Bursa, tarımda günü kurtarıyor!
Bursa’nın ‘tarım kenti kimliği’ tartışma götürmez bir gerçekliktir.
Gelin bu iddianın altını dolduralım!
Bursa’da toplam tarım alanı nedir? 369 bin 727 hektar.
Bursa’nın toplam orman ve fundalık alanı nedir? 483 bin 542 hektar.
Bursa’da ne kadar çayı ve mera var? 22 bin 976 hektar.
Bursa’da toplam su yüzeyi ne kadardır? 55 bin 204 hektar.
Bursa’da sulanabilir tarımsal alan büyüklüğü nedir? 290 bin 976 hektar.
Bursa’da sulanan tarımsal alan ne kadar? 155 bin 72 hektar.
***
-Bu arada hektar ile dekarı veya dönümü karıştıranlar oluyor. İzah edeyim, 1 hektar 10 bin metrekare demektir! Yukardaki rakamlar, bu izaha rağmen yine de kafanızda boyutlandırma açısından muhakemenizi zorlayacaktır. Ki bu alanlar Avrupa’da çoğu ülkede yok!-
***
Gelelim üretime.
Bursa, tarımsal olarak ne üretiyor?
Ne üretmiyor ki! ‘Ürün çeşitliliği açısından bir ikinci Bursa yok’ desek yeridir.
Meyvelerden örnekleyelim. İşte 2023 verileri:
Bursa, 7 bin 671 dekarda ahududu yetiştiriyor. Yıllık 6 bin 393 tonluk üretimiyle Türkiye birincisi.
Bursa, 2 bin 659 dekarda böğürtlen yetiştiriyor. Yıllık 2 bin 530 tonluk üretimle Türkiye birincisi.
Bursa, 86 bin 195 dekarda armut yetiştiriyor. Yıllık 551 bin 86 tonluk üretimle Türkiye birincisi.
Bursa, 3 bin 643 dekarda maviyemiş yetiştiriyor. Yıllık Bin 868 tonluk üretimle Türkiye birincisi.
Bunlarla da bitmiyor. Bursa, muşmula üretiminde birinci. Bursa, sofralık zeytin üretiminde ikinci. Kivi, kiraz, erik, ayva, cevizde de öyle…
Nektarin, şeftali ve incir üretiminde üçüncü. Elma ve kişnişte dördüncü. Çilek ve biber kurusunda beşinci.
Gelin sebzeden örneklerle devam edelim. Brüksel lahanası üretiminde birinci. Bezelye, kudret narı, taze fasulyede de şampiyon. Salçalık domatesin ana üssü de Bursa.
135 bin 462 dekarlık alanda Bursa, geçen yıl 1 milyon 265 bin 206 ton salçalık domates üretti.
Enginar, kereviz, ıspanak, sivri biber, semiz otu, beyaz lahanada Bursa üçüncü. Brokoli, pepino, ‘karpuz’, kabakta dördüncü. Karnabahar, dereotu, kırmızı lahanada beşinci…
Yani anlayacağınız Bursa’da yok yok… Ama bu varlık, güç, çeşitlilik, kapasite ve potansiyele rağmen Bursa tarımında kriz bitmiyor. Neden? Çünkü Bursa’da tarımın her şeyi var politikası yok!
Gündelik ve geçici çözümlerle krizler aşılmaya çalışılıyor, bir yara sarılırken ötede başka bir yara açılıyor.
İşte son örnek, karpuz ve domates…Mustafakemalpaşa ve Karacabey’de üretici isyan bayrağı çekti. Yenişehirli biber üreticisi de tedirgin…
Büyükşehir Belediyesi iştiraki Tarım AŞ devreye girdi. Üreticiden aldığı karpuzu, il genelinde farklı camilerde Cuma çıkışı vatandaşa bedavaya dağıttı.
Şimdi bu çözüm mü? Bu gündelik pansuman değil de nedir? Politikasızlık tam da budur!
Bu, siyaseten kazandırıyor olabilir ama ekonomik olarak kente ve ülkeye kaybettiren bir uygulamadır. Manavı, bakkalı, marketi, esnafı yok sayan bir adımdır. Ki eminim bunu, söz konusu uygulamayı yapanlar da çok iyi bilmektedir. Ama elleri mahkûm…
Öyleyse sorun sadece yerel idarede değil. Elbette merkezi idarede yani ilgili bakanlıkta da bir politikasızlık sorunu var.
Peki, politikasızlığın kaynağı nedir? Küresel çeteler mi? Ekonomik bağımlılıklar mı? Yereldeki rant şebekeleri mi? Ya da acaba bakanlık ülke menfaatine politika üretme özgürlüğüne sahip değil mi? Veya yeterli insan kaynağı mı yok? ‘Yok’ denirse gülerler adama!
Tarımsal ilerle ve büyüme açısından un var, şeker var, yağ var ama helva yapacak adam yok…
Yani toprak var, su var, ürün çeşitliliği var, yetişmiş insan kaynağı var, pazar var, piyasa var, teknoloji var, endüstri var ama kriz bitmiyor.
***
İşte dün domates krizi, kent idaresinin ana gündemiydi.
Bursa’nın mülki amiri Vali Mahmut Demirtaş, tarımla ilgili paydaşları bir masada topladı. Neredeyse bütün gününü bu işe verdi. Tarımsal üretimin yoğun olduğu ilçelerin kaymakamları masadaydı.
Bursa Ticaret Borsası Başkanı (Bursa TB) Özer Matlı oradaydı. DSİ 1’inci Bölge Müdürü İnan Gündüz yerini almıştı. TKDK İl Koordinatörü Bilal Tunç, İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Acar toplantıdaydı. Ziraat odası başkanları, hal yöneticileri de odadaydı.Tarım AŞ neden yoktu?
Vali Demirtaş, bu toplantının peşi sıra yine ilgili kaymakam ve müdürlerle görüştü. Ardından üçüncü bir toplantı da iş insanlarıyla yapıldı.
Duyumlarıma göre tarlada kilosu 1,5 liraya kadar düşen salçalık domatesin iş insanlarınca alınıp fabrika işçilere salça olarak dağıtılması önerilmiş…
Zincir marketlerin de ürünlerini Bursa’dan alınması önerilmiş… Karpuzda olduğu gibi alınıp dağıtılması teklif edilmiş…
Yukarda bahsettiğim politikasızlığın yerele palyatif çözümler olarak yansıdığının bir örneği de bu öneriler…
Büyükşehir Belediyesi’nin Tarım AŞ marifetiyle uyguladığı geçici/gündelik çözümler ne kadar absürtsebunlar da aynı!..
Toplantıda ‘karpuz sorunu çözüldü’ denilmiş. Aslında 15 gün daha bekleseydik domates sorunu da çözülürdü!..
Aynı absürtlükte bir öneri de ben yapayım. Büyükşehir Belediyesi üreticiden salçalık domatesi alsın, İspanya’nın Bunol kentinde her yıl düzenlenen ‘LA TOMATINA’ gibi Cumhuriyet Caddesi’ni salçaya bulayacak bir domates festivali organize etsin… Yemediğimizi, yiyemediğimizi oramıza buramıza savuralım.
***
Toplantıya dair bilgi almak için birkaç kişiyi aradım.
Bursa Ticaret Borsası (Bursa TB) Başkanı Özer Matlı ile telefonda görüştük. Başkan Matlı, kentin sorunu olarak tanımladığı gündeme ilişkin toplantıyı önemli bulduğunu söylerken “İş dünyası olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız” diyerek tarımda kalıcı çözümlere ihtiyaç olduğunu vurguladı.
“Ekonomi daralıyor. Alım gücü düşüyor” diyen Başkan Matlı, salça ihracatına getirilen kısıtlamayı hatırlatarak fabrikaların elinde salça stoku olduğunu ve domatesteki krizin bir kaynağının da bu olduğunu söyledi.
***
Bugün Mustafakemalpaşa ve Karacabeyli domates üreticileri ziraat odalarının da katılımıyla iki ilçe arasındaki Eski Pancar Kantarı önünde eylem düzenleyecek.
Karacabey Ziraat Odası Başkanı Erhan Erdem ile de görüştüm. Başkan Erdem, “Vali Bey’den Allah razı olsun” diyerek ekledi:
Vali Bey fabrika yetkilileriyle görüştü. Fabrikalar taahhüt verdikleri ürünleri almaya başladı. Fabrikalar da Vali Bey’den ihracatın önünün açılması için destek istedi. Şuan fabrikalar tonu 2 bin 300 liradan alım yapılıyor. Ama taahhütlü olmayanlar var. Onların sesini duyurmak için basın açıklaması yapacağız.
Başkan Erdem’e “Salça ihracatına kısıtlama getirilirken neden eylem yapmadınız?” diye sordum. Erdem, fabrikaların bu konuda kendilerinden ne zaman destek istese yanlarında olduklarını söyledi.
Başkan Erdem, sorunun asıl kaynağının tahıl, mısır, pancar ve pamuk alım fiyatlarının düşük açıklanmasından kaynaklandığını belirtti.
Söz konusu ürünlerde alım fiyatlarının düşük olması nedeniyle başka bölgelerde de üreticinin salçalık domatese yöneldiğini söyleyen Erdem, bölgesel planlama yapılması gerektiğini savundu.
***
İnegöl Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik ile de görüştüm. Sözleşmeli tarım yapanların kazandığını söyleyen Başkan Çelik, bu yıl mevsimsel şartlar dolayısıyla tarımsal üretimde verimin iyi olduğunu belirtti.
Don ve kırağı yaşanmadığını haliyle rekolte kaybı olmadığını belirten Çelik, yaz mevsiminin öne gelmesi nedeniyle ‘erken hasat’ yaşandığını ifade ederek yaşanan fiyatlama sorununun da bundan kaynaklandığını vurguladı. Çelik, aslında 15 gün sonra böyle bir sorun kalmayacağını savundu.
***
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) İl Koordinatörü Bilal Tunç ile de görüştüm. Mevzuat gereği basına demeç veremediği için konuşmalarımız dostane sohbetle saklı kaldı.
Ayrıca Bursa İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Acar’ı da aradım. Açmadı. Mesaj yazdım. Yanıt vermedi.
Kamu yöneticilerinin basınla iletişimini sınırlamak da ayrı bir politikasızlık sorunudur ya neyse!
***
Tarımda her yıl benzer sorunları yaşıyoruz. Maliyetler artıyor. Üretici kazanamıyor. Aracı, çiftçiden çok kazanıyor. Destekleme yetmiyor. Alım fiyatı düşük kalıyor. Piyasa dengesi sürekli bozuluyor.
O yüzden bölgesel planlama şart. Sözleşmeli tarım şart. Toprak reformu şart. Desteklemeyi anayasanın vaaz ettiğiorana taşımak şart. Fiyatı piyasa gerçekliğine göre belirlemek şart. Tarımda teknoloji kullanımını artırmak şart. Yetişmiş insan kaynağını tarıma yöneltmek şart. Tarımsal okuryazarlığı geliştirmek şart. Şart. Şart. Şart. Sayfalarca şart yazılabilir.
Ama biz ne yapıyoruz? Her yıl binlerce ziraat mühendisi, gıda mühendisi, su ürünleri mühendisi, veteriner hekim mezun ediyoruz. Mezunların neredeyse hepsi memurluk istiyor ve KPSS’ye giriyor. Şanslı olan mesleğiyle ilgili memuriyete yerleşiyor. Olmayan düz memuriyete geçiyor. Hatta bazıları bekçi oluyor. Memur olamayan piyasada iş arıyor…
Yetişmiş insan kaynağını kaldırım mühendisi yapmak da bir başka politikasızlığın sonucu değil mi? İnsan kaynağını verimli kullanamayan bir ülke diğer kaynaklarını verimli kılabilir mi? Asla!
Çiftçinin ortalama yaşı 57 ama tarımsal anlamda diploma sahibi olup alanında çalışmayan veya çalışamayanların ortalaması 27. Uçuk mu? Hadi olsun 37!
Bu alanları okuyan gençlerimizin de memurluktan öte hayal kurmaları, kurabilmeleri gerek! Tabi onlara hayal kurduracak ekosistemi de inşa etmeliyiz… Gençlerimize memurluktan öte bir hedef verebilmeliyiz…
Peki, nasıl? Yazı çok uzadı. O da bir başka güne kalsın.
Ülkenin ve kentin sorunlarına kalıcı çözümler bulan idarecilere saygıyla…