Az olsun bizim olsun
Vazgeçilmez oldular.
Birbirlerini görmezden gelemezler.
Tek başlarına başarılı olamayacaklarını
biliyorlar.
Reddetseler de...
Eleştirseler de...
Pişmanlık duysalar da...
Kapıyı kapamış gibi yapsalar da olmaz.
Birbirlerinden vazgeçemezler.
Kazanmak için muhtaçlar.
Altılı olmasalar da ikili olurlar.
Daha iyi olurlar.
Zaten sırtlarını dönerken bir yandan da göz kırpıyorlar birbirlerine.
"Böyle konuşmama bakma, gönlüm sende" der gibiler.
Vazgeçilmez oldular.
Kalabalıklar önünde topluma farklı mesajlar verseler de çekip gidemiyorlar.
Gidemezler.
Yalnız başlarına seçime girmezler.
Erdoğan'ı zayıflatmak için güç birliğine girmekten geri duramazlar.
Kazanmak için elleri mahkûm.
Genel seçimlerin sözleri, vaatleri, dedikoduları devam etse de siyaset her şeyi yaptırabiliyor.
Olmazları bir araya getirebiliyor.
Getirdiği gibi.
Yerel seçimler öncesi hesaplar birlikte olmamakta.
Ancak seçim tarihi yaklaştıkça kağıtlar bir daha karılacak gibi.
CHP kurultayını bitirdikten sonra ittifaksız seçime gider mi?
HDP ile el birliği olur mu?
CHP, HDP’siz İP ile olur mu?
İP, HDP ile tekrar yola çıkar mı?
Çıkarsa kim kazanır?
Kim kaybeder?
"Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş."
Yerel seçimleri kıl payı kaybetmenin sarsıntısı 6 Şubat depremlerinden daha fazla CHP'yi sarsmış durumda.
Toparlanma süreci oldukça uzadı.
CHP’de liderlik hesapları bitecek gibi değil.
Biri biterken diğeri başlıyor.
Belediye başkan adayları sorunsuz belirlenecek gibi gözükmüyor.
Velhasıl muhalefet kanadında ortalık durulmuş, sis bulutu dağılmış değil.
Bu gidişle yerel seçimlerde başarılı olmalarını beklemek biraz hayal olur.
Ancak "Az olsun benim olsun" da diyebilirler.