Domuz çiftliğinde koç

Nasıl olmuşsa olmuş.

Domuz çiftliğine bir koç girmiş, daha kuzuyken.

Domuz yavruları ana domuzu emerek semiz hale gelirken, bizim kuzu emmemiş.

Emememiş.

Daha dişleri bile çıkmamışken, çiftliğin büyük domuzları avunsun diye kuzunun önüne sap saman koymuşlar.

Kuru ot koymuşlar

Oyalamışlar.

Avutmuşlar.

Oynatmışlar.

Dalga geçmişler.

Kuzu büyümüş koç olmuş ama domuzlar hâlâ koçun büyüdüğünü fark edememişler.

Fark ettiklerinde ise ürkmüşler.

Korkmuşlar koçtan.

Çekinir olmuşlar.

Büyüyüp iri hâle gelince, kendilerini tıpkı koçun dedeleri gibi iki de bir domuzlara koç başı ile tos vuracağını...

Boynuzlarıyla tehdit edeceğini düşünür olmuşlar.

Domuz çiftliğinde bir zamanlar açık bırakılan kapıdan bir şekilde giren koçtan kurtulmakta istemiyorlarmış.

Ne dışarı atıyorlar ne içeride besliyorlarmış.

Hep çiftliğin kapı girişinde bekletip duruyorlarmış.

Çünkü koçun kuvvetli olduğunu...

Güçlü boynuzları olduğunu...

Çiftlik dışında meraların olduğunu...

Oralarda, orta ovalarda çevresinin geniş olduğunu...

Hatırı sayılır tanıdıklarının olduğunu biliyorlarmış.

Onun için de koçun çiftlikten gitmesini istemiyorlarmış.

Domuzlar çiftlikte rahatlarmış ama onlara yakın bir domuz çiftliği daha varmış ve o çiftliğin baş domuzu bu çiftliğe rahatlık vermiyormuş.

Kınalı koçun o çiftliğe karşı dostluğu oluyormuş zaman zaman.

Koç, domuzlar çiftliğinde hem rahatmış hem itibarlı ama domuzların birlik olup koçu sindirmeye çalışmalarından da hoşlanmıyormuş.

 

                                                       *           *           *

 

İsveç'in NATO'ya girmesine "Evet" diyeceğimiz kesinleşmiş gibi.

Bakalım terör destekçileri bundan böyle İsveç’te nasıl bir tavır takınacaklar?