?

Bunun garantisi var mı?

Yok.

Kentsel dönüşüm şart.

Yenileme şart.

İnatla “Daireme daire isterim, evime ev isterim, yerime yer isterim, bu mahallemde; bu semtimde olsun isterim” inatlarından, diretmelerinden artık vazgeçerek bir an önce harekete geçin.

Bursa’yı yenileyerek depreme dayanıklı yapmak isteyenlerin önünü açın.

Siz de rahatlayın, onlar da.

Yoksa, deprem “geliyorum” diyor, ayak sesleri duyuluyor.

Ne olur geç kalmayın.