Borç yiğidin kamçısıdır

Borç yiğidin kamçısıdır

Atalarımız “Borç yiğidin kamçısıdır” demişler.

Borçsuz iş görmeniz, yatırım yapmanız imkânsız gibi bir şeydir.

Borcunuz yoksa siz hiçbir iş yapmamışsınız demektir.

Yan gelip yatmışsınız demektir.

Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan Bozbey koltuğa oturduktan bir ay sonra  belediyeyi “Yirmi beş milyar borç ile devraldığını” açıkladı.

Kısaca “Borçlu bir belediyeyi bize bıraktılar” anlamında konuştu.

Yani “Enkaz devraldık” demeye getirdiler.

Oysa mali konularda uzman olan Alinur Aktaş Başkan sert bir kaya olduğunu ortaya koydu yaptığı basın toplantısıyla.

Vakit geçirmeden Bozbey’i cevapladı ve algıların önüne geçti.

Toplantıda konunun açıklamasını yaparak “Yalan, iftira, abartma ve algılarla dolu bir açıklama” olduğunu anlattı.

“En ücra köşelerdeki susuz köylere dek hizmet ile içme sularının götürüldüğünü, yatırımların yapıldığını, birimlerin ne kadar alacaklı ve ne kadar borçlu olduğunu” izah etti.

“Bütçenin 47 milyar, borcun ise yirmi milyar olduğunu” söyledi.

Bozbey’in açıklamaları ile Aktaş’ın savunmaları arasında geçen bir devir teslim olmuş oldu.

Kısaca söylemek gerekirse “Devri sabık“ yaratmanın anlamı yok.

Bu zamanda hangi belediyenin borçsuz olabileceğini yazımın daha ilk cümlelerinde anlattım.

Bursa, nüfusu dört milyona dayanmış olan büyük bir sanayi şehri.

Borçlanmadan iş yapamazsınız.

Bursa nüfusunun neredeyse dörtte birinden daha küçük olan Malatya Büyükşehir Belediyesinin borcu ne kadarmış biliyor musunuz?

On yedi milyar.

Bursa’ya göre Malatya’yı nasıl izah edeceğiz?

Yatırımlar, halka dönük hizmetler olmadan, borçlanmadan bu büyük şehri nasıl dizayn edeceksiniz?

Hadi diyelim ki iktidarın muhalifi olan parti büyükşehir belediye başkanlığı koltuğa oturdu da ondan borç çok çıktı!

Aynı partiden başka birinin aday gösterilip kazanmasıyla ortaya çıkan borçlar neyin nesi o zaman?

Başkanlar birbirlerini mi yargılayacak?

Kendilerini mi sorgulayacaklar?

Nilüfer Belediyesi veya İzmir Belediyesinin borçları ne kadar acaba?

Mesela yani.

Kimse kimseyi karalamadan, suçlamadan, halka yaptıkları hizmetleri anlatsınlar.

Çünkü beş sene o kadar çabuk geçiyor ki.

Olur ya, beş sene sonunda borçlar daha çok olursa kim kimi suçlayacak o zaman?

Halka dönüp ”Hep size hizmet ettik, borçlandık ama şimdi de bizi “çok borç bıraktılar diye suçluyorlar” mı denecek?

Borçlar ödenir ama hizmetler kalıcıdır.

Aktaş Başkan da bunu yapmıştır.

Ben borçlara değil yapılan kalıcı ve devasa hizmetlere bakarım.