Bu nasıl tevafuk?
Kıymetli okur,
Bugün size kamu kurumlarındaki sendika ayrımcılığının bir örneğini aktaracağım.
Bu örnek, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan…
Bursa Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nde düne kadar yetkili sendika Sağlık-Sen idi.
Kurum binasında mezkûr sendikanın temsilcisine tahsis edilmiş bir oda vardı.
Her yıl yetkiyle birlikte bu oda, o sendika temsilcisinin kullanımına sunuluyordu.
Yine düne kadar kurumda oda sorunu yoktu.
Personel sıkışık değildi.
Vatandaşa rahat hizmet verildiği düşünülüyordu.
Ne olduysa kurumda yetkinin Türk Sağlık-Sen’e geçişiyle oldu…
Kurum içindeki personelin çoğunluğu, Türk Sağlık-Sen’i tercih etti.
Haliyle yetkiyi alan Türk Sağlık-Sen, kurumdaki yetkili sendika temsilcilik odasını kullanmak istedi.
Hatta Türk Sağlık-Sen, söz konusu odanın temsilcilik için büyük olduğunu daha küçük bir odanın tahsis edilebileceğini dahi söyledi.
Ve fakat kurum, sendikanın başvurusuna ‘oda yoktur’ diyerek ret cevabı verdi.
Oysa oda 30 Mayıs’a kadar, yetkili olan Sağlık-Sen temsilcisince kullanılıyordu.
Kurumda yetkiyi alan Türk Sağlık-Sen Bursa 2 No’lu Şube’nin Başkanı Bilal Atik, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şöyle dedi: Kamu kurumları kimsenin babasının tapulu malı değildir.
Atik, “…hakkımız olan o odayı bize tahsis edecekler… Aksi durumunda yapılan her işlem hukuksuz ve görevi kötüye kullanmadır… Çalışanın tercihi ortada iken idarecinin keyfi hareket etmesi yok hükmündedir… Herkes aklını başına alsın… Herkes yasa, mevzuat ve hakkaniyet neyi gerektiriyorsa onu yapsın…” ifadelerini kullandı.
Tablo bu iken ‘kim haklı?’ diye sormak yahut geçerli bir sebep aramak yersiz herhalde!
Yine de kuruma soralım dedik!
Kurum yetkililerinden öğrendiğimize göre söz konusu olay, tamamen ‘tevafuk!’
Şimdi siz de ‘bu nasıl tevafuk?’ diye soruyorsunuzdur.
Biz de sorduk!
‘Yakın zamanda gerçekleştirilen bir sınav sonrası yeni personeller geleceği ve kurumda personelin rahat çalışabilmesi ve vatandaşa iyi hizmet verebilmesi için böyle bir planlama yapıldığı’ cevabı verildi.
Bu cevap size yetti mi?
Bana yetmedi!
‘Sanki sendika ayırıyorsunuz!’ deyince on numara bir cevap aldım:
‘Olur mu? Bu anayasal bir suçtur. Personel istediği sendikaya üye olmakta özgürdür.’
‘Fakat bu durum onu gösteriyor. Oda eksikliği yeni mi fark edildi?’ diye sorunca yanıt şu oldu:
‘Hayır, olay dışarından bakınca öyle görünüyor. İçeriden öyle değil. Ayrıca biz yetkili sendikaya ‘tamamen hayır’ demedik.’
Bu noktada takdir kamu vicdanının…
Şimdi böyle tane tane okuyunca olayın yalnızca basit ‘bir oda’ veya ‘imtiyaz’ meselesi olduğunu sanabilirsiniz…
Lakin öyle değil!
Bu, kamu kurumlarında sendikalara dönük ayrımcılığa net bir örnektir.
Dar olan yer değil…
Saygılarımla…