Bir umutsuzluk hikâyesi…

Sokaklar psikopatlarla, evler canilerle, trafik vandallar, sahalar şerefsizler, okullar soysuzlarla dolu.

Öldürmenin, yaralamanın, korkutmanın, travmanın, suçun kitabını çoktan yazdık, diziler filmler yetmiyor oynamaya, izlemeye, gerçek hayatta anasını ağlatıyoruz masumların.
Ar, namus denen duyguyu 1000 yıl öncede bıraktık, merhametle vicdanı ise hikâyelerde okuyoruz sadece.
Acıtmak üzerine kurulmuş bir hayatta, yaşamak zannedilen bir kurguyu kendimize çevirmiş, bakıyoruz.
Duyguları neredeyse alınmış vatandaş, günü geceye devirmenin peşinde.
Hem vaktin çok hızlı geçtiğinden şikâyetçi, hem hızlı geçsin diye var gücüyle çalışıyor.
Ama yaşamıyor.
Sahi yaşamak ne idi? Nasıldı? Nerede idi?
İçinde sevgi ve iyilik olmayan, vicdan ve merhamet barındırmayan bir hayat yaşamak olabilir miydi?
Ama oldu.
Yaptık.
Sadece paranın güçlü olduğu, ahlakın değersizleştiği bir dünya yarattık kendimize.
Kötülük, ilacı olmayan bir virüs gibi yayıldı her yere.
Öyle bir yayıldı ki, su gibi herkes içti onu.
Kana kana, yanmış gibi.
Ve dünyayı kana kana içtiğimiz kötülüğün zehriyle donattık.
Sonra masallarda yaşamayı bıraktık önce. Sonu aşkla biten masalları.
Ve kötülüğe bir arkadaş ekledik.
Ahlaksızlık.
Ne iyi anlaştılar.
Nasıl uyum sağladılar birbirlerine, beslendiler ve büyüdüler.
Her yere kök saldılar.
Her yaşa.
Her eve, her bedene, her kalbe, her ruha.
Bir kanser gibi yayıldılar.
Esir aldılar hepimizi.
Şimdi sokaklar, kötülükten geçilmiyor.
Haberler şiddetten, evler vahşetten.
Ama en kötüsü kalpler.
Kalplerimizi kaybettik biz.
Ahlakımızı, sevgimizi, iyiliğimizi ödünç verdik hayvanlara. Kalbin saflığı sadece onlara emanet oldu. Ve iyiliğe dair ne varsa onların gözlerinde, sevgiye dair ne varsa sadece onların kalbinde kaldı.
Evet sevgili okur,
Kötülük ve ahlaksızlığın esirleriyiz hepimiz, tutsağı olduk onların.
Mühürlediler kalplerimizi sonsuza dek.
Birazcık umut kaldıysa bile, saklayıp bir kutuya, attılar anahtarını denize.
Sonsuza dek mahkûm edildik bu zalimliğe.
Ah sevgili okur,
Kelimelerim acıttıysa kusura bakma
Ama gör halini de, akıllan bir zahmet!