Bursa Tabip Odası'ndan Yüsra açıklaması

Bursa Tabip Odası, geçtiğimiz günlerde bahar nezlesi şikâyetiyle hastaneye götürülen 7 yaşındaki Yüsra Türkoğlu’nun tedavi sonrası hayatını kaybetmesi üzerine ailesinin ‘Yanlış serum’ iddialarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bursa Tabip Odası açıklamaları şu şekilde:

Son günlerde sosyal medya ve ulusal basında Bursa Şehir Hastanesi'nde yaşanan pediatrik viral miyokardit vakası hakkında yanlış ve yanıltıcı bilgiler yayılmaktadır. 7 yaşındaki Yüsra’nın yanlış serum verilmesi sonucu hayatını kaybettiği yönündeki gerçekliğe dayanmayan bu haberler, sağlık çalışanlarımızı hedef göstermekte ve kamuoyunu yanlış bilgilendirmektedir. Öncelikle hayatını kaybeden vatandaşımızın ailesine, sevenlerine ve kendisini hayatta tutmak için olağanüstü çaba sarf eden sağlık çalışanlarımıza baş sağlığı diliyoruz. Bursa Tabip Odası olarak, kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve sağlık çalışanlarımızın itibarını korumak adına bu açıklamayı yapma gereği duyuyoruz.

GEREKLİ TÜM İŞLEMLER DOĞRU ŞEKİLDE YAPILMIŞ

Edindiğimiz bilgilere göre, Yüsra, 19 Mayıs saat 21 civarında gözlerde şişme, bulantı şikayetleriyle Şehir Hastanesi’ne gelmiştir. Bursa Şehir Hastanesi acil servisine kabul edilen hastanın ilk muayenesinde taşikardik olduğu fark edilmiş ve sarı alana yönlendirilmiştir. Burada şehrimizdeki tek Çocuk Acil yan dal uzmanı tarafından ilk değerlendirmeleri yapılmıştır. Hastanın EKG’sinde ST değişiklikleri gözlemlenmiş ve yüksek troponin seviyeleri saptanmıştır. Sıvı eksikliği de olan hastaya kardiyak durumu da göz önüne alınarak serum fizyolojik yüklenmesi başlanmış. Bu tedavi sırasında nabızlarında artma olunca hekim arkadaşımız yükleme tedavisini kesip kısıtlı bir mayi tedavisine geçmiş. Bu bulgular doğrultusunda hastaya miyokardit ön tanısı konmuş ve EKO’su(kalp ultrasonu) yapılmıştır. Çocuk kardiyoloğu tarafından günün ilk hastası olarak muayene edilmiş, EKO’su tekrar yapılmış sonuç olarak hastada hipertrofik kardiyomiyopati, miyokardit ve perikardiyal efüzyon bulguları tespit edilmiştir. Ejeksiyon fraksiyonu (EF) düşük olan hastanın saat 10 civarında yoğun bakıma yatışı gerçekleştirilmiştir, aileye hastanın durumu ve hastalığın seyri ile ilgili detaylı bilgi yoğun bakım bilgilendirmesinde anlatılmıştır. Yoğun bakımda tedavisi devam eden hastanın gerekli branşlarla konsültasyonları yapılmış, tetkikleri alınmış ve tedavileri eksiksiz yapılmıştır.

PEDİATRİK FULMİNAN MİYOKARDİT ÖN TANISIYLA HAYATINI KAYBETTİ

Takip sürecinde 15.30’da hastanın genel durumunda kötüleşme olunca entübe edilip solunum cihazı desteği başlanmış, kalp destekleri arttırılmış, hastanın durumu hakkında aileye bilgi tekrar bilgi verilip perikardiyal efüzyon nedeniyle kalp etrafında oluşan sıvının boşaltılması gerekliliğinin hayati önem taşıdığı anlatılmıştır. Önceden tedaviyi reddeden hastanın yakınlarına perikardiyal efüzyon tedavisine ikna etmek için çaba harcanmıştır. Hastanın efüzyon tedavisi sonrası genel durumunu ve hastanın tedavi seyrinde gerekli olabilecek ECMO(kalp-akciğer makinası) tedavisini anlatılmak üzere hasta yakınlarına tekrar detaylı açıklama yapılmıştır. Bu esnada hasta yakınlarının sözel hakaretlerine maruz kalınmıştır. Yoğun bakım çalışanlarının gereken tüm tıbbi müdahalelerine rağmen hastamız maalesef 20 Mayıs günü saat 18.20’de H. Influenza Tip B’ye bağlı Pediatrik Fulminan Miyokardit ön tanısıyla hayatını kaybetmiştir.

KAMU SAĞLIK HİZMETLERİNE DARBE

Sağlıkta Dönüşüm Politikaları'nın ne kadar yetersiz ve zararlı olduğu bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Sağlık hizmetlerinin piyasalaşmasıyla beraber planlı bir şekilde kamu sağlık hizmetlerine darbe vurulmaktadır. Bu politikaların sonucunda sağlık çalışanlarına yönelik şiddet her geçen yıl artmıştır. Basın ise Yüsra’nın vefatı konusunda piyasalaşan sağlık hizmetlerini sorgulamak yerine, birçok kez sağlık çalışanlarını hedefe koyma yolunu seçmiştir. Bu yaklaşım, sağlık sisteminin gerçek sorunlarının göz ardı edilmesine ve sağlık çalışanlarının haksız yere suçlanmasına neden olmaktadır. Bu durum, Sağlıkta Dönüşüm Politikaları'nın sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmak yerine, hastaların mağduriyetine yol açtığı gerçeğini kamuoyundan saklamaktadır.

SAĞLIK ÇALIŞANLARI BASKI ALTINDA

Tedavi sürecinin her aşamasında, hastanın ailesi detaylı şekilde bilgilendirilmiş, uygulanacak tedavi yöntemleri ve olası riskler hakkında sürekli iletişimde kalınmıştır. Fakat buna rağmen hasta yakınlarının saldırgan tavırları neticesinde beyaz kod verilmiştir. Sağlık personelini tehdit eden hasta yakınlarının sözleri hiçbir doğrulama yapılmadan, daha fazla internet sitesi ziyaret sayısı ve televizyon reytingleri uğruna sağlık çalışanları hedef gösterilmiştir. Bu tür yaklaşımlar, sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekte, kamuoyunda yanlış algıların oluşmasına neden olmaktadır. Unutulmamalıdır ki, sağlık hizmetlerinin piyasalaşması ve sağlık çalışanlarının tehditlerle karşı karşıya kalması sonucunda baskı altında çalışmak zorunda kalan sağlık çalışanları nedeniyle halkın sağlık hizmetlerinden faydalanması da olumsuz etkilenmektedir.