Bunun adı zafiyet!

Bunun adı zafiyet!

Türkiye’nin önünde seçimsiz 4 yıl var.İktidar belli. Cumhur İttifakı güçlü.Ama AK Parti ‘yumuşama’, CHP ‘normalleşme’ diyor…

Ekonomi kurmayları buluşması sonrası kamuoyuna yansıyan açıklamalardan durumun pek de öyle olmadığı, olmayacağı görünüyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile 4 saat 15 dakika görüşüyor.

Sonrasında Karatepe şu açıklamayı yapıyor:

“Görüşmeye dört taleple gittik. Ancak dört saatin sonunda acı reçeteyi yine vatandaşa çıkaran anlayışlarında bir değişim iradesi olmadığını maalesef gördük.”

Kimse kusura bakmasın!

İktidar, kendi kalesine bile isteye bu golü neden attırır?Bu vaziyetin izahı zafiyet değil de nedir?

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı çeyrek asra yakın süredir iktidarda tutan ‘güçlü liderlik’ temsilinden neden taviz veriliyor?

Bariz bir şekilde AK Parti, vatandaşa içinde bulunduğumuz ekonomik şartların nedenselliğinin izahını yapamıyor.

Küresel pandemiyi, depremleri, savaş risklerini, bölgesel çatışmaları, global pazardaki değişimleri vatandaşın kafasında ekonomik durum açısından haklı bir gerekçe konumuna getiremiyor.

Haliyle vatandaş, mevcut durumun tek sorumlusu olarak iktidarı görüyor. (Yahu iktidarı değil de kimi görecek? Diyenler olacaktır. Elbette iktidar sorumludur ama tek başına mı? Tartışılır.)

Oysa son 5-6 yılda yaşadıklarımız iktidarın tek başına altından kalkabileceği türden sıkıntılar değildi.

Buna rağmen deprem bölgesinde yapılan işler ortada, iktidar ne garip ki bugün orada başardığı işleri de halkta bir iknaya dönüştüremiyor, anlatamıyor.

Hal böyleyken sorunların çözümü için siyaseten kendisini yalnız bırakan, yargılayan, suçlayan ve bir noktada cezalandıran kesimle diyalog kurmaya çalışıyor.

İyi de bu diyalog ne üretecek?

Görüyoruz ki yumuşama muhalefetin siyasi istismar değirmenine su taşımaktan başka bir sonuç doğurmuyor.

Elindeki belediyeleri CHP’ye kaptırmanın travmatik etkisi olsa gerek AK Parti, halka ekonomiyi izah edemediği gibi yerelde de etkin bir muhalefet yapamıyor.

CHP’li belediyelerde halk ekmek fiyatlarına yüksek zamlar yapılıyor. AK Partili yerel aktörler sosyal medyadan eleştiriyor ama yine kaleyi boş bırakıyor zira karşıdan ‘Ne yapalım enflasyon ortada!’ golü geliyor.

Gürcistan maçı sonrası Milli Takımımız hakkında yapılan ‘hücum güçlü, savunma zayıf’ yorumu, Portekiz maçıyla ‘hücum da savunma da zayıf’ gerçeğini ortaya koydu.

AK Parti de tıpkı Milli Takım gibi. Genel seçimlerden sonra ‘hücum güçlü, savunma zayıf’ dedik yerel seçimlerden sonra ‘hücumun da savunmanın da zayıf’ olduğunu gördük.

Ekonomi alanını muhalif şova açma zafiyetinin terörle mücadelede gösterilmemesini temenni ediyorum.

Eski Bakan Faruk Çelik, dün sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı ve şöyle dedi:

İktidar muhalefet diyaloğu demokrasilerde önemlidir.

Ancak, CHP heyetinin Hazine Maliye Bakanımız ile görüşmelerden sonra yaptıkları açıklamalar etrafındaki tartışmaları hayretle izliyorum.

CHP heyetinin açıklamalarından bir talimat listesi ile görüşmeye gittikleri anlaşılıyor.

Burada bir rol karmaşası yaşandığı açık.

İktidarın görevi politikaları belirlemek ve uygulamak, muhalefetin görevi iktidarın göremediğini düşündüğü şeyleri dillendirmek ve eleştirmektir.

Bir talimat listesi dayatmak değil. Bu tutum Cumhurbaşkanımız ve hükümetimizin iyi niyeti ile bağdaşan bir yaklaşım değildir.

Bu bir diyalogda değildir. Siyasi istismardır, popülizmdir. Ekonomimizin en son ihtiyaç duyduğu şeylerdir.

Sayın Çelik, muhalefetin yaptığını istismar diyerek aslında AK Parti’nin yaptığını da zafiyet olarak tariflemiş oluyor. Çelik’in son dönemdeki mesajları bazen doğrudan bazen dolaylı AK Parti’nin depremselliğini gösteriyor.

Çelik’in açıklamasını alıntılayan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise şunları söyledi:

Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle kabul ettiğim CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Yalçın Karatepe’yi protokol kurallarını uygulamadan binanın girişinde karşıladım ve makamda görüştüm.

Görüş ve önerilerini dinlediğimiz 4 saati aşan görüşmede gündeme getirilen tüm konularla ilgili perspektifimizi şeffaf bir şekilde kendilerine anlattık. Önerilerini, demokratik nezaket ve ekonomik-mali gerçekler kapsamında not ettik. Ayrıca uyguladığımız ekonomi programımıza ilişkin detaylı bir de sunum yaptık.

Ancak sonrasında görüşmeye ilişkin kamuoyuna yönelik mesajlarının tribün ve taraftar kaygısıyla verilmiş olduğunu izledik.

Umarım bu tutum ve yaklaşım diyalog ve normalleşme ruhunu zedelemez.

Yahu ne diyaloğu ne normalleşme ruhu?

Ekonomik bedel ödeyenlere bir de siyasi ve fikri bedel mi ödettireceksiniz? 22 yıllık hikâyenin enerji kaynağı ve lokomotifi olan toplumsal unsur ve hareketlere yeni yöne mi iteceksiniz?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, dünyanın küresel bir savaşa sürüklenme gerçeği ve ihtimalini kamuoyuna deklare etti.

Global risk ve tehditler düşünülerek iç cepheyi sıkı tutmak adına siyasi tolerans alanını genişletmek makul görülse de sürekli gol yiyecek derecede politik savunmasızlık izah edilemez.

Vahim olan bu durumun nedeni kadrosuzluk değil. Uyumsuzluk… Ahenksizlik… Ritimsizlik…

Kendi kendine gol atar duruma gelmenin ve skor tabelasındaki kaybın artık bir netice üretmesi gerek.

Saygıyla…