Eğitimde kalite günden güne artıyor
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Türkiye’nin eğitimdeki başarısının OECD’nin son raporuyla tescillendiğini söyledi. Okullaşma oranı ve eğitim kalitesinin artmasıyla Türkiye’nin artık OECD ülkeleri ile rekabet edebilir hale geldiğini belirten Özer, bazı konularda genel ortalamaların üzerine çıkıldığına dikkat çekti.
OECD Türkiye’nin eğitimde son 20 yılda almış olduğu mesafeleri yeni bir raporunda değerlendirdi. Geçen hafta Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in bir değerlendirme toplantısı ile kamuoyuna tanıttığı rapor Türkiye’nin eğitimde artık erişim sorununu çözdüğünü, kabuğunu kırdığını ve kaliteyi de sürekli iyileştirerek OECD ülkeleri ile rekabet edebilir bir konuma yükseldiğini açık bir şekilde ortaya koydu. Biz de raporu Bakan Mahmut Özer ile konuştuk.
OKULLAŞMA ORANLARI
YÜZDE 99’UN ÜZERİNE ÇIKTI
OECD Raporu’nda Türkiye’nin eğitime erişim sorunun artık çözüldüğünü belirten Özer, konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Eğitime erişim konusunu çözmek için Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 81 il ve tüm ilçelerde devasa eğitim seferberliği başlatıldı. Öncelikle okul yapılması gerekiyordu. Bu nedenle fiziki yatırımlara öncelik verildi. 20 yıl gibi kısa sürede derslik sayısı 300 binlerden 857 binlere yükseldi. Aslında eğitimde fiziki yatırımlar son 20 yılda eğitimde dönüşümün birinci boyutunu oluşturuyordu. İkinci boyutu eğitime erişimi güçlendirmek için eğitim sistemindeki antidemokratik uygulamaların kaldırılması oldu. Başörtüsü yasakları bu dönemde kaldırıldı. Meslek lisesi ve İmam hatip lisesi mezunlarının yükseköğretime erişimini engelleyen katsayı uygulaması bu dönemde kaldırıldı. İşte son 20 yılda tüm bu bariyerler ortadan kaldırıldığı gibi fiziki yatırım eksiklikleri de giderildi. Ve 20 yılın sonunda okul öncesi 5 yaştaki okullaşma oranı %11’den %99,9’a yükseldi. İlkokulda okullaşma oranı %99,54’e, ortaokulda %99,17’ye yükseldi. Lisede okullaşma oranı ise %44’den %99,12’ye yükseldi. Bir başka deyişle artık eğitimin tüm kademelerinde eğitime erişim sorunu kökünden çözülmüş oldu. Cumhuriyet tarihinde ilk kez eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranları %99’un üzerine çıktı.”
ORTALAMANIN ÜZERİNDE
Okullaşma oranının bazı göstergelerde OECD ortalamasından bile daha iyi konumda olduğunu vurgulayan Özer, “OECD raporunda da işaret edildiği gibi 5-14 yaş aralığında okullaşma oranları OECD ortalamasının üzerine çıktı. Benzer bir iyileşme 20-39 yaş aralığı için de geçerli. Eğitime erişimin temel ve ortaöğretimde çözülmesi ve yükseköğretimde son 20 yılda yaşanan büyüme bu yaş aralığında eğitime katılım oranının OECD ortalamasının üzerine çıkmasına katkı sağlamış oldu” ifadelerini kullandı.
KIZ ÇOCUKLARININ SORUNU ÇÖZÜLDÜ
Raporda kız çocuklarının eğitime erişim sorununun çözüldüğüne dair yapılan analizle ilgili Bakan Özer, “Son yıllarda eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için kararlı bir şekilde yürütülen eğitimde sosyal politikalar çok önemli katkı sağladı. Ders kitapları ve yardımcı kaynakların ücretsiz dağıtılması, taşımalı eğitim, ücretsiz yemek, burslar ve şartlı eğitim yardımları gibi çok sayıda sosyal politika eğitime erişimi teşvik etti. Eğitimde dönüşümü sağlayan bu üç-boyutlu yatırımların sonunda kız çocuklarımızın %39 olan okullaşma oranı %99’a yükseldi” bilgilerini verdi.
29 Mayıs’ta okullara seçim arası
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, katıldığı televizyon programında eğitim gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Özer, 28 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanı 2’nci tur seçimi nedeniyle 29 Mayıs’ta okulların tatil edileceğini söyledi. Özer, “Seçimin ikinci tur oylamasının ertesi günü olan 29 Mayıs pazartesi günü okullarımızı tatil edeceğiz. Öğretmenlerimiz de idari izinli sayılacak” dedi. Özer, okulların 16 Haziran’da yaz tatiline gireceğini, herhangi bir uzatma olmayacağını kaydetti.
Öğretmen sayısı nitelikli büyümeyi sağladı
Eğitim sisteminde öğrenci sayısında artış sağlanırken öğretmen başına düşen öğrenci sayısının artmadığını aksine kalitenin arttığını hatırlatan Özer, şöyle devam etti: “Öğrenci sayısını artırırken öğretmen başına düşen öğrenci sayısı artsaydı, yani sınıflar daha kalabalık olsaydı eğitimin kalitesiyle ilgili risk oluşacaktı. Türkiye bu sorunu da çözdü ve son 20 yılda öğretmen sayısını sürekli artırdı. 2000’li yıllarda sistemde 500 binler civarında öğretmen varken bu sayı şu anda 1 milyon 250 bine yükseldi. Eğitim sistemindeki öğretmenlerimizin %75’i son 20 yılda atandılar. Bu hamle kaliteli bir büyümeyi sağladı. Böylece sadece eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarında OECD ortalamasını yakalamadık, ayrıca öğretmen başına düşen öğrenci sayısında da OECD ortalamasına yaklaştık. Hatta raporda da ifade edildiği gibi lisede yani ortaöğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısında OECD ortalamasından çok daha iyi durumdayız.”
Kalite sürekli iyileşiyor
Normalde eğitime erişim sorunu çözülürken kalitenin sürekli iyileştirilebilmesinin çok kolay bir durum olmadığını kaydeden Bakan Özer, “Özellikle ölçeğe dikkat etmek gerekiyor, yani artık 19 milyondan fazla öğrencisi 1,25 milyon öğretmeni olan devasa bir eğitim sistemimiz var. Böylesine devasa bir sistemin kalitesinin sürekli iyileştirilmesi çok büyük emeği gerektiriyor. Raporda da değinildiği gibi Türkiye bunu da başardı. Raporda TIMSS ve PISA gibi uluslararası öğrenci başarı araştırma sonuçlarına dayalı olarak Türkiye’nin puanlarını ve sıralamasını sürekli yükselttiğinin altı çiziliyor. Raporda özellikle bir vurgu dikkat çekiyor: Türkiye eğitimde niceliksel büyümesini niteliğe yani kaliteye rağmen yapmadı, tam tersine kalite odaklı bir büyümeyi gerçekleştiren nadir ülkeler arasında yer aldı. Zaten bu nedenle OECD Genel Sekreteri daha önce Türkiye’nin bu başarısının diğer ülkelere örnek olması, ilham vermesini tavsiye eden bir paylaşım yapmıştı” diye konuştu.
Mesleki eğitim çok daha güçlü hale geldi
Raporun en önemli kısımlarından olan mesleki eğitimdeki dönüşüme dair Bakan Özer şunları söyledi: “28 Şubat’ın ürünü katsayı uygulamasının tahribatını artık ortadan kaldırdık. Mesleki eğitimin orta öğretimdeki payını son yılların en yüksek oranına, %53’e yükselttik. Raporda özellikle 25 Aralık 2021 tarihinde 3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda yaptığımız değişikliğe vurguda bulunuluyor. Bu değişiklikle özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin çırak, kalfa ve usta ihtiyacını karşılamak üzere çok önemli bir dönüşümü başlattık. Bu değişiklikten önce Türkiye’deki çırak, kalfa sayısı sadece 159 bin iken şu anda bu sayı 1 milyon 405 bine yükseldi. Mesleki eğitim artık hor görülen bir eğitim türü olmaktan çıktı, başarılı gençlerin gitmek için birbirleri ile rekabet ettikleri bir eğitim türüne dönüştü.”
Bütçe uygulaması katkı sağlayacak
Raporda okulların önemine dikkat çekilirken, okullara gönderilen bütçenin de önemine vurgu yapıldığını belirten Bakan Özer, şöyle devam etti: “Tüm okullara temizlik, kırtasiye, küçük onarım ve donatım ihtiyaçlarını karşılamaları için bütçe gönderilmesi eğitimde kalitenin artmasında çok önemli bir katkıya sahip. Bildiğiniz gibi geçen sene bu uygulamayı başlattık ve şu ana kadar 13 milyar TL’lik bir bütçeyi okullarımıza gönderdik. Bu yeni yaklaşım okullarımızın çok daha güçlü olmasına, kalitesinin sürekli iyileşmesine uzun vadeli çok önemli katkı sağlayacak.”
ETİKET : habereğitimgündem