Azgınlık ve Kayyum

Azgınlık ve Kayyum

Türkiye ve Büyük Türk Milleti, azınlıkların azgınlıklarından yeterince çekti.

Demokratikleşme uğruna attığımız her adım, bize kan ve can bedeli olarak geri döndü. Neden olduğu mali kayba girmiyorum bile!

Uslanmak bilmeyen bir gözü dönmüşlük ile Türkiye’nin huzuru, güvenliği ve bütünlüğünü dinamitleyen terör örgütü ve onun sivil/siyasi/ekonomik uzantıları her türlü illegal işe bulaşırken kendini meşru göstermeyi de bildi.

Uyuşturucu ve kadın ticaretini her yerde yapıyorlar.

Her türlü mal kaçakçılığında varlar.

Elektriği ve suyu yalnızca doğuda değil batıda da kaçak kullanıyorlar.

Gasp, çökme, sindirme, el koyma suçları onlarda!

Tehdit, şantaj, yıldırma, hırsızlığa genetik yatkınlıkları var.

Adi suç tanımında ne varsa yapıyorlar.

Sadece ülkemizde değil, Türk pasaportu ile gittikleri diğer ülkelerde de aynılar.

Eğitilemiyor, rehabilite edilemiyor, ıslah olmuyor, medenileşemiyor ama zenginleşiyor, azıtıyorlar.

Sanattan ticarete siyasetten sivil topluma her alanda bölücü terör örgütü adına vergi memuru gibi çalışanları var.

Bunlar yalnızca finansal işleri değil kültür hayatını da baltalıyor. Kamplaşıyor, çeteleşiyor, tekelleşiyorlar. Kültür emperyalizminin uşaklığı ve tetikçiliğini sanatta da yapıyor…

Türkiye ve Türk Halkı, horul horul uyuyor.

Azgın azınlık toprağı ele geçirmiş, sermayeyi ele geçirmiş, sanayiyi ele geçirmiş, sanatı ele geçirmiş, yüz yıllardır yurdunda öle öle var olan Türk, garip ve gariban kalmış şehitlik sırasını bekliyor.

***

Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Bilge Lideri Devlet Bahçeli, dünkü grup toplantısında şöyle dedi:

“…PKK’lı sözde Hakkâri Belediye Başkanı’nın kirli yakasından nasıl tutulmuşsa, inanıyorum ki, diğer kanun ve ahlak kaçkını sözde belediye başkanlarının ve milletvekillerinin de yakalarından öyle tutulacaktır.Türkiye, muz cumhuriyeti, kabile devleti, işgal ülkesi değildir…”

Hiç şüphesiz Türkmen Beyi’nin ifadelerinin her birine imza atıyoruz.

Ama nasıl oluyor?

Terörist seçimlere katılabiliyor.

Terörist hazineden seçim yardımı alabiliyor.

Terörist Meclis’e girebiliyor.

Terörist belediye başkanı olabiliyor.

Bu noktada; teröristi aday göstereni mi suçlayacaksınız?

Yoksa teröristin aday olabilmesini engelleyemeyen hukuki gevşekliği mi?

Tabi bir de şu var: Halk her defasında teröristi seçiyorsa sorun başka yerde değil mi?

Tamam kayyum atıyoruz ama sorun çözülmüyor. Kayyuma karşı değilim ama daha kalıcı bir çözüm gerektiğini de vurgulamak gerek.

Kayyum atama gücü ve iradesi elbette ki devletimizin güçlü iradesini yansıtıyor ancak o aşamaya gelene kadar ki süreç, muz cumhuriyetlerinde bile olmuyor.

Terörü dağda kurutsak ovada bitiyor. Ovada başını ezsek sandıktan çıkıyor. Sandıkta tutsak sınırda patlıyor. Sınırda vursak şehirlerimizde zıplıyor.

***

Gelinen noktada karar vermesi gereken Türkiye ve Türkler değildir.

Asıl karar vermesi gereken teröre ram olanlardır. Ya terörden vazgeçecekler ya da vazgeçecekler. Başka yol yok.

Kimse de daha fazla taviz beklememeli…

Türkiye ve Türklerin, vatanını savunmak ve bölünmez bütünlüğünü muhafaza etmek için savaşmaktan geri durmayacağı tarihi bir gerçeklik olarak ortadadır.

Ölüme hazır ve razıyız…

Misak-ı Milli sınırlarından dün vermediğimiz tavizi bugün bekleyenler varsa hayal aleminde olduklarını söylemek gerek.

Hele ki iş o raddeye gelsin o zaman ne demokrasi ne cumhuriyet söze değer!

Vatan uğruna canını siper edenlere saygıyla…