Cumhurbaşkanı Erdoğan: Milletle arasına duvar örenlerin gözünün yaşına bakmayız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Devlet millet arasına duvar ören eski alışkanlıkların tekrar baş göstermesine izin vermeyiz. Bu tür yollara tevessül edenlerin de gözünün yaşına bakmayız" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sayıştayın 162. kuruluş yıl dönümü münasebetiyle Sayıştay Başkanlığı Konferans Salonu'nda düzenlenen programda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

Kurumlarımızın yıldönümü programlarında Türkiye'nin ne kadar güçlü ne kadar köklü bir devlet geleneğine sahip olduğunu tekrar hatırlıyoruz. Önceki hafta Danıştay Başkanlığımızın 156'ncı yıldönümünü idrak ettik. Daha öncesinde 10 Nisan tarihinde Türk Polis Teşkilatı'nın 179'uncu yaşını geride bıraktık. Bundan bir ay sonra da 28 Haziran'da Kara Kuvvetleri'mizin 2233'üncü yaşını kutlayacağız. Bugün ise Divanı muhasebat olarak kurulan ve tam 162 yıldır ülkemize ve milletimize hizmet eden Sayıştay Başkanlığımızın kuruluşunun gururunu ve heyecanını sizlerle birlikte yaşıyoruz.

Bu vesileyle bir kez daha divanı muhasebattan beri kurumumuz çatısı altında görev yapmış, sorumluluk bilinciyle Türkiye için, milletimiz için fedakarca çalışmış herkesi şükranla yad ediyorum. Ebediyete irtihal eden Sayıştay mensuplarını rahmetle anıyorum. Mesuliyeti büyük olduğu kadar devletimiz için kritik önemi haiz bir vazifeyi başarıyla yerine getiren siz kardeşlerimi gönülden tebrik ediyorum.

Kendi yakın mesai arkadaşlarımıza sık sık hatırlattığım bir hususu burada ehemmiyetine binaen tekrar dile getirmek istiyorum. Kamu görev, kaynağı milletin dişinden, tırnağından artırdığı vergiler olan tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı olan, vebali gerçekten ağır bir vazifedir. Hiçbir ayrım yapmadan bütün kamu personellerimiz dünyada ve ahirette hesabı verilmesi çetin olan görevlerden birini icra etmektedir. Yasal ve anayasal güvenceye sahip olmak, gevşeme sebebi değil, bilakis daha titiz davranmayı, daha fazla hassasiyet göstermeyi gerektirir. Ülkeye hizmet yolunda rehavete gerek yoktur. Millete hizmet etmememin mazereti olamaz. Görevini yapmamanın hiçbir bahanesi olamaz.

Devlet işleri ciddiyetle samimiyetle ve özveriyle icra edilmelidir. Yasaması yürütmesi ve yargısıyla devlet erklerimizin tamamı millete efendilik taslamak için değil hizmetkarlık yapmak için vardır.

Sorumluluk makamında bulunanlardan temel beklentimiz Vatandaşa karşı yükümlülüklerini kanun ve nizam çerçevesinde en güzel en verimli vaktinde ve etkin şekilde bir hakkın yerine getirmektedir. Milletin takdiriyle geldiğimiz tüm görevlerde bu anlayışla hareket ettik. Amacımız milletimizin hızlı kaliteli ve eşit bir şekilde kamu hizmetlerinden faydalanmasına imkan sağlamak oldu. Yaptığımız reformlarla kuralları sadeleştirici, süreçleri kısaltıcı, prosedürleri azaltıcı ve en büyük sorunumuz olan kırtasiyeciliğe karşı bir anlayışla kamu hizmetlerinin kalitesini yükselttik. Diğer bir ifadeyle hantal devlet yapısından çevik ve atılgan devlete geçilmesi için gayret gösterdik.

İdari maslahatçılığı ortadan kaldırmak için çok ciddi çaba harcadık. Tüm vesayet biçimleri gibi bürokratik vesayeti de ülkemiz ve milletimiz için bir tehdit kaynağı olarak gördük. Vatandaşa tepeden bakanlara, milleti kendisine mahkum zannedenlere, insanımıza hizmet yerine eziyet edenlere, görevinin ifasında bahanelere sarılanlara hukukun gereğini yapmaktan asla çekinmedik. Bugün de aynı yüksek sorumluluk bilinciyle hareket ediyoruz.

Son dönemde bazı kamu hizmetlerinde vatandaşlarımızın şikayetlerinin çoğaldığının farkındayız. Kurumlarımız çalışırken idari, mali, hukuki ve bürokratik bazı sorunlarla karşılaşılması gayet tabiidir. Ama bunların hiçbiri vatandaşı mağdur etmenin, görevden kaçmanın, işi ertelemenin, vatandaşa bugün git yarın gel dememin mazereti olamaz.

Halktan, sorunlardan kopuk, görev şuuru eksik, devlet ile millet arasında duvar ören, eski alışkanlıkların tekrar baş göstermesine izin vermeyiz. Bu tür yollara tevessül edenlerin de gözünün yaşına bakmayız. Çünkü biz milletimizin dertlerini dert edinmeyi ve bunlara çözüm üretmeyi şiar edinmiş bir iktidarız. Bu anlayışla kendimizi sürekli hesaba çekiyor, nerede sıkıntı varsa oradan kaldırmak için samimiyetle uğraşıyoruz. Halkımızın serzenişlerine kulaklarımızı asla ve asla tıkamıyoruz. Sorunları çözmek, daha kaliteli, hızlı ve erişilebilir kamu hizmeti sunmak için kurumlarımızın karar verme mekanizmaları, iş süreçleri başta olmak üzere pek çok alanda atılabilecek ilave adımların hazırlığı içindeyiz.

Vatandaşlarımızın kamu hizmetlerinden memnuniyetini artırmak amacıyla gayretlerimizi inşallah daha da yoğunlaştıracağız. Bu çalışmalarımızda tüm kamuyu denetleyen Sayıştay Başkanlığımızın da tespitlerinden, önerilerinden istifade ediyoruz ve etmeyi sürdüreceğiz.

Cumhuriyetimizin 100. yaşını geçen sene coşkuyla kutladık. Ardından büyük umutlar ve hedeflerle ikinci asrına yelken açtık. Türkiye Yüzyılı şanlı tarihimizin ve başarılarımızın rehberliğinde parlak bir gelecek inşasını hedefliyor. Bu vizyon güçlü ve hesap verebilir bir siyasal sistem, güvenilir bir hukuk mimarisi, istikrarlı ve sağlam bir ekonomik yapı anlamına geliyor.

Türkiye Yüzyılı'nın kilometre taşlarından birisi anayasal demokrasimizin yeni ve sivil bir anayasayla güçlendirilmesi ve kurumsallaştırılmasıdır. İktidarda olduğumuz dönemde yaptığımız çeşitli anayasa değişiklikleriyle anayasanın demokratikleşmesine yönelik çok kritik adımlar attık. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, millet ile devlet arasındaki bağları tahkim etti, yürütmenin demokratik meşruiyetini sağlamlaştırdı. Yeni hükümet sistemi sayesinde yıllarca en büyük sorunumuz olan siyasi belirsizlik ortadan kalktı. Yönetimde güven ve istikrar tesis edildi. Bundan bir sene önce 28 Mayıs tarihinde yapılan Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda millet kararını verdi. Ülkeyi kimin yöneteceği hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde belli oldu. Türkiye'ye vakit ve enerji kaybettiren tartışmaların siyaset kurumuna güveni zayıflatan koalisyon görüşmelerinin hiçbiri yaşanmadı. Milletimiz seçim gecesi sandıkların açılması ve sonuçların belli olmasıyla birlikte kaldığı yerden işine gücüne döndü.

Yıllarca belirsizlik sebebiyle ekonomide, demokraside ve güvenlikte bedel ödeyen ülkemiz, bu açıdan bunun tarihi bir kazanım olduğunu gördü. Bu kazanımın korunması gerektiğine inanıyoruz. Elbette sistemin işleyişinde pürüzler çıkabilir, bunlar gayet doğaldır. Bu pürüzleri gidererek sistemin daha verimli, başarılı ve etkin çalışmasını sağlamak siyaset kurumunun uhdesindedir. Biz tecrübelerimizin ışığında sistemi iyileştirecek her türlü adımı atmaya hazır olduğumuzu söyledik, söylüyoruz. Eski sisteme dönüş, bu bir polemiktir. Bu polemiğin ülkeye ve millete herhangi bir hayrının dokunmayacağı kanaatindeyiz. Eskiye öykünmek yerine önümüze bakmanın, geleceğe odaklanmanın, istikbali inşa etmenin mücadelesini vermemiz şart. Yeni anayasa meselesi de gelecek vizyonumuzun bir parçasıdır. Türkiye'yi darbe anayasasından kurtarmak bizim için milli bir görevdir. Evlatlarımıza çağdaş normlara uygun, kuvvetler arasında doğru denge kuran, demokratik hukuk devletini esas alan, siviller eliyle yapılmış yeni bir anayasa borcumuz vardır.