Çalışan Gazeteciler Günü: Bu da gol değil!

Gazeteciler Günü’nde birkaç etkinliğe katıldım. Organizasyonlar büyük, konuşmalar görkemliydi; fakat bu özel gün, mesleğin sorunlarını tartışmaktan çok bireysel reklamların yapıldığı büyük bir eğlence gösterisi gibiydi. Mesela kimse, gazetecilerin haklarından, emeğinden ya da kendi günlerinde bile canla başla çalıştıklarından bahsetmedi. Gazetecileri temsilen gelen başkanları tebrik ederim fakat yolun daha başında bir genç olarak beklediğimi bulamadığımı söylemek zorundayım.

Elbette kaybettiğimiz gazeteciler anıldı. Herkesin ezberlediği klişeler tekrarlandı. Benim de kesinlikle istediğim Gazetecilik Meslek Yasası ve Gazeteciler Meslek Odası kurulması zorunluluğu dile getirildi. Fakat asgari ücretle, mesaisiz ve zamansız çalışmak zorunda kalan genç gazetecilerden söz edilmedi. O gençlerin, daha yolun başındayken meslekten umudunu kesenlerin, kalemleriyle tutunmaya çalışanların, büyük çoğunluğu alaylı olan meslek büyüklerimiz tarafından ezilenlerin hikayesi yoktu hiçbir sahnede.

Büyükşehir tarafından düzenlenen, medya patronlarının da ağırlandığı etkinlikte, hem Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı hem Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti Başkanı konuştu. Ancak iki başkan da ne gençlerin uğradığı baskılardan, ne emek sömürüsünden, ne tacizlerden, ne de mobbingten bahsetti. Konuşmalar, etliye sütlüye dokunmayan, ucu açık, risk almayan, dikenden büyük iğneden küçük eleştirilerle sınırlı kaldı. Bu da açıkçası büyük bir beklentiyle dinleyen beni ve masadaki diğer genç arkadaşlarımı gördüğüm kadarıyla hayal kırıklığına uğrattı.

Gazetecilik, yalnızca bir meslek değil; toplumun vicdanına ışık tutan, hakikatin peşinde koşan bir tutku. Ancak bugün, bu mesleği aşkla yapanların karşılığını alamadığı gerçeğiyle yüz yüzeyiz. Gencinden tecrübelisine, bu alanda var olmaya çalışan herkes baskıya, sömürüye ve değersizleştirilmiş emeğe karşı pasif bir mücadele veriyor.

Mesleğinin daha başında, umudunu kaybetmiş biri olarak, Gazeteciler Günü’nü yine buruk bir şekilde, “Bu da gol değil” diyerek geçirdim. Ama bu cümle benim için sadece bir serzeniş değil; bir çağrı. Emek, hakkaniyet ve gençlerin sesinin duyulması için son bir çağrı..

Mesleğini aşkla yapan ama asla karşılığını alamayan herkes adına…