Atatürk ile aklama!
Bugün 10 Kasım…
Bizce bir yas, keder ve elem günü değildir.
Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının yıl dönümü bizim için daha derin anlam ve sorumluluklar barındırmaktadır.
Bu noktada fikir ve hislerimizin rehberi, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Lideri Devlet Bahçeli’dir.
Bilge lider, salı günkü grup toplantısında şu sözleriyle duygularımıza adeta tercüman oldu:
“Atatürk, Türk milletinin varlığına kast eden her türlü sinsi tertibin farkına vararak onları deşifre etmiş, milleti uyandırmış, Türk milletinin yolunu aydınlatmıştır.
Her alanda bağımsız olmayı esas alan, milli menfaatlerden taviz vermeyen, baskıya, dayatmaya, esarete karşı geri adım atmayan bir politika izlemiş, tüm dünyanın Türkiye’ye gıptayla bakmasına neden olmuştur.
O, Türk milletinin tarihi ve milli ortak değeridir.
Atatürk’ün kurtuluş mücadelesini verdiği zorlu dönemde yaşananlar her Türk vatandaşının çok iyi öğrenmesi ve ibret alması gereken bir dönemdir.
Çünkü Büyük Atatürk’ün de dediği gibi, Türk milletinin; ‘Şahsi menfaatlerini düşmanların siyasi emelleriyle birleştirebilecek gafillerin ihanetleriyle’ her zaman karşılaşması mümkündür.
Atatürk; bir yandan Türk milletinin kendine olan güvenini, var olma kararlılığını güçlendirirken; diğer yandan da milletin arasına nifak sokan art niyetlilerle mücadeleye öncelik vermiştir.
Bu nedenle; ‘Türk milletinin gurur duyduğu, feyiz aldığı değerleri yıpratarak güven duygusunu yok etmek isteyenlerin’ hedeflerinden biri de Atatürk olmuştur.
Selanik’teki pembe boyalı evin ikinci katındaki ocaklı odada doğan, 57 yıllık bir hayata devasa bir tarihi sığdırıp İstanbul Dolmabahçe’de rahmeti rahmana kavuşan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Türk nesilleri her daim saygıyla hatırlayacaktır.
10 Kasım esasen bir matem günü değil, Aziz Atatürk’ü idrak vesilesi, düşüncelerini ifade vetiresi, eserlerini muhasebe veçhesi, Cumhuriyet’i öncesi ve sonrasıyla kavrama vefasıdır.
Bizatihi dile getirdiği şu sözleri bizim için paha biçilemez değerdedir: ‘Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir.’
Türklüğün medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyetinin, bundan sonraki inkişafı ile istikbalin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacağından şüphe duymuyordu.
Devamında aynen dediği şuydu: ‘Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, dileğim şudur: Beni hatırlayınız.’
Elbette her zaman hatırlayacağız, her ortamda da hatırlatacağız.”
***
Kıymetli okur, aslında bu cümlelerin üzerine bir başka söze ihtiyaç yok.
Fakat müsaadeniz ve okuma sabrınız ile bir hususa dikkatinizi çekmek isterim.
Bakınız, bugün ülkemizde ‘Atatürk ile aklama’ diye bir gerçeklik vardır.
Ne acı ki bu, hakikattir ve giderek yaygın bir eğilim haline gelmiştir.
Onu anlamadan ve kavramadan ‘ocu’ olanlar ile onu tanımadan ve bilmeden ona düşman kesilenler, nazarımda tek yumurta ikizleri kadar birbirlerine benzemektedir.
Kimse kusura bakmasın ama bugün ‘ocu’ olanların da karşı duranların da temel gayesi, birilerine ve bir yerlere şirin görünmektir.
Oysa ‘Atatürk’ü anlayan ve kavrayan kişinin hayatında şirin görünme kaygısı yoktur.
Sıklıkla şahit oluyoruz ki toplumda suça karışmış kim varsa kendini temize çıkarmak için onu kullanıyor.
Vasıfsız ne kadar avel varsa kendine değer yüklemek için onu istismar ediyor.
Açgözlü, zenginlik peşinde kim varsa onu ticarete meta kılıyor.
Siyasette ne kadar vasat tip varsa ‘Atatürk’ demekle kendine yer ediniyor.
Pr'cı, ayakçı, hanutçu, çantacı ne kadar medya mensubu varsa Atatürk'ü kestiği faturalara konu ediyor. Timsah gözyaşlarıyla reklam anlaşması gereği rol kesiyor!
Sözüm ona çağdaşlığın bir takım abukluklarını savunan kim varsa onun fikirlerini ve mirasını suistimal ediyor.
Toplumdan tiksinen, millete öfkeli, halka yabancı, Türk kültürü ve kimliğine düşman kim varsa Atatürk diyerek kendini haklı çıkarmaya çalışıyor.
Atatürk'ü reklam malzemesi görenler, Atatürk ile kendini aklayanlar, Atatürk'e en büyük zararı düşmanları kadar bunlar da veriyor.
Bu derin yırtılma karşısında onu anlayan ve kavrayanlara, sukut içinde seyirden gayrısı düşmüyor.
Biz, yine de onu anlama, kavrama ve tüm mirasını savunma gayreti içinde olmaya devam edeceğiz.
Saygılarımla…