Batının ilacı: Terör

Yüzyılın seçiminde yeni bir düzlüğe doğru yola çıktık.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk yaşanmış oldu ve başkanlık seçiminde ikinci tura kalındı.

Muhalefet, nam-ı diğer ‘Altılı Masa’ baktı olmuyor, kimi yanına alırsa alsın, dünyanın tüm medyalarını da Erdoğan’ın üstüne salsın, olmuyor, yenemiyor adamı.

Yok sandıklarda hile yapıldı, yok oylar çalındı, açıldı, açılmadı, geç açıldı diye diye, anlaşıldı ki yanlış falan yok.

Sonuç doğru, yenildiler…

Sorun sonuçta değil, sorun sonucu kabul edememekte.

O çok modern ve demokratik arkadaşlar, insan haklarına, kadın, çocuk ve hayvan haklarına maksimum düşkün olduğu zannedenler, yenilince nasıl çirkefe bağladılar, mızıkçı çocuklar gibi.

Ne oldu, kalmadı kimsenin hakkı.

Varsa da yoksa da kazandık, öndeydik, oylar çalındı da öyle de böyle de…

Bir gidin Allah aşkınıza yaa

Sizin diktatör dediğiniz adam, 11 kez yenildiği halde kendisini seçmeye mecbur bırakan (gerçek diktatör) Kılıçdaroğlu’nu yine yendi.

Nokta.

Hikâye burada bitti.

Ama yenilen güreşçi güreşe doymaz misali, gerçekleri görmekten, halktan o kadar uzaksınız ki kabul edemiyorsunuz.

Baktınız olmuyor Hüda-Par üstünden yeni bir algı operasyonu çekiyorsunuz.

Tamam Hüda-Par da sütten çıkmış ak kaşık değil evet ama bir PKK değil be güzel kardeşim, olamaz da.

Bakın size PKK’nın bir 1984 ten beri maliyetinin ne olduğunu ve bu maliyetle bu ülkenin aslında nasıl kalkınabilen bir ülke olduğunu tekrar anlatayım tane tane.

 

Ülkemizde terörün hesaplanabilir maliyeti 3 trilyon 722 milyar dolar

PKK kaynaklı terörün maliyeti 3 trilyon 422 milyar dolar.

Ben söylemiyorum, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından açıklanan, uzman akademisyenler ve İç Güvenlik Stratejileri Başkanlığı’nın yürüttüğü bilimsel çalışmalar söylüyor.

Özetle, terör olmasaydı, bu parasal maliyetle tahmini olarak

 100 adet İstanbul 3’üncü köprüsü,

100 adet ölçekli barajlar,

100 bin km hızlı tren demiryolu,

100 bin km yol,

1000 adet hidroelektrik santrali,

1000 adet orta ölçekli uluslararası havalimanı,

1000 adet bin yataklı şehir hastanesi,

1000 adet 100 yataklı hastane,

1000 adet bin kişilik kütüphane,

1000 adet 24 derslikli okul.

Bunlar tahmini yapılabilecekler, bir de bu ölçekte bir paranın ekonomimizdeki dolaşımının yaratacağı pozitif etkiyi, bu etkiyle büyüyen ülke sanayi ve tüm alanlarının nasıl da tüm dünyada fark yaratacağını hesap edin.

Terör bu ülkenin büyümesini, kendine yetmesini engellemek için başımıza sarılmış bir beladır.

Terör, güçlü Türkiye istemeyenlerin eskiden gizli, şimdilerde açık olarak üzerimize doğrulttuğu silahtır.

Terör, geleceğimize vurulmuş esaret zinciridir.

Ve terör, bizim bağımsızlığımızdan, ferasetimizden korkan batının, bizi uyuşturduğu ilaçtır.

Artık bu ilacı içmiyoruz, içmeyeceğiz.

Topraklarımızda da buna müsaade etmeyeceğiz

Türkiye yüzyılında, Cumhuriyetin 100. yılında, kendi kendine yeten bir Türkiye’ye evet diyeceğiz.

Hikâye asıl şimdi başlıyor…