Bursa'da her 4 konuttan 1'i soba ile ısınıyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılına ilişkin ‘Bina ve Konut Nitelikleri’ araştırmasını yayınladı.
Sosyokültürel ve sosyoekonomik olarak manzarayı resmeden birçok göstergeyi barındıran araştırmanın sonuçları, ülke genelinde yapı stokunu iyileştirmek adına gidilmesi gereken mesafe olduğunu ortaya koyuyor.
Söz konusu araştırmaya göre ülke genelinde hane halklarının yüzde 60,7’si oturduğu konutun sahibi iken yüzde 27,6’sı kiracı konumunda bulunuyor.
Hane halklarının ikamet ettikleri konutların inşa yılı incelendiğinde;
Yüzde 30,9'unun 1981-2000
Yüzde 28,1'inin 2011-2021
Yüzde 19,3'ünin 2001-2010
Yüzde 12,6'sının ise 1980 ve öncesinde inşa edildiği görülüyor.
Ülkemiz açısından deprem riskinin yüksek seviyede olduğunu göz önünde bulundurduğunuzda 40 yıl ve öncesinde inşa edilmiş yapıların çokluğu ve riskli durumda olduğunu yadsımamak gerekiyor.
Sosyoekonomik olarak baktığımızda da hane halklarının yüzde 46,4'ünün asansör bulunan, yüzde 53,6'sının ise asansör bulunmayan 3 ve daha çok katlı binalarda yaşadığı göze çarpıyor.
Ayrıca hane halklarının yaşadığı konutta en çok kullanılan ısıtma sisteminin dağılımına bakıldığında, yüzde 47,7 ile kat kaloriferinin ilk sırada yer aldığı ve bunu sırasıyla yüzde 35 ile soba ve yüzde 11,2 ile merkezi kalorifer izlediği ortaya çıkıyor. Yani ülkemizde her 3 konuttan biri sobayla ısınıyor.
Hane halklarının ikamet ettikleri konutta ısınma amacıyla en çok kullanılan ana yakıt türüne göre dağılımı incelendiğinde, yüzde 59,6'sının doğalgaz, yüzde 33,5'inin kömür, odun vb. katı yakıt ve yüzde 6,2'sinin ise elektrik kullanıyor.
Hane halklarının yüzde 43'ü otopark bulunan binalarda ikamet ederken, yüzde 57'sinin ise otopark bulunmayan binalarda yaşıyor.

BURSA’DA DURUM NEDİR?

Mezkûr araştırmaya göre Bursa’da toplam hane halkı sayısı, 966 bin 765 seviyelerinde bulunuyor.
Bunun yüzde 11,8’i 1980 ve öncesinde, yüzde 32,8’i 1981-2000 arasında, yüzde 45,2’si 2001 ve sonrasında inşa edildiği görülürken yüzde 10,2’sinin ise yapım tarihi bilinmiyor.
Birinci derece deprem kuşağında bulunan Bursa’da 25 yıl ve üzerinde bulunan yapı stokunun yüzde 50’nin üzerinde olduğu görülüyor. Son 25 yılda yaşanan depremler düşünüldüğünde deprem görmüş yapı stokunun azımsanmayacak boyutta olduğu ortaya çıkıyor.
Bursa’da hane halklarının yüzde 4,7’si tek katlı, yüzde 13,6’sı 2 katlı, yüzde 21,4’ü 3 katlı, yüzde 19,2’si 4 katlı, yüzde 13,5’i 5 katlı, yüzde 27,6’sı ise 6 ve üzeri katlı yapılarda ikamet ediyor.
Bursa’da 3 kat ve üzerinde yaşayanlara göre hane halklarının yüzde 64,1’i asansörsüz yapılarda oturuyor. Yaklaşık 507 bin hane halkı asansör kullanmıyor.
Yine kentimizde hane halklarının yüzde 59,4’ü otoparksız durumda bulunuyor. Caddeler ve sokaklarda yaşanan otopark sorununun nedenselliği bu verilerle boyutlanıyor.
Bursa’da hane halklarının yüzde 3,8’i 1-2 odalı konutlarda yaşıyor. Yüzde 47,1’i 3 odalı, yüzde 47,1’i 4 odalı, yüzde 7’si ise 5 ve üzeri odalı konutlarda ikamet ediyor.
Isınma türüne göre yapılan incelemede şehrimizde hane halklarının yüzde 26,1’i sobayla, yüzde 66,2’si kat kaloriferiyle ve yüzde 6,9’u da merkezi kalorifer ile konutunu ısıtıyor. Buna göre Bursa’da ortalama her 4 konuttan 1’i sobayla ısınma ihtiyacını gideriyor.
Bu veriler, yalnızca birer istatistik olarak taşıdı önemin yanında kentsel kimlik adına da bir tabloyu ortaya koyuyor.
Dolayısıyla birinci derece deprem kuşağında yer alan Bursa’da yapı stokunun arz ettiği risklerin akademik odalar başta olmak üzere tüm sivil yapılarca öncelikli sorun olarak ele alınması, yerel yönetimler ve merkezi idareye bu konuda baskı oluşturulması gerekiyor.
Hiç şüphesiz, kentimizde Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere birçok yerel idare özellikle kentsel dönüşüm konusunda değerli adımlar atıyor. Bu bağlamda Büyükşehir’in kentsel kimliğin geliştirilmesi adına hem Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’ndeki çalışmaları hem de dönüşüm için üstlendiği rol çok kıymetlidir.
Beraberinde Yıldırım Belediyesi’nin de ilçenin çöküntü alanlarına yönelik farkındalığı ve bazı mahallelerde giriştiği dönüşüm çabası ki bilhassa vatandaşın yüzde 100 rızasına dayanan şekilde sürecin yönetilmesi takdiri hak ediyor.
Fakat hem kent kimliği hem de vatandaşın refahı açısından ülke genelinde olduğu gibi Bursa’da da konunun topyekûn ele alınması önem arz ediyor.
Bu noktada altını çizmek gerekirse vatandaşımızın da bir yandan barınma hakkını günümüzün yüksek standartlarına göre karşılanması için talep oluşturması öte yandan da bu talebin realize olması adına bir şekilde elini taşın altına koyması gerekiyor.
Sorunları, bir kurum ve kişiye ihale ederek çözemeyiz. Nedeni olduğumuz sorunların çözümü olmayı da başarabilmeli ve birliktelik kültürünü yaygınlaştırmalıyız.
Esen kalın.