Emekli nasıl sussun?

Ülkemizdeki yüksek enflasyon, en çok dar gelirli grubu sık boğaz etti.

Asgari ücretliler daha zamlı maaşı alamadan gıda fiyatlarındaki artış ile yüzleşti.

En düşük ücret seviyesindeki emekliler ise dün ile bugünü kıyaslama tecrübesine dayanarak tepkili.

Toplu taşımadan cami avlularına hemen her yerde emekliler, maaşlarının düşüklüğünden dert yanıyor.

İçinde bulunduğumuz hayat payalılığı düşünüldüğünde haksız da sayılmazlar.

Yıllarını çalışarak tüketmiş vatandaşımızın bugün düşük ücretli emeklilik halinde ne çalışmaya takati var ne de aldığı maaşla geçinmeye gücü.

Hele evi olmayan, çocuklarından bir reva bulamayanların vay haline.

Maaşları kiraya bile yetmeyen kıymetli yaşlılarımız, bugün kentli yaşamın dayattığı çekirdek aile formunun da bir sonucu olarak yalnız kalıyor.

Maaşı yetenler biraz daha şanslı ki huzurevlerine sığınabiliyor.

Maaşı bakımına etmeyenler biçare.

Kimileri de maaşına el koyan evlatlarının tahakkümü altında eziliyor, bazıları şiddet görüyor bazıları da aç bile kalıyor.

Dışarıdan bacası tüten sakin görünümlü hanelerde ne acılar yaşanıyor, bilinmiyor.

Yaşlılarımızı biçarelikten kurtarmak zorundayız. Onlar bugünkü kuşakların önünde bir örnek olması gerekirken onları ibretlik bir halde bırakmak geleceğe dönük sosyal bir arazdır.

Yaşlıların halini gören gençler, çalışmak ve üretmek için heyecan ve şevk duymalıyken bizde mevcut durumda yaşlılarımıza bakanlar ümitsizliğe kapılıyor.

Yaşlılara saygı göstermek ve kıymet vermek kültürümüzün temel esaslarından biriyken bugün onlara karşı sergilenen çirkin davranışları vicdan ve akıl ile nasıl izah edebiliriz?

Toplumumuzun kıymetlileri, ülkemizin cefalı dönemlerinin çilesi sırtlamış büyüklerimizi hak ettikleri bir yaşam seviyesinde tutmak zorundayız.

Bunun için başlangıçta emeklilerin maaşına çok iyi bir seviyede artış yapmak, sosyal yaşam içindeki haklarını genişletmek gerekiyor.

7 bin 500 liralık sınıra sıkışan milyonlarca yaşlımızı ferahlatmalıyız.

Bunu bir seçim yatırımı düşüncesiyle değil toplumsal huzuru tesis atmak adına yapmalıyız.

Enflasyon altında ezilmekten ülkeye bağlılığını ve aidiyet hissini yitiren kitleleri ıslah edecek bir adım olduğunu kabul etmeliyiz.

Maddi şartların hortlattığı nefret ve asabiyeti yalnız bu farkındalıkla alt edebiliriz.

Elbette siyasi iradenin bu konuda sergileyeceği yaklaşımı toplumda çalışma azmini teşvik edecek bir dizi uygulamayla da pekiştirmesi ve topluma anlatması gerekiyor.

Muhalefetin sahiplenmediği bu derde kulak verecek adres bellidir.

Sokakta vatandaş, gözünü Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çevirmiş ve onun hallerinden bileceğini savunarak bir ümit bekliyor.

Hiç şüphesiz, toplumsal birlik ve beraberliğe her dönem en fazla önemi veren siyasetçi olarak Sayın Cumhurbaşkanı, düşük ücretli emeklilerin halinin farkında ve gereken adımı atacaktır.

Vatandaşın bu güven duvarının yıkılmaması gerekiyor. Şayet o duvar yıkılırsa altına kalan toplumun bir kesimi değil yekûnu olacaktır.

O duvar yıkıldığında düşük ücret altında ezilen emekliden iyiyi ve güzeli konuşmasını beklemek mümkün olmayacak kötü konuştuğunda ise susmasını istemek abes kalacaktır.

Emeklisine, güven vermeyen bir takım oranlara bakarak değil onların gerçekliğine bakarak sahip çıkan toplumlar ayakta kalabilir düşüncesini içselleştirmeliyiz.

Türlü ahlaksızlık ve edepsizliklere kapı yaralayan düşünlükle mücadele etmeliyiz.

Saygıyla...