Başkan Burkay, son noktayı koydu…

Vakıfköy’deki sanayi tesisi yangını, Bursa Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi’nin yetersizliğini ortaya koyduğu gibi bir başka gerçekliği de görünür kıldı.

Yerleşim yerleri içinde kalmış bu tip sanayi tesislerinin net tür riskler ve tehditler barındırdığını, o yangınla deneyimledik.

Yine o yangınla meskûn mahaldeki sanayi yapılarının şehrin dışına taşınmasının gerekliliği da bir kez daha sübut buldu.

‘Kentte planlı sanayi alanlarına ihtiyaç var’denince anlamsız bir kakafoni tufanı kopuyor.

Ülkenin, kentin ve toplumun gerçekliğini yadsıyan bir zihin yapısı, taklitçi ezberini baskıya ve dayatmaya dönüştürüyor.

Kişisel hayatlarında gerçek anlamıyla asla bir pratiğe dönüştürmedikleri çevreciliği, politik ve aktivist bir tutum olarak şova malzeme yapıyor.

Yeşil diyor. Doğa diyor. Çevre diyor. Ama bireysel hayatındaki eylemlerine bakıyorsun baştan aşağı kirletici, söyledikleri ile yaptıkları arasında tutarlılık yok.

Haliyle bu konularda itiraz geliştirenlerin de samimiyetsiz olduğu, bir takım çıkar gruplarına hizmet ettikleri, gelişimi ve ilerlemeyi engelleme çabasında oldukları düşüncesi doğal durumun bir sonucu oluyor.

Bursa’nın kent içinde kalmış küçük ve orta ölçekli sanayi yapıları için planlı yeni bir sanayi alanına ihtiyacı var. Bu bir zaruriyet. Ekonomisi ve sosyolojisi oluşmuş bir gerçeklik bu.

Bunu yapmak her türlü açıdan kenti bayındır kılmayı sağlayacak. Kent kimliği gelişecek, trafik kaosu azalacak, hava/su/ses/görüntü kirliliği azalacak, afet riskleri ve tehditleri ortadan kalkacak, sosyal donatı geliştirilebilecek ve benzeri…

Ama ‘Bursa bir sanayi bölgesini daha kaldırmaz’ezberi her sesi bastırıyor.

***

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, bu gerçekliği kabul etmeyen ve anlamak istemeyenler için net konuştu:

“Bursa’da toplam sanayinin yüzde 50’si plansız alanlarda. Bu işletmeleri planlı alanlara taşımak zorundayız.”

“Modern altyapı imkanlarına sahip, arıtma tesisleri ve yenilenebilir enerji kaynakları ile çevreye duyarlı, lojistik alanları ve kara, demir ve denizyolu bağlantısı olan bölgeler oluşturmalıyız.”

“BEBKA’nın araştırmasına göre Bursa’da 8 bin işletme yerleşim alanlarının içinde.”

“KOBİ OSB için Bursa’da farklı sektörlerden 5 binin üzerinde firmamızın talepleri var.”

Başkan İbrahim Burkay, kent dinamiklerine planlama çağrısında bulundu:

“Artık Bursa’nın 1/100.000 ölçekli master planı hiç geciktirmeden hayata geçirmesi ve şehrin içinde sıkışmış olan üretimin çok daha modern, fiziki altyapı ile donatılmış, planlı sanayi alanlarına taşınması gerekiyor. Bu aynı zamanda şehrin içinde ihtiyaç duyulan yeni planlamalar için de rezerv alanlar ortaya çıkaracak. Kısa zamanda bu projeyi hayata geçirmek istiyoruz. Bu nedenle 1/100.000 ölçekli planın tüm tarafların konsensüsü sağlanarak ortaya konulması BTSO olarak önceliğimizdir.”

TEKNOSAB örneğini veren Başkan Burkay, şunları söyledi:

“Bugün bölgede 11 şirket üretim yapıyor. 4 bin 200 çalışan var. Bu sene sonu 26 şirket daha üretime geçiyor. Toplamda üretim yapan firmaların sayısı 37’ye ulaşacak. Çalışan sayısı ise 9 bini aşacak. Bunların dışında 48 şirket zemin etüdüne ve imar çalışmalarına başladı. 2025 yılının sonu ve 2026 yılının ortasında 85 firma üretime geçmiş olacak. Türkiye’de bu hızla ilerleyen başka bir bölge yok. Bir adım atıyorsunuz, en hızlısı 5-6 yıl sonra meyvesini veriyor.

Başkan Burkay, bu noktada sihirli bir ifade kullandı:

“Her platformda dile getiriyoruz. Bursa’da gelişi güzel büyüme değil, planlı büyüme istiyoruz. Bunu yaptığımız zaman verimlilik artacak ve Bursa ekonomisinin çok daha sağlıklı ve güçlü bir şekilde büyümesini sağlamış olacağız. Bunu yaparken de tüm taraflarla bir koordinasyon içinde hareket edeceğiz.”

***

Gelişi güzel büyümeyi, belediyelerden özellikle de Nilüfer Belediyesi’nden gelen birkaç yıkım haberiyle görüyoruz.

Planlı OSB’ye karşı çıkanlar, orada burada mantar gibi türeyen bu sanayi yapılarına bir şey diyemiyor çünkü görmüyor.

Belediye yıkarsa ne ala! Yıktırmamanın yolunu bulana devam…

Kaldı ki tarım arazisine beton döktükten sonra yıksan ne, yıkmasan ne!

İçinde bulunduğumuz 21’inci yüzyılda bugünün aklının çok çok gerilerinde işler yapılıyor. İtiraz da aynı mantık geriliğiyle kendini gösteriyor.

Çağın aklını yakalamak zorundayız!

Çağının ilerisinde düşünenlere saygıyla…