Bursa Teknik Üniversitesi'nde gündem deprem... "Türkiye’de deprem gerçeğiyle karşı karşıyayız!"

Bursa Teknik Üniversitesi deprem bölgesinde yaptığı incelemeleri düzenlediği basın toplantısıyla paylaştı.

İrem Eylül KURT

Bursa Teknik Üniversitesi Mimar Sinan Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen basın toplantısında, 'Kahramanmaraş merkezli depremler - BTÜ Teknik Raporu' paylaştı.

Basın toplantısında, Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, Prof. Dr. Sinan Uyanık, Prof. Dr. Beyhan Bayhan, Dr. Öğretim Üyesi Sedef Kocakaplan, Dr. Öğretim Üyesi Eray Yıldırım, Doç. Dr. Eyüphan Avcı, Dr. Öğretim Üyesi Süleyman Özen yer alırken, merak edilen soruların cevapları da yanıtını buldu.



Rektör Prof. Dr. Naci Çağlar’ın yaptığı değerlendirilmelerde şu ifadelere yer verildi:

“Bu depremle çok derinden etkilendik. Biz üniversite olarak yardım kampanyası sürecinde hem arama kurtarma konusunda üniversitemizin üzerine düşen görevleri yerine getirmeye çalıştık. En öncelikli konumuz şu an deprem. Tüm Türkiye’de olduğu gibi biz de eğitimi önleme yapıyoruz. Daha önce pandemi süreci olmasından dolayı güçlü bir alt yapımız var. Öğrencilerimiz eğitimlerini online olarak alıyor ama her zaman hocalarıyla da görüşebilirler.

Biz depremden hemen sonra 2 teknik inceleme ekibi olarak bölgeye ulaştık.

TÜBİTAK bu sene güzel bir çalışma yaptı. 31 ilden katılım oldu. TÜBİTAK Başkanlığı’na da teşekkür etmek isterim.

Biz Marmara Depremi’ni değerlendirirken, yüzeye yakın olmasını değerlendiriyorduk. Bu deprem de yüzeye yakın oldu. Türkiye’de yapıya baktığımızda 6’dan büyük depremlerin tehlikeli olduğunu dile getiriyoruz.

Biz hep şunu söylüyoruz; bir deprem olursa orada gerilme boşalması olur. 2. deprem beklemeyiz diyoruz ama Kahramanmaraş’ta 2. deprem oldu ve yine yüzeye yakın. Biz de büyük bir depremle karşı karşıyayız.

Peki neden bu kadar hasar var?

İnşaat mühendisliği açısından yapısal elemanların bütünlüğünün bozulmaması lazım. Kolonların bütünlüğünün bozulmaması lazım. Kolon birleşim bölgesinin bozulmaması lazım.
Asıl sorun şu; Türkiye’de deprem gerçeğiyle karşı karşıyayız. Yapılarımızda ciddi sıkıntılarımız var ve beton kalitemiz çok düşük. Yumuşak zemin etkisi dikkate alınmıyor. Denetim sürecimiz yetersiz. Düz yüzey donatı kullanılıyor.

Herhangi bir bina 75 yönetmenliğinin şartlarını karşılıyorsa o bina asla çökmez.

Öğrencilerimiz sağ olsunlar gönüllü olarak gece gündüz çalıştılar. Arama kurtarma ekiplerimiz ilk yünden beri oluşturuldu ve alanlara intikal ettiler.

İki ekip halinde toplam 32 BTÜ personeli Hatay 600 Evler mevkisinde 1 hafta boyunca arama kurtarma ekibine katıldılar.”


Doç. Dr. Eyüphan Avcı’nın konuşmasından satır başları:

“Biz deprem bölgesini zemin olarak da değerlendirdik; çok fazla artçı yaşandı ve bu durumda zeminin nasıl olacağını gözlemledik.

Sıvılaşma şudur; zeminin sıvı olmasından dolayı yapının yan yatması. Hatay’da sıvılaşma olayı vardı. Daha çok İskenderun’da bu şekildeydi. Adıyaman’da da benzer şekilde sıvılaşma görüldü. Bazı binalar yan yatma eğilimi gösterdi.

Biz arazide sıvılaşmayı gösteren ibarelerin neler olduğuna bakıyoruz. Kum kaymaları gözlemledik. Binaların birleşim noktasında kum çıkışları gözlemledik.

Hatay’da sıvılaşmanın başka belirtisi olan yanaş yayılmalar gözlemledik. Sahil buna örnekti. Net bir şekilde gözlemledik. Sıvılaşmanın en çok etkilediği yerlerden biri de yollar. Sadece sahil şeridi değil yol boyunca çatlaklar oluştu. Çatlakların arasından kum çıkışları görüldü. Hatay’ın İskenderun ilçesinde gömülü yapıların yüzeylenmesini gördük.

Nasıl önlemler alınmalı noktasında derhal zemin iyileştirilmesi yapılmalı. Bu çok önemli.”

Dr. Öğretim Üyesi Sedef Kocakaplan’ın konuşmasından satır başları;

“Yapılarda meydana gelen malzemeden kaynaklı problemleri inceledik. Betonda agrega kaynaklı problemler gözlemledik. Donatı kaynaklı problemler de gözlemledik. Taşıyıcılıkta da problemler oluşmuş.

Yeni binalarda mesela yeterli titreşim aletlerinin kullanılmaması betonun dökülmesine yani korozyona sebep olmuş. Toptan göçen bina örnekleri var. Bitişik nizamla çekiçleme etkisi hasarlara neden oluyor. Betonun yeterli olmasından kaynaklı hasarlar meydana geldiğini gözlemledik. Elemanda gözlenen hasarlar meydana geldi. Kolon kiriş bağlantılarında yeterli filiz boyları bırakılmamış. Bu yüzden binada ayrılmalar ve çökmeler meydana gelmiş. Taşıyıcı duvarlarda meydana gelen hasarlar var. Biraz teknik oluyor ama ayrıntıya girmeden kirişin daha zayıf olduğu ve kolon kiriş ilkesine uyulmadığını görüyoruz.

Binaların binalara yakın olması birbirine hasar vermiştir. Özellikle balkonlarda ağır konsol hasarlarının meydana geldiğini gözlemledik. Ek olarak bölgede çok fazla yığma ve tarih yağı vardı. Bu yapılarda da çökme meydana geldi.

Minarelerin çoğunda çökme meydana geldiğini gördük. Önemli olarak camilerimizde ağır hasarlar aldı.”

 

Doç. Dr. Beyhan Bayhan’ın konuşmasından satır başları;

Bu depremde de birçok binanın çöktüğünü gördük. Düz donatının olduğu yapılarda dayanıksız dememiz çok kolay ama bir binaya dayanıklıdır dememiz çok zor. Hızlı bir tarama yapılabilir. Beton düşükse yıkılıp yeniden inşaa edilir. Soru işareti olan binaların güçlendirilmesi gerçekleştirilebilir.

Bursa özelinde deprem mastır planı vardı. Büyükşehir belediyemiz işbu konuda bir adım attı ve 1 senedir bunun hazırlıkları yapıldı. Bursa içinde hazırlar başladı. Vatandaşa yeni finansman modellerinde sağlanması gerekiyordu. Yüzde 95’in üzerindeki binalar eski banalar. Yıkılan yüzde 5’lik binalar neden yıkıldı? 2000 sonrası binaların ayakta durması gerekiyordu. Yani bunun evrenin büyüklüğü zeminin yumuşaklığıyla açıklayamayız. Çünkü eğer bina doğru yapıldıysa yıkılmaması lazım. Yağı denetimden geçmiş binaların çok iyi sorgulanmış olması ve hukuki sorumlulukların bulunması gerektiğini düşünüyorum.

Eski nehir hayatlarının aralıklı olarak göçtüğünü gördük. Büyükşehir binasının sağlam bir şekilde ayakta kaldığını gördük. Yanı doğru yaşarım olursa binaların ayakta kalacağını tecrübe ettik.

Heyelan riski alanlarınında bir an önce düzenlemesi yapılmalı. Düzgün temel inşaa edilirse yıkım gerçekleşmeyecek.

Bursa geneline baktığımızda şehrin içinden geçen diri fay hatlarını görüyoruz. Nüfusumuz arttı. Binalarımızı göz önüne almamız gerekir.

Peki bizim neler yapmamız gerekiyor?

Hastahanelerimizi, sağlık yapıları, itfaiye yapılarını, haberleşme tesislerini, ulaşım istasyonlarını, enerji nakil hatlarını okulları vb binaları depreme dayanıklı yapmamız gerekiyor.

Bir çok depremde görüyoruz ayakta kaldı ama yıkılacak. Bu anlamda etütlü bir ekonomik kaybımız var. Şehir hastaneler sığınma yeri olarak kullanılıyor. Okul ve yurt binalarının öncelendirerek kamu binaları da arkadan gelmek üzere sismik izolatör bu binalara şart. Trafolarımız ne durumdadır? Biz buna hazır mıyız? Hepsinin denetimden geçmesi gerekiyor. Mesela Bursa’da organize sanayi bölgesine yeterli enerji sağlayamazsak Bursa’da bütün fabrikaların durmasına sebep oluruz. Deprem sorması ortaya çıkacak yangınlara karşı önlemler alınmalı.

Eski otopark binaların gözden geçirilmesi gerekiyor. Bursa’da çok fazla tarihi ve yığma binalar var. Bunlarda depremden etkilenecektir. Hatay’da konuştuğumuz bir hocamız 6 saatte bir yerden bir yere gidemediğini söylemişti. Bursa’da benim bildiğim güvenlik şeridi bile yok.