Bursa'dan bir değil birkaç Hatay çıkar!

Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldız, olası bir Marmara Depremi’nde Bursa’dan bir değil birden fazla Hatay çıkacağını söyledi.

LİDER BURSA/GÜLÜZAR HELVACI- YİĞİT BORA DOĞAN 

17 Ağustos Gölcük. 12 Kasım Düzce. 1 Mayıs Bingöl. 23 Ekim Van. 24 Ocak Elâzığ. 30 Ekim Seferihisar. 6 Şubat Kahramanmaraş… Tarihler ve adresler farklı sonuç aynı. Türkiye bir deprem ülkesi ve acı tecrübeler yaşadı. On binlerce can kaybına mal olan depremler, tarihi kayıtlara geçerken insanımızın zihninde ve günlük hayat pratiklerinde yeterince yer tutmuyor. Deprem yaşandıktan sonra harlanan farkındalık alevi kısa sürede sönüyor, her şey unutuluyor. Oysa içinde bulunduğunuz tehlike düşünüldüğünde her ay belki de her hafta deprem konuşsak az kalır. Lider Bursa ekibi olarak Bursa’nın depremselliğini Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldız ile konuştuk.

Olası bir Marmara Depremi’nden Bursa nasıl etkilenir?

6 Şubat, bize yalnızca fay üstündeki şehirler kadar uzak kentlerde de riskin ne derece yüksek olduğunu gösterdi. Kahramanmaraş merkezli depremler, kilometrelerce uzakta Hatay’ı özellikle de Antakya’yı vurdu. Kuzey Anadolu Fay Hattı’na baktığımızda da Marmara Denizi’nden, Gemlik’ten ve Bursa merkezden geçen üç kol görüyoruz. Her kol da Bursa için yıkıcı etki gösterme potansiyeli taşıyor. Evimizin altından geçmese de Marmara Denizi’nde 7 ve üzerindeki bir deprem, Bursa’da merkezilçelerimiz başta olmak üzere birçok ilçemizde bir değil birkaç tane Hatay/Antakya yaşanmasına neden olur. Aynı yıkıcılığı birden fazla noktada yaşarız. Olası depremde Bursa’dan bir değil birkaç Antakya çıkar.

Riskin ana etkeni nedir? Zemin yapısı mı? Yapı stoku mu? Faylar mı?

Zeminin büyütme etkisi var. Yani her deprem, her zeminde aynı hasara neden olmaz. Aynı şekilde her deprem, uygun zemine uygun şartlarda inşa edilmiş yapılara da yıkıcı etki yapmaz. Yani fay hattının evinizin altından geçmesi ya da geçmemesi, şiddetini boyutlandırmaya yetmez. Çünkü fay düz bir çizgi değil bir segmenttir. Üç boyutlu düşünmemiz gerekir. Hem yatay hem de düşey yayılımı vardır. Bunun için olası depremin etkilerini düşünerek doğru zeminde doğru yapılar inşa ederek kenti dirençli hale getirmek gerekir. Bunun için de yer seçimlerinde jeoloji bilimi ve jeoloji mühendislerini sürece dahil etmek zorundayız.

Yapılaşmada doğru zemin tercihi açısından tarihi yapılar referans alınabilir mi?

Ovada bir Ulucami veya külliye ya da medrese yahut saat kulesi göremezsiniz. Tarih bize bunu gösteriyor. Derenin dibinde 500 yıllık bir yapı göremezsiniz. Bir köprü görürsünüz. Dere 3 metrelik bir kanaldan akarken o köprünün 30 metre yapıldığına şahit olursunuz. Çünkü taşkın sahası oraya kadardır. Özetle tarihsel yapılar, uygun zemine doğru tekniklerle uygun yapılaşma açısından temel referans sayılabilir. Buradan ilk çıkarım da ovada ekip biçtiğimiz alanlarda yerleşimi mümkün olduğunca azaltmamız gerektiğidir.

Toplumun bu konuda farkındalığını yeterli buluyor musunuz?

6 Şubat sonrası ilk hafta, Adalet Bakanlığı’nın Deprem Suçlarını Araştırma Başkanlığı’nda birim kuruldu. Biz de bu birime 7 mühendis katıldık. Bölgede yapıları inceledik. Sonrasında telefonlarımız hiç susmadı. Herkes ‘bizim evlere de bizim zemine de bir bakalım’ diye aradı. Ama 2-3 ay sonra kesildi. Deprem sonrası yüzde 100 olan hassasiyet unutuldu. Ev alırken balkonun büyüklüğüne mutfağın genişliğine bakılıyor.

Peki, toplumsal farkındalık için siz ne yapıyorsunuz?

Farkındalık için ciddi çalışmalarımız var. Şube seçimlerimiz bu yıl 25 Şubat’ta oldu. Göreve geldikten sonra 1-7 Mart Deprem Haftası’ydı. O haftayı farkındalık adına amacına uygun olarak kutlayan bir yapıdayız. Mazbatayı aldığımız günün hemen ertesinde 1 Mart’ta basın açıklaması yaparak topluma bilgilendirme yaptık. Ardından bir stant çalışması yaparak gençlere broşür, deprem düğü ve feneri dağıttık. Geçtiğimiz hafta da Kocayayla’da aileleriyle birlikte binden fazla öğrencinin katıldığı bir buluşmada yine benzer bir çalışma yaptık. Gençlere ve çocuklara depremden korkmaması gerektiğini anlattık. Depremi doğru bir şekilde anlatabilirsek birçok sorunu da aşmış oluruz. Malumunuz geçtiğimiz aylarda Balıkesir’de meydana gelen küçük bir deprem Bursa’da bir can kaybına neden oldu. Nedeni yıkılan yapı veya bozuk zemin değildir. Vatandaş korku ve panikle camdan atlayıp hayatını kaybetti. İşte bu yüzden bilinçlenmek zorundayız. Kamu kurumları, akademik odaları, STK’ları, basını ve siyasileri ile Bursa’nın tüm dinamikleri, toplumsal bilinçlenme ve dirençli Bursa için hep birlikte çalışmak zorunda.