DOMUZ ÇİFTLİĞİNDE KOÇ

Bir varmış bir yokmuş!
Domuz cinsi türleri orada burada yayılır...
Dolaşır...
Beslenir bir arada yaşarlarmış.
Bakmışlar ki böyle olmuyor.
Birbirlerine giriyor...
Birbirlerinin yemlerini çalıyor, yiyor...
Sonra da kavga ediyorlarmış.
Büyük domuzlar bir araya gelerek bir çiftlik kurmuşlar.
Büyük küçük hepsi bir arada yiyip içip...
Orayı burayı dolaşıp, onun bunun çiftliğinden yem çalıyor...
Kendilerine güç oluşturuyor...
Kendilerinden başka kimseyi içlerine kabul etmiyorlarmış.
Keyifleri gıcır...
Huzurları tıkır...
İşleri fokur fokurmuş.
Çiftlikte her şey yolundaymış.
Birlik beraberlik içinde...
Oraya buraya kafa tutuyor...
İstedikleri yere birlikte saldırıyor...
Ezmek istedikleri türleri eziyor...
Başka çiftlikleri ciddiye almıyor...
Her şeyleri tam istedikleri gibi, yolundaymış.
Birgün, kendilerinden olmayan...
Kendilerine benzemeyen...
Kendileri gibi beslenmeyen...
Kendileri gibi düşünmeyen...
Kendileri gibi tüyleri olmayan...
Kendileri gibi yaşamayan...
Kendileri gibi homurdanmayan...
Dişleri burnunun önünde sivrilmeyen...
Aksine başının üstünde boynuzları olan...
Boyu kendilerinden yüksek...
Kuyruğu yağlı...
Kafası kendilerinkinden küçük ama güçlü olduğu belli olan bir tür kapılarını çalar.
Domuz çiftliğinin büyükleri kapıyı açınca "Hayırdır, buyur, ne istiyorsun" demişler.
"Benim adım Koç" demiş.
"Geçmişim derin, varlığım eski, gücüm çok ve beni herkes tanır, bilir"
"Eee, ne yapalım yani, biz domuz sürüsüyüz ve sizden hoşlanmayız" demişler.
"Biliyorum" demiş koç.
"Biliyorum ama siz birlik olup bizim çiftliğimizi yıktınız...
Darmadağın ettiniz...
Birliğimiz bozuldu...
Kuru yaprak misali savrulduk.
Düşündüm, taşındım baktım ki böyle olmuyor...
Karar verdim, sizinle olup sizin domuz çiftliğinizde birlikte olalım istedim"
Domuz çiftliğinin büyükleri:
"Sen kapıda biraz bekle bakalım, biz bir araya gelip konuşalım...
Tartışalım...
Anlaşalım...
Karar verelim...
Sonucu sana haber veririz, bir yere gitme, burada, kapıda bekle" demiş, kapıyı kapatmışlar.
Koç "Tamam, kapıda bekliyorum" demiş ve devam etmiş:
"Yalnız şunu söyleyeyim ki, siz ne isterseniz ben onu yaparım"
" Ne yapmam gerekirse onu yaparım"
"Sizi üzmem" demiş.
"Tamam, sen burada, kapıda bekle"
"Bugün yarın sana haber vereceğiz" demişler...
Kapıyı kapamışlar domuzlar.
Kendi işlerine devam etmişler.
Domuz çiftliğinin büyükleri, ara sıra kapıyı çalan:
"Ne oldu, beni çiftliğinize alıyor musunuz" diye soran koç'a kapıyı aralıyor:
"Biraz bekle, karar çıkacak" diyor, tekrar kapıyı koç' un suratına kapıyorlarmış.
Bu arada koç domuz çiftliğinin çevresinde dolaşarak besleniyor...
Geziyor, tozuyor, gittikçe tavlanıyor, kilo alıyor,...
Gittikçe güçleniyormuş.
Koç sonunda anlamış ki domuzlar kendisini çiftliğe almayacaklar...
Domuzlar çiftliğinde bir Koç'un varlığını istemiyorlar...
Koç gölgesini Domuzlar çiftliğinin kapısında bırakıp usulca oradan ayrılmış.
Ayrılırken :
"En iyisi ben, atalarım gibi kendi çiftliğimi kendim kurayım" demiş.
Uzaklaşmış oradan.
Uzaklaşmış ama aklı hâlâ orada, domuz çiftliğinde kalmış çünkü onlarla işi varmış.
Dönmüş, kendi ırkından kendi huyundan, suyundan olanlarla yol almaya karar vermiş.
Onlar da Koçu kendi kurdukları çiftliklerinin başına sürü başı olarak getirmeyi düşünüyorlarmış.
Böylece koç kendinden emin olarak
kendine özgü büyük koç olma yolunda güçbirliği içinde yol almaya karar vermiş...