Daha ne bekliyoruz?

Bursa kalitenin başkentidir.

Bir kalite şehridir.

Bu, kentin üzerindeki tarihsel bir kimliktir.

‘Kanunname-i İhtisab-ı Bursa’ 1502 tarihlidir ve padişah Sultan II. Bayezid Han tarafından çıkarılmıştır.

Düzenleme, sadece dünyanın en mükemmel ve en geniş belediye kanunu değil aynı zamanda dünyada ilk tüketici haklarını koruyan kanun, ilk gıda maddeleri nizamnamesi, ilk standartlar kanunu, ilk çevre nizamnamesi olarak da tarihe geçmiştir.

Bu gerçeklikten hareketle kentimiz, kalite şehri unvanını hak eden bir birikime sahiptir.

Hiş kuşkusuz, ‘Kalite Şehri Bursa’ veya ‘Kalite’ denince kentimizde akla gelen ilk isimlerinden başında Mustafa Karaman geliyor.

Kalite Birliği Derneği (KALBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karaman, dünkü canlı yayın konuğumuz oldu.

KALBİR’in imza attığı projeleri ele aldığımız programda özellikle kaliteye yönelik belgelendirme süreçlerinde dışa bağımlılık durumunu irdeledik.

Başkan Karaman, bu sürecin ülkeye yaklaşık maliyetinin 5 milyar dolar seviyesinde olduğunu söyledi.

Belgelendirmede yerli ve milli kuruluşumuz olan TSE’nin tercih edilmesinin önemine vurgu yaptı.

Bilhassa otomotiv endüstrisinde İATF 16.949 olarak uygulanan kalite sürecinde yerli ve milli bir aktörün yetkilendirilmemiş olması uzun süredir tartışılıyor.

Otomotiv endüstrisinin ana sanayilerinin bir araya gelerek önce İSO olan sonra İATF şeklinde güncelledikleri standardizasyon süreci, bugün tamamen yabancı kuruluşlarca yürütülüyor.

Ülkemizde otomotiv endüstrisinde ana sanayi veya yan sanayi alanında faaliyet gösteren tüm şirketler, ürünlerini uluslararası piyasada satabilmek için bu İATF 16.949 belgelendirmesine mecbur durumdadır.

Sektörün uluslararası ölçekte anayasası şeklinde işletilen İATF kuralları çerçevesinde yetki verilen yabancı kuruluşlar, ticaret yapabilmek adına bu belgeye mecbur olan ülkemizdeki işletmeleri denetliyor ve bir ücret karşılığında belge veriyor.

Ve yurtdışına bu belgeleri almak için büyük bedeller ödeniyor.

Düşünün ki otomotiv endüstrisi yıllık yaklaşık 30 milyar dolarlık bir ihracat yapıyor. Bu ihracatı gerçekleştirmek için ham madde, yarı mamul madde ithalatı da yapıyor.

Dış ticaret fazlası veren bir sektör olsa da belgelendirmedeki dışa bağımlılık nedeniyle ülkemizin ekonomik kazanımlarından bu başlıkta ciddi ölçekte bir kayıp yaşanıyor.

Başkan Karaman, konunun çözümü açısından TSE çatısı altında verilen mücadeleyi aktarırken ‘bugün ne yapılmalı?’ sorusuna da yanıt verdi.

Karaman, sektörün tüm aktörlerinin bir araya gelerek ortak bir kanaat ve tutum birlikteliğiyle bu belgelerin yerli ve milli bir kuruluştan temini için talepte bulunması gerektiğini vurguladı.

Aynı zamanda ülkemizden bir ürün ihraç edilirken ilgili ülke o ürünü almadan önce kendi kuruluşlarından akreditasyon belgesi dayatması yapıyor. Fakat biz, yurtdışından ihracatımızdan fazla ithalat yapıyor olmamıza rağmen aldığımız ürünler için kendi akreditasyon kuruluşumuzdan belge alınmasını talep etmiyoruz, belki de edemiyoruz.

Peki, daha ne bekliyoruz? Ülke olarak bu konuda bir adım atmamız gerekmez mi?

Bu noktada Karaman, iş dünyamıza çağrıda bulunarak ülkemizin bu talebi haklı olarak dile getirecek güçte ve büyüklükte olduğunu belirterek artık iş insanlarının bu konuda da özgüvenli bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini belirtti.

Ayrıca salgınla birlikte tedarik zincirinde kopmalar yaşandı. Özellikle Avrupalı üreticiler, tedarik için alternatif arayışına yöneldi. Bu noktada Türkiye’de de hareketlenme yaşandı. Ancak geçmişte çok sıkı ve zorlu yapılan kalite denetimlerinde, tedarik baskısı nedeniyle bugün gevşetilmiş bir tablo göze çarpıyor.

Denetimlerin esnetilerek belgelendirme sürecinin parayla neticelendiği bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.

‘Kalite eşittir ahlak’ diyen Başkan Karaman; parayla kalite belgesi satan, çantacılık yapanları da net bir şekilde eleştirdi ki eleştirisinin haklılığını genel tablo ortaya koyuyor.

Öte yandan KALBİR’in ‘kalite ordusu’ projesinden gururla bahseden Başkan Karaman, sektöre yetişmiş insan kaynağı sağlamak adına gönüllülük esasına dayalı olarak verdikleri mücadeleden bahsetti.

KALBİR’in Onursal Başkanı Prof. Dr. Erkan Işığıçok’un bu konudaki çabaları ve mücadelesine vurgu yapan ve teşekkür eden Başkan Karaman, ayrıca KALBİR’in 2023 yılı için yeni projesi hakkında bilgi verdi.

Dün, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda (BTSO) tanıtımız yapılan ‘Milli Egemenlik ve Kalite Yılı’ projesi kapsamında Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında bir dizi çalışmalar yapılacak.

Projenin startı, 7 Ocak’ta Anıtkabir’e ziyaretle verilecek.

Biz de süreci yakından takip edeceğiz.

Esen kalın.