Bir vigilantizm eylemi…
Vigilantizm, ‘intikam amaçlı infazcılık’ diye özetlenebilir.
Adaletin, yasalar yoluyla değil de kişi ya da gruplar tarafından ‘suçlu sayılanı’ cezalandırma yöntemiyle tesisine dönük fikir ve eylem birliği şeklinde de genişletilebilir.
Bireysel vigilantizm örneği olarak küresel çapta bilinen isim Marianne Bachmeier’dir: Kızına tecavüz edip onu öldüren katili, 1981 yılında Lübeck Bölge Mahkemesi'nde herkesin gözü önünde ateşli silah kullanarak öldürmüştü.
Alman gazeteleri ‘Mahkeme salonundaki kanunsuz adalet’ başlığı atmış, ülke kamuoyunun ekserisi Marianne’ye anlayışla yaklaşmıştı…
Onun hikayesinin kitabı yazıldı, filmi çekildi, oyunu sahnelendi…
***
Dün de kentimiz bir vigilantizm vakasına sahne oldu.
Mahkemede kanlı bir hesaplaşma günü yaşadı.
Bir baba, oğlunun sakat kalmasına neden olduğunu düşündüğü bir başka baba ve oğlu, duruşma salonunda silahla vurdu.
Duruşmada Eylül 2023 tarihli bir olayın davası görülüyordu.
O tarihte bir AVM’nin eğlence mekanlarından birinde çıkan kavgada silahlar çekilmiş ve 3 kişi yaralanmıştı.
Yaralılardan 21 yaşındaki bir genç boynundan aldığı yara sonrası sakat kalmış ve tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuştu.
Bu vahim olaya ilişkin davanın ikinci duruşması, dün başlamıştı ki mahkeme salonunda kan aktı.
***
Öğleden önce 11.00 sularında tutuklu sanığın avukatı -ki kendisi Bursa Barosu eski Başkanı-, ‘usule aykırı yargılama yaptığı’ gerekçesiyle mahkeme başkanının, davadan çekilmesini istiyordu.
Ki bir silah çekildi, kurşun tetiklendi ve sanıkların üzerine 7-8 el ateşten çıkan kızgın mermi yöneldi.
Ateş eden bir babaydı. Oğlu sakat kalmıştı. Belli ki intikam peşindeydi. Karşı taraftaki sanıklar baba ve oğlunu gözünü kırpmadan öldürdü.
Bu arada duruşmanın güvenliğini tesis etmek üzere salonda bulunan iki jandarma personeli de ağır yaralandı.
Saldırgan babaya hemen müdahale edildi. Polislerce gözaltına alındı. Salondaki herkes için gözaltı kararı çıktı. Adliye binası boşaltıldı. Giriş çıkışlar durduruldu.
Cumhuriyet Savcılığı, soruşturma başlattı. Adalet Bakanı, 10 kişinin gözaltında olduğunu duyurdu.
Bir dizi ziyaret için kentte bulunan Sağlık Bakanı, yaralı jandarmaların sağlık durumunun ağır olduğunu açıkladı.
***
Elbette ilk akla gelen soru: Mahkeme salonuna silah nasıl sokuldu?
Tekerlekli sandalyeye gizlendiği düşünülse de akıllarda soru işareti kalıyor. Bir yardım var mıydı? Sadece güvenlik zafiyeti denebilir miydi?
Yürütülen soruşturmanın bu soruları cevap üretip üretmeyeceği elbette merak konusu. Fakat bence daha önemlisi kamuoyunun tartışması gereken toplumsal adalet duygusu.
Bu duygunun yitimi son derece tehlikelidir. Vatandaşımız, ‘Yüce Türk Adaleti’ne güvenini asla kaybetmemelidir.
Hele ki birey ya da grup olarak ‘kendi adaletini tesis etme’ eğiliminde olmamalıdır.
Toplumsal huzur ve güven adına son derece tehlikeli ve bir yerde saplantı sayılabilecek bu durumlardan kaçınılmalıdır.
Kimse de bu tür eylemleri hoş görmemeli, göstermemelidir.
***
‘Türk Adaleti’ne güvenin; kurumlar ve yargı ordusu, ağır ve çetin bir mücadelenin içindedir.
Ve herkes için adaleti tesis etmek adına gece gündüz mesai halindedir.
Bu ve benzer olaylardan ‘toplumsal adalet duygusunun’ örselenmesine dönük çıkarımlardan hep birlikte kaçınma sorumluluğu göstermemiz gerekir.
Özellikle de sosyal medyada örgütlü bir kötülük yapısının toplumda bu duygunun zayıflaması adına uydurma hesaplardan manipülasyon yaptığı gerçeği de unutulmamalıdır.
Her bir vatandaşımız aklı selimi elden bırakmamalı, bu ve benzer vakalara asla prim vermemelidir.
Adaleti tesis için çabalayan yargı mensuplarına saygıyla…