Daha acımız dinmedi

Daha acımız dinmedi.

Hem daha kaç gün oldu ki yer gök sarsılalı?

Ülke kuzeyden güneye...

Doğudan batıya hâlâ sarsılıyor.

Daha cenazeler çıkıyor enkazlardan.

Daha kayıp aileler var.

Anneler, babalar var.

Evlatlar, kızlar, erkekler, çocuklar yok.

Yoklar...

Kayıplar...

Çocuklar hâlâ sahipsizler.

Aileleri bilinmiyor.

Henüz acımız dinmedi.

Yürek yangınları sönmedi.

Gözyaşları durmadı.

Yıkıntılarımız sadece evlerimiz değil.

Dükkanlar, iş yerleri değil.

Bürolar, ofisler...

Hanlar, hamamlar, pasajlar değil.

Bizler yıkıldık.

Bedenlerimiz yıkıldı.

Kaldıramıyoruz bu kadar ağır yükleri.

Ayaklarımız taşıyamıyor yıkıntılarımızı.

Canlar gitti.

Mallar gitti.

Mülkler gitti.

Servetler, birikimler gitti.

Dün sağlıklıydık, bugün hayır.

Dün varlıklıydık, bugün hayır.

Dün dimdik ayaktaydık; bugün çöktük.

Anlayan kim?

Kimin umurunda?

Üç beş gün ah vah...

On beş yirmi gün hüzün.

Peki ya şimdilerde?

Ateş düştüğü yeri yakarmış ya, gerçekten öyle imiş.

Daha kaç gün oldu ki yıkılalı.

Daha kaç gün oldu ki deprem vurgununu yiyeli!..

Daha sallanmalar durmadı ki...

Ne çabuk başımızı öteye kaçırdık?

Ne çabuk unutulduk?

Siyaset bir gecede öne geçti.

Seçim bir anda depremi solladı.

Varsa yoksa seçim.

Varsa yoksa siyaset.

Varsa yoksa sen, ben, biz.

Havan da su dövmeye devam.

O onu dedi...

Bu şunu dedi...

Şundan olur, bundan olmaz.

Şunlar oraya gitti.

Onlar buraya geldi.

Aylardır konuşulanlar yine konuşulmaya başlandı.

Kim kimi yener?

Kim kiminle güçlü olur?

Kim tek başına bir şey değil?

Hepsi siyasi kur peşinde.

En çok olanlarla, en az olanlar kol kola olma gayretindeler.

Depremzedeler potansiyel oy deposu.

Ziyaretler ardı ardına.

Gönül alma, oy kapma.

Çadır sorunları varmış...

Su sorunları varmış...

Isınma sorunları varmış...

Bir an önce evlerinin yapılması arzuları varmış.

Olsun...

Şimdilik başlarını sokacak bir yerleri...

Sıcak yemek, yiyecekleri, kuyruklarda beklemeleri olacak tabi!

Şimdi siyaset zamanı.

Öyle mi?

Yazık!

Çok çabuk unutulduk.

Bu millet bu kadar politize edilmeseydi keşke.

Deprem acımız o kadar derin ve o kadar iç yakıcı ki.

Bu acılarımızın yıllara sarkmasından korkuyorum.

Çünkü o zaman o parti, bu parti, şu parti değil...

Hepimiz kaybederiz!