Bakan Bozdağ’dan Sinan Ateş cinayeti açıklaması! "İstismar siyaseti üretiliyor"
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Dezenformasyon yasası çok haksızlığa uğrayan bir yasa. Sanki öyle bir dezenformasyona uğradı ki çıkış sürecinde herkese bu yasa uygulanacakmış gibi” dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, medya kurumlarının temsilcileri ile bir araya geldi. Bakanlık ve bakanlığın çalışmaları hakkında bilgi veren Bakan Bozdağ, daha sonra soruları yanıtladı. Sezgin Baran Korkmaz davası ile ilgili konuşan Bakan Bozdağ, “Sezgin Baran Korkmaz'la ilgili iade talepleri var. Bildiğiniz gibi şu anda bize Sezgin Baran Korkmaz'ın iadesi yönünde bir karar yok. Daha önce bir başka ülkede hem Türkiye'ye hem ABD'ye iadesi yönünde karar çıkınca onlar ABD'ye iadesi yönünde karar aldılar. Ama Türkiye'ye henüz iadesi konusunda bir gelişme yok. Türkiye olarak biz takip ediyoruz. Türkiye'ye iadesi sağlandıktan sonra da yasal süreç kaldığı yerden elbette devam edecektir” ifadelerini kullandı.
“Dezenformasyon yasası çok haksızlığa uğrayan bir yasa”
Dezenformasyon yasasının çarpıtılarak kamuoyuna yanlış lanse edildiğini söyleyen Bozdağ, “Dezenformasyon yasası çok haksızlığa uğrayan bir yasa. Sanki öyle bir dezenformasyona uğradı ki çıkış sürecinde herkese bu yasa uygulanacakmış gibi. Halbuki dezenformasyon yasasına baktığınız zaman ne diyor? İşte kamu güvenliği, genel sağlık, ülkenin iç ve dış yararları. Bunlarla ilgili bir bilgiyi ama yalan, gerçek dışı bir birliği aleni bir şekilde, bir de kamu barışını bozmaya elverişli olacak tarzda yaymak. Şimdi bir de özel kast; sırf bu maksatla yani ülkenin iç ve dış güvenliğiyle ilgili bir bilgi ve kamu düzeniyle ilgili bir bilgi, genel sağlıkla ilgili bir bilgi değil mi Niyazi Bey? Burada üçü özel kast. Burada yalan olan bir şeyi doğruymuş gibi millete aleni bir şekilde anlatacak. Amacı da kamu barışını bozmak ve bu anlatım da kamu barışını bozmaya elverişli hale gelecek. Yani bu suçun unsurları itibarıyla oluşması o kadar zor şartlara bağlanmış ki. Yani öyle bir kişi bir yazı yazdı kamu barışını bozdu denemez, o yüzden de buradan böyle beklenti yükselttiler 'herkese soruşturma açılacak, şu olacak bu olacak.' Ama ben buradan fazla bir soruşturma çıkacağı kanaatinde değilim” diye konuştu.
Cezasızlık algısının ortadan kalkması için çalışma yürüttüklerini söyleyen Bakan Bozdağ şunları kaydetti:
“Ceza miktarı düşük olan suçlarda farklı bir yöntem belirledik. Çünkü miktar çok düşük. Şu anda diyelim hakaret suçunun cezası var ama yatarı yok, yani çok az. Diyelim ki kamu görevlisi olduğu zaman çok az, başka suçlar da var böyle. Şu ana kadar bizim infaz sistemimizde bir bölü iki infaz normal adil suçlarda. Bir bölü iki olduğuna göre iki yılın infazı yok. Yani cezasını alıyor. Sadece cezaevine giriyor çıkıyor. İki yıl üzerinde olduğunda da o da gene çok düşük bir şey oluyor. Ve bizim gördüğümüz şey de şu: Cezası düşük suçlar işlendiğinde caydırıcı bir yaptırımla karşılanmadığında daha nitelikli bir suçla karşı karşıya kalınıyor. Örneklendirmek gerekirse bir kadına karşı tehdit. Üç ayın yatarı falan yok, tutuklama yasağı da var. Tutuklaması da yok. Şikayet ettiğiyle kalıyor. Üç ay mı? Altı ay. Altı aydan iki yıla kalır. Yani altı ay sayalım. Yatarı yok. Tutuklama yasağı kapsamında iki yılın altında tutuklamak yasak. Şimdi kadın ne yapıyor? Şikayet ettiğiyle kalıyor. Bu sefer öbürünün öfkesi artıyor, geliyor darba, darpta da böyle itekleme diyelim basit bir müdahaleyle tedavi gibi bir şeyse onun da cezası çok düşük. Onun cezasını biraz artırdık alt sınırını ama şu anda ne kadar basit yaralama cezası; dört ay. Diyelim ki basit bir yaralama gibi oluyor ama bayağı bir şiddet uyguluyor. Orada da tutuklama yok, orada da bir ceza yok. Bakıyor, tehdit etti yok, darp yaptı yok. Ondan sonra gidiyor, daha büyüğünü işlemeye cüret ediyor. O yüzden biz Batı uygulamalarına da baktık. İngiltere'de, Hollanda'da ve başlıca ülkelerde de benzer uygulamalar var. Bazı suçları ille hapisle karşılamak yerine başka yaptırımlarla karşılamak, küçük cezalı, az cezalı suçları başka yaptırımlarla karşılamak ama infazı deliksiz yapmak. Yani tam infaz. Üç ay alıyorsa üç ay infaz."
"Yani cezasız bir suç kalmayacak ama hapis cezası gereken suçlar nitelikli suçlar olacak" diyen Bakan Bozdağ, "Diğer ülkelerde basit ceza gerektiren suçlara hapis cezası dışında yaptırım olmasının diğer suçların işlenmesini ciddi oranda azalttığını görüyoruz. Bunun tabii yargılaması da öyle aylarca olmayacak. İstinaf da bitecek. Vatandaş tehditle karşı karşıya kaldığında tehdit edenin yaptırımı sıcağı sıcağına kesinleşmiş mahkeme kararıyla görebileceği şekilde seri, basit veya daha farklı bir usulle biz bunu usul açısından bağlayacağız. Hakaret de bu açıdan değerlendirilecek konulardan biri ve diğer bazı suçlar da bu açıdan değerlendirilecek” diye konuştu.
“Soruşturma delille işler”
Sosyal medyada ‘gözaltına alındı, sonra serbest bırakıldı’ tarzında çıkan haberlere ilişkin Bakan Bozdağ, “Soruşturma süreçleriyle ilgili şunu söylemekte fayda var. Soruşturma delille işler. Şimdi siz herhangi biriyle ilgili cinsel taciz ya da cinsel saldırı iddiasında bulunuyorsunuz. O zaman soruşturma makamı size deliliniz ne diye soruyor. Şimdi iddia varsa onu teyit eden delil yoksa, karşı tarafta bunu reddediyorsa savcı ne yapacak? İki tane iddia var, biri diyor yaptı, öbürü diyor yapmadı. Böyle bir durumda savcı ne yapıyor? Elinde bir delil olmadığı için ona göre bir tedbir kararı talep ediyorsa adli kontrol verebilir. Veyahut da başka bir şey düşünür, ama daha sonra kolluk savcı şikayet üzerine orada kalmıyor. Sonra bunu kolluğa havale ediyor. Şikayeti araştırılıyor. Aile de savcılığa yeni deliller sunuyor. Gerekirse hekime, adli tıpa gönderimler yapılıyor. Sonra delilleri topluyor. Delilleri topladığında bakıyor ki daha doğru, o zaman da gereğini yapıyor. Yani burada bırakılması veya bir mağdurun korunmaması değil. Delil durumuyla alakalı. Dosyada delil yoksa savcının yapabileceği bir şey yok. Savcı delille bağlı. Ama çocuklara ilişkin şimdi yeni düzenlemelerde bizim bildiğimiz kadarıyla tedbir kararları alabiliyor, verebiliyor” diye konuştu.
“Bazı olaylar üzerinden hassasiyet yokmuş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor”
Özellikle çocuklara yönelik davalarda savcıların hassas davrandığının altını çizen Bakan Bozdağ, “Adli görüşme odalarımız var. Bir de çocuk izleme merkezleri var. Orada çocukların ifadesi alınıyor. O ifadede de çocuk beyanına itibar ediyor, anneninki iddia oluyor. Onun durumuna göre bakıp karar veriyor. Ama biz tek tek olayları değerlendirirsek hata ederiz. Somut olaya göre bakmak lazım. Savcılarımız, hakimlerimiz bu konuda emin olun en az buradaki yer kadar duyarlı ve hassasiyet gösteriyor. Yani dosyada delil varsa, iddiada şüphe bile varsa ona göre davranıyorlar ve genelde aleyhte bu konuları değerlendiriyorlar. Bu konuda hassasiyetin yüksek olduğunu bilmenizi isterim. Yani münferit bazı olaylar üzerinden hassasiyet yokmuş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu doğru değil. Rakamlar ortada. Tabii bu konudaki rakamları kamuoyuyla fazla paylaşmadık ama rakamlar maalesef iyi değil. 2021 yılı 54,8 memnuniyet adalet hizmetlerinde. Orta diyenler 10.0, memnun değilim diyenler 11,2, fikri yok diyenler 24. 2021 yılı bu TÜİK'in verileri. 2022 yılı henüz yayınlanmadığı için paylaşamıyorum” dedi.
HDP’nin kapatılması için açılan davanın ne kadar süreceği sorusu üzerine Bozdağ, bu konuda savcının mütalaa verdiğini hatırlatarak, “Şimdi savunma sunacak. O savunma için ne kadar süre istedi, ne zaman yapacak ve davanın görülme gününü de, gündemini de mahkeme başkanı belirler. Yani bizim bir tahminimiz olsa bile mahkeme başkanı görüşme gününü kendi tayin ettiği için onu ondan başkası bilemez. Bu tamamen mahkeme başkanının takdirinde. Onun için bir takvimlendirme yapmak, o da ayrı bir sıkıntı. Yapamayız da zaten” dedi.
HDP’nin kapatılmasına ilişkin kararın seçim öncesi çıkmasının adil bir seçim süreci geçirme bakımından sakıncalar oluşturacağının ifade edilmesi üzerine Bakan Bozdağ, “Şimdi değerli arkadaşlar Mithat Sancar öyle diyor, öbürü böyle diyor. Yani davayla bağlantı kurulmayacak olsa konuşurum diyorum ama bu davayla ilgili konuşmam benim doğru değil. Yargı süreci devam ediyor. Bu konuda bizim söyleyeceğimiz şey o. Mahkemenin kararı her ne yönde olursa olsun bizim yapmamız gereken o karara saygı duymaktır. Bundan daha fazla söylememiz de yanlış olur” ifadelerini kullandı.
“İade konusunda taleplerimizi yerine getirmeyenler benzer konularda taleplerini yerine getirmemizi bizden beklememelidir”
Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin elektrik ücretlerinin devlet tarafından karşılandığını hatırlatan Bakan Bozdağ, “Isınma ücretleri devlet tarafından karşılanıyor. İki, sıcak su giderleri devlet tarafından karşılanıyor. Yemek giderleri devlet tarafından karşılanıyor. Orada şöyle bir durum var. Cezaevleri ticari durumdan harcama tarifeye tabi. Biz ticari tarifeden bakanlık olarak bunu ilgili firmalara ödüyoruz. İçeride tutuklu ve hükümlünün bu dediğim ihtiyaçları dışında kullandığı özel bir takım elektrikli aletler, araç gereç, malzemeler var. Onları kullanınca onlardan da ticari anlamda bir tahsilat yapılıyor. Sadece bunlarla sınırlı. Ama şimdi yeni bir genelge hazırladık, yakında yayınlayacağız. Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin özel olarak kullandıkları araç gereç ve malzemenin elektrik ücretini mesken tarifesi üzerinden tahsil edeceğiz. Ama bakanlık olarak ilgili yere yine ticari tarife olarak ödemesini biz yapacağız. Bundan sonra elektrik ücretleri ne olursa olsun hepsi mesken tarifesine tabi olacaktır. Burada önemli bir değişiklik yaptık, bunu özellikle ifade etmek isterim" dedi.
FETÖ mensuplarının iadesi konusunda ise Bozdağ, "Tabii bize gelirse Almanlar ne yaparız? Henüz gelmediler. Ama bize gelirse bakacağız değerlendireceğiz. Elbette bunu Cumhurbaşkanımız, Dışişleri Bakanımız, ülkemizin ilgili görevlileri hep beraber değerlendireceğiz. Ben şu kadarını söyleyebilirim. Biz adi suçlar dışındaki konularda mütekabiliyeti esas alıyoruz. Adi suçlarda da iadede pek çok ülkede, zaten Amerika’da, başka ülkelerde de aynı şeyler söz konusu. Böyle bir konu söz konusu olduğunda bize nasıl davranıyorlarsa biz de onlara öyle davranıyoruz. Yani İsveç biliyorsunuz en son aldığı kararla maalesef oradaki FETÖ’cüleri iade etmeyeceğine karar verdi. Bizim yaklaşımımız şu; kim bize nasıl davranıyorsa Türkiye’den de aynı davranışı görecektir. Bize bir adım gelene bir adım gideceğiz. Bize kapıları kapatana biz de kapılarımızı kapatıyoruz. Bizim taleplerimizi iade konusunda yerine getirmeyenler, benzer konularda taleplerini yerine getirmemizi bizden beklememelidir” diye konuştu.
“Amerika’ya FETÖ ve elebaşı başta olmak üzere dosyaları yargıya gönderin dedik”
Türkiye’nin hem hem Avrupa’dan hem Amerika’dan FETÖ’cülerin iadesine dönük taleplerindeki son durumun sorulması üzerine Bakan Bozdağ, şu ifadelere yer verdi:
“Özellikle Amerika ve Avrupa Konseyi ülkeleri, AB ülkeleri FETÖ, PKK, DHKP/C ne kadar terör örgütü varsa bunlardan Türkiye’nin iadesini istediği kişilerin bu güne kadar bize bu ülkelerden doğrudan iadesi söz konusu değil. Çok açık söylüyorum. Bunları özel olarak bu ülkeler himaye ediyorlar. Kim Türkiye’ye düşmanlık ediyorsa onlar özel himayeye mazhar devlet statüsü diye uluslararası hukukta bir şey var. Yani özel himayeye mazhar devlet, onlar özel himayeye mazhar terörist muamelesi görüyorlar. Onlar da ilişkin kararlara hukuk diyorlar, hep yargı diyorlar. Ama biz onlara 'siz yargıya' gönderin diyoruz, oraya da göndermiyorlar. Ama biz bu konuların nasıl işlediğini gayet iyi biliyoruz. O ülkelerin siyasi iradesine rağmen bu süreçler farklı işlemez. Aksi takdirde dış politikaya yargı karar verir. Yargı belirlemiş olur. Ülkenin dış politikasını hükümet ve Dışişleri Bakanlığı hükümetin politikalarına göre yönetir. Amerika’da da bu böyle, Avrupa’da da bu böyle. Hiçbir ülkede yargı dış politikayı belirlemez. O yüzden de siyasi irade bunu verme taraftarı olmadığı için topu yargıya atıyor. Biz Amerika’ya şunu da söyledik; FETÖ elebaşı başta olmak üzere diğerlerinin dosyalarını siz gönderin yargıya. Amerika bir tanesinin dosyasını yargıya bile göndermedi. Çünkü Amerikan yönetiminin bu konuda Türkiye’ye karşı tutumu ikili anlaşmalara da aykırı ve dayanaksız bir tutum. Türkiye çok haklı. Gönderdiği dosyalar yeterinden fazla delille dolu. Şu kadarını söyleyeyim. FETÖ ile ilgili bizim gönderdiğimiz dosyalar dünyada iadesi talep edilen başka ülkelerden veya başka ülkelerin birbirinden iadesi talep edilen bütün dosyaları şöyle yan yana koyun, delil bakımından en kuvvetli dosyalar. Buna rağmen iade yapılmıyor. Çok açık şekilde ülkelerin bu konuda himayesi var. Biz bunu görüyoruz. Ona göre de politikalar üretiyoruz. Israrlı bir şekilde Türkiye bu iade taleplerini somuta dönüştürüp, bunların iadesini sağlamaya devam edecektir. Onlar reddetti diye biz vazgeçmedik, vazgeçmeyiz.”
“Ekrem İmamoğlu davasındaki hakimi Adalet Bakanlığı değil Hakimler ve Savcılar Kurulu değiştirdi"
Bakan Bozdağ, “Kamuoyunun yakından takip ettiği davalarla ilgili hakimlerin yerleri değiştirilerek yargıya müdahale söz konusu mu?” sorusu üzerine, “İstanbul'da somutlaştıralım bu olayı. Hakimi Adalet Bakanlığı değil Hakimler ve Savcılar Kurulu değiştiriyor. Defalarca söylüyoruz. HSK Birinci Dairesi değiştiriyor. Bizim bir alakamız yok. Siyasetle irtibatlandı. İki, bu hakimi Sayın İmamoğlu ve avukatları reddettiler. Tarafsızlığından taraflılığı konusunda netiz diye hakimi reddettiler. Üç defa reddetti. Ret kararı reddedilince bir de itiraza götürdüler. Şimdi kendi reddettikleri hakim, tarafsız değil dedikleri hakimi şimdi göklere çıkarıyorlar. Ondan sonra yerine gelen hakim karar verdiğinde de ona da yapmadıkları hakareti, yapmadıkları saygısızlığı bırakmıyorlar. Bu hakimi de reddettiler. Ne yapacağız? CHP Genel Merkezi'nden hakim mi bulacağız? Böyle şey mi olur? Yani hakimler bu milletin hakimleridir. Karar verirken bu milletin hakimleri anayasaya, kanuna ve hukuka bağlı vicdani kanaatlerine göre karar verirler. Burada hukuka uygun davrandı, kanunları uyguladı diye linç edilen bir hakimi görüyoruz. Yani böyle bir şey olmaz. Bunu biz kabul edemeyiz. Sekiz buçuk milyon dava görülüyor neredeyse yılda. Bunların içerisinden kamuoyunun tartıştığı işte iki elin parmağını, hadi diyelim yüz tane dava üzerinden yargı görevi yapanlara yapılmadık hakaret kalmadı. Bak şimdi ne yaptılar? Üç duruşma önce binlerce insanı illerden taşıdılar, billboardları döşediler. Sonra ondan önceki duruşmada da aynı şeyleri yaptılar. Son duruşmada da aynı şeyde, yani her duruşmada yargıyı etkilemek için uğraş veren bir yaklaşımı görüyoruz. Elbette yargı sağlıklı bir şekilde işleyecek. Ama öte yandan da kamuoyunun önünde her duruşma öncesi İstanbul Adliyesi'nin önünde binlerce insan toplandı, daha doğrusu topladılar. Sadece İstanbul'dan değil civar illerden, son üç duruşmanın üçü de 'böyle karar çıktı, çıkacak' şeklinde hazırlıklı ve billboardları da döşeyerek hakimlere, savcılara karşı saygısız bir dilde kullanarak bunu yaptılar. Bu hoş bir şey değil. Yani biri hepimizin bu konularda dikkatli olması lazım. Siyaseti bu işe bulaştırmak isteyenler bu işin üzerinden siyasi rant peşinde koşanlar. Yani ben daha önce de söyledim. Halk mağduru destekler mağdura destek olur. Ama mağdura yatanı desteklemez. Mağdura yatıyorlar ama mağdura yatmayı da beceremediler. Samimiyetsizlik, istismar paçalarından akıyor. Yani böyle şark, kucaklaşma, şöyle bir bakın o fotoğrafa hiçbir muhabir fotoğrafı ona benziyor mu? Ya ben sunuculuk yapan bir mağdur görmedim. Yani siz gördüyseniz söyleyin, birisi mağdur olmuş da mağduriyetiyle ilgili toplantı yapılıyor. Sunucu mağdur olan. Siyasi istismar yapıyorlar. Halk bunu gördü. Senaryoyu gördü, senaristi gördü, oyuncuları gördü. Samimiyetsizliği oyuncular kendi rollerini gereğini yapamadıkları için millete kendileri ispat ettiler. O yüzden de bir bekledikleri siyasi rant orada olmadığını düşünüyorum. Bizim Yozgat'ta bir laf var. Kalburla su toplamak. Kalburla su toplanır mı? Kalburu belki herkesin gelir ama elek diyelim. Kalbur ıslanır, toplayan yorulur. Ama bir damla su toplayan onlar burada havuz doldurmak istediler ama samimiyetsizlik havuzu boşalttı. Ya suç bizde mi, samimiyetsiz davrananda mı, istismar edende mi? Hem istismar edeceksiniz hem samimiyetsiz davranacaksınız. Hem rol kesemeyeceksiniz. Hem mağdura yatacaksınız, sonra da bütün suçu hakime yükleyeceksiniz. Yetmedi siyasete yükleyeceksiniz. O ahlaki bir şey değil. Doğru bir şey değil. Bunu daha fazla uzatmaya gerek yok. Ama en fazla konuştuğum konuda bu konu oldu” dedi.
“(Başörtü düzenlemesi) Yasal güvence istediği bir konuya, karşı çıkacaklarsa onları bileceği iş”
Başörtüsü düzenlemesi ile ilgili CHP, İYİ Parti ve HDP’nin randevu vermemesini değerlendiren Bozdağ, “Şimdi tabii randevu vermemeye ilişkin gerekçelere baktığımızda esasında kamuoyuna yansıyan gerekçelere Anayasa teklifinin içeriğine ilişkin bir ret içermiyor. Komisyon görüşmelere başladığında komisyonda göreceğiz. Ya da siyasi partiler ayrıca ve özel bir açıklama yaparlarsa orada kararlarını göreceğiz. Ben şu andaki tutumlarını doğrudan bir ret olarak işin doğrusu görmek istemem. Öyle bile olsa görmek istemem. Çünkü bu konu Meclisten büyük bir uzlaşmayla geçmesi için tam uygun bir zeminde ve zamanda gelmiş durumda. Gündeme getiren de biz değiliz, Sayın Kılıçdaroğlu'dur. Yasal güvence istediği bir konuya anayasal güvence geliyor diye karşı çıkacaklarsa onların bileceği iş. Yani herkes sorar. 'Sen yasal güvence istedin, anayasal güvence geliyor. Daha büyük bir güvenceye niye karşı çıkıyorsun?’ derler. Ama şu ana kadar yansıyan bir şey olmadı. Fakat geçen altılı masanın açıkladığı bildiriye bakarsak bir takım önerilerimiz olacak. Turnusol kağıdı falan olacak diyorlar. Benim anladığım kadarıyla ipe un sermek için bahane mi arıyorlar? Yoksa destek vermek için bir şey mi yapmak istiyorlar? İkisi arasında gidip geliyorum. Yani umarım ipe un sermezler. Umarım bu konuda herhangi bir bahane üretmezler. Ailenin korunmasıyla ilgili maddeye hangi saikle karşı çıkacak merak ediyorum. Onlar görelim ne diyecekler. Veyahut da başörtüsü hem başını açan, hem başını örten kadınların hakkını anayasal düzeyde koruyan bu düzenlemeye nasıl karşı çıkacaklar? Onun görelim, teknik bazı şeyleri olabilir. Onlar elbette değerlendirmeye açıktır. Ama bu düzenlemelere kökten karşı çıkmayı Türk halkı affetmez” diye konuştu.
“Karanlıkta kalan hiçbir yön olmayacaktır ve konu her yönüyle aydınlatılacaktır”
Sinan Ateş cinayetine ilişkin yetkililerden herhangi bir açıklama gelmemesi üzerine cinayetin yargıya intikal eden kısmına ilişkin bilgi verilmesi istenen Bakan Bozdağ, “Yani şu ana kadar bana arkadaşlardan intikal ettirilen bilgilerde 13 kişi hakkında tutuklama kararı verildi ve şu anda tutuklandılar. Üç kişi hakkında adli kontrol kararı verildi. Bir kişi hakkında da ifadesi alındı. Şu anda bir kişi de daha henüz aranıyor, yani adı geçenlerde. Şu an iddia edilen kişi aranıyor. Ama kimlik bilgileri net ve onunla ilgili kolluk kuvvetleri, Cumhuriyet Başsavcılığı birlikte çalışıyorlar. İnşallah yakın bir zamanda o da kolluk güçlerimiz tarafından yakalanıp adalete teslim edilecek. Bu konuda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve kolluk güçleri büyük bir titizlik ve itinayla soruşturmayı yürütmektedir. Kısa süre içerisinde soruşturmayla ilgili adı geçenlerin tamamına ulaşıldı. Birinin de ismi tespit edildi. Şu anda biri hariç ulaşılmayan da yok. O birine de yakın bir zamanda ulaşacaklarını tahmin ediyorum. Bu konu bütün boyutlarıyla soruşturuluyor. Karanlıkta kalan hiçbir yön olmayacaktır ve konu her yönüyle aydınlatılacaktır. Bundan da kimsenin şüphesi olmamalıdır. Yargı işliyor. Burada yargının ilk günden beri yaptıklarına bakılırsa, kolluğun yaptıklarına bakılırsa meselenin üzerine ciddiyetle gidildiği çok açık ortada. Ama buna rağmen bu konu üzerinden de bir istismar siyaseti üretiliyor. Bu da fevkalade yanlış bir şey. Yani burada kolluğu yapması gerekip, veyahut da yargının yapması gerekip te yapmadığı bir şeyi kimse iddia edemez. Araştırılması gereken her konu araştırılır ve elde edilen delillere göre de soruşturma yürüyor. Önümüzdeki günlerde de inşallah bu tetikçide olduğu iddia edilen kişi de yakalanıp adalete teslim edilecektir” dedi.