Daha anlamadınız mı?
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli’nin ekim ayından bu yana ortaya koyduğu iradeyi, birileri halen anlamıyor veya anlamak istemiyor.
Özellikle bazıları da akılları sıra bunu istismar ve istihkar ediyor.
Yine bazıları, Bilge Lider’in Türk siyasi tarihinin yakın dönemine damga vuran çağrısının hüsnüniyetini sorgulama ve yargılama hadsizliğini sergiliyor.
Oysa Türkmen Beyi’nin retoriği gayet açık ve nettir!
Bunu dün gerçekleştirdiği konuşmasındaki şu ifadelerde bir kez daha görüyoruz:
Türkiye’nin ve Türk milletinin tarihi mücadelesini onurluca sürdürmek mecburiyetindeyiz.
Milletimizin arasına ayrımcılık tohumu ekmeyi demokratik hak olarak tarif ve tevil eden ucube insanlık defolarıyla ortak bir geleceğin istikametinde yürümek pek tabii imkan ve ihtimal dışıdır.
Kürt kardeşlerimizi sömüren, çocuklarını zorla dağa götüren, kanlarını emen, duygularını ajite eden ne kadar bölücü ve terörist varsa hepsi birden kaybetmeye, bunun da bedelini misliyle ödemeye mahkumdur.
Terörsüz bir Türkiye, huzurlu, müreffeh ve güvenli bir Türkiye demektir.
Türk milletinin asil ve asli mensubu olmak duruyorken, Emperyalizmin kanlı menüsünde yer almaya tamam demek insan onurunun hiçe sayılmasıdır.
Hiçbir Kürt kardeşim böylesi korkunç bir vebale ortak olmamış ve olmayacaktır.
Kürt’ü Türk’ten ayırmak dünyayı güneş sisteminden ayırmak kadar imkansız ve deli saçmasıdır.
Anımız bir, acımız bir, ahlakımız bir, aminimiz bir, geleceğimiz de birdir.
O halde el ele verip, gönüllerimizi birbiriyle yoğurarak terörü ve bölücülüğü gündemimizden tamamıyla çıkarmalıyız.
Kandil’de ve Türkiye düşmanlarının mahzeninde DEM’lenip Türkiye’yi devirmek isteyenler bir karar eşiğindedir.
Bölücü terörün mü DEM’isiniz? Yoksa kader ortaklığının ve bin yıllık kardeşliğin DEM’i mi olacaksınız?
Terörizmi lanetleyecek misiniz? Yoksa sırtınızı yaslamaya devam mı edeceksiniz?
Milliyetçi Hareket Partisi her sözünün arkasındadır.
22 Ekim 2024 tarihli Grup Toplantımızdan itibaren ne demişsek aynen yanındayız.
İmralı’yla DEM Grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılmasını bekliyor, çağrımızı kararlılıkla tekrarlıyoruz.
İnandığımız yolda hiçbir baskıya aldırış etmeyiz.
Onun bunun tezvirat ve tefrikalarıyla Türkiye’nin hayrına olacak görüş ve düşüncelerimizden kesinlikle vazgeçmeyiz.
Televizyon ekranlarına yuvalanan özel görevli MHP düşmanlarını,
Ne dedikleri, neyi teklif ettikleri, nasıl bir yöntem ve reçete sundukları belli olmayan cahil ve küstah yorumcu müsveddelerini,
Bilhassa Halk Tv başta olmak üzere MHP’ye saldırı ortamı açan, taltif ve teşvik eden medya organlarını ve medya patronlarını tek tek not aldığımızı, yeri ve zamanı gelince de burunlarından fitil fitil getireceğimizi, kalabalıkta yapılan itibar suikastlarının tenhada özrünün kabul edilmeyeceğini muhataplarına duyurmak istiyorum.
Akılsız, ahlaksız ve asılsız konuşanların, sahibinin sesini aktaranların, bu sinsi tertibe çanak tutanların, sponsor olanların, maaş bağlayanların alınlarını karışlar, kirli yakalarına da yapışırız.
Türk-Kürt kardeşliğini kemikleştirip Türkiye Yüzyılını gerçeğe dönüştürmek için sabırla mücadele ediyorken, etnik bölücülüğün ve terör örgütünün hain emellerine kucak açan ve destek olan namertleri Türk milleti affetmeyecektir.
Terör çıkmaz sokaktır.
Terör insanlığın ortak düşmanıdır.
Terörle hiçbir yere varılamaz.
Kürt kardeşlerimizin terörle, terör örgütüyle ne ilgisi ne de ilişiği söz konusudur.
Türkiye Cumhuriyeti hepimizin devletidir.
Türk milleti hepimizin şanı, şerefi, mensubiyet cevheridir.
Yeterince çile çekildi. Yeterince acı yaşandı.
Silah seçenek değil kucaklayıcı siyaset hedefimizdir.
Yoksulluk kader değil zenginlik hedefimizdir.
İşsizlik talih değil istihdam hedefimizdir.
Yıkmak değil yatırım ve üretim hedefimizdir.
Karamsarlıkları paylaşmak yerine umutlarımızın şafağında buluşalım.
Asgari ücretle çalışanlarımızdan emeklilerimize, memurlarımızdan çiftçilerimize, esnaflarımızdan işçilerimize, iş adamlarımızdan dar ve orta gelirli insanlarımıza varıncaya kadar ekmeğini büyüten, büyüdükçe güçlenen, tasasız bir hayatın temelini kuran süper güç Türkiye’ye ulaşalım.
Dışımız yanarken, dünya savaşı tartışılırken, içimizi barış ve kardeşlik seferberliğiyle pekiştirip kalemizi güçlendirmemiz herkesin milli ve manevi vecibesidir.
Aynı zamanda ortak yararımızadır.
***
Bu sözlerinin geçerliliğini, gerçekliğini, akılcılığını anlamak için zamana ihtiyaç yoktur.
Elbette zaman her defasında onu haklı çıkardı. Ama bugünkü sözlerini anlamak ve anlamlandırmak için beklemeye ihtiyaç yok.
Harekete geçmek gerekir.
Toplumun tüm kesimlerinin durumdan vazife çıkarıp ‘milli birlik ve kardeşlik’ için adım atması gerek.
Özellikle de medyanın ideolojik saplantılar ve önyargılardan sıyrılıp Sayın Devlet Bahçeli’nin yüksek iradesi ve dirayetinin yansıması olan çağrıyı ‘doğru’ bir çerçevede ele alması şart.
Terörün her türlü yöntemiyle mücadele edilirken medya eliyle yürütüleni sineye mi çekilecek?
Sivil toplum, bu doğal ve haklı ‘barış’ arayışına daha ne kadar seyirci kalacak?
Her kesimin bir karara varmak zorunda olduğu gayet açık…
Kararı Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünden yana olanlara saygıyla…