Cumhurbaşkanı’ndan ‘başörtüsü’ için referandum sinyali...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı'nda açıklamalarda bulunuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, milletin evine hepiniz hoş geldiniz. Kamu denetçiliği kurumumuz tarafından düzenlenen konferansın hayırlı vesile olmasını diliyorum. Tüm katılımcılara şimdiden teşekkür ediyorum. Kamu denetçiliği kurumumuza bu anlamlı programa vesile oldukları için tebriklerimi sunuyorum.

Yerel siyasetçilerden medyaya kadar hemen herkes insan hak ve özgürlüklerinden bahsediyor. Dünyanın birçok yerinde insan hakları ve muhafazasıyla ilgili kararlar alınıyor, beyanatlar veriliyor. Tüm bunlar konuşulurken insanların bazı hakları göz göre göre ihlal ediliyor. Suriye ve Filistin'de, Arakan'da bu ihlallerin üzerine hep yenileri ekleniyor.

Gelişmiş diye tabir edilen ülkelerin salgın döneminde sadece kendilerini korumak için hareket etmesini bugün utançla karşılıyoruz. Bu süreçte kendi halkları içindeki dezavantajlı kesimleri dahi hizmet dışında tutan ülkeleri gördük.

Bu nefret iklimini körüklediklerine şahit oluyoruz. Milyonlarca Müslümanın temel özgürlüklerinin ayaklar altına alındığı, inançlarının bir tehdit kaynağı olarak gösterildiği vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Kimi zaman medya kimi zaman siyasetçiler tarafından ötekileştirilen bu toplumlar için giderek zorlaşıyor. Hemen her gün gazetecilerde bir şiddet eyleminin haberini okuyoruz. Göçmenlere ve yabancılara yönelik nefret suçları ya görmezden geliniyor ya da örtbas ediliyor.

AVRUPA'YA TERÖR TEPKİSİ

Benzer bir durum doğrudan insanımızın hayatına kıymış, terör eyleminde bulunmuş teröristler için de geçerlidir. Yaşam hakkına kast eden eli kanlı caniler, korunmakta, hiçbir hukuki tahkikata uğramadan hayatlarını özgürce sürdürebilmektedir. Bugün NATO'da veya BM çatısı altında beraber olduğumuz bazı ülkeler, haydutların sığınağı haline dönüşmüştür. Terör suçlularının hesap vermesi hususunda maalesef hiçbir çaba harcanmıyor. Meclisimizi ve Cumhurbaşkanlığı binasını bombalayan FETÖ elebaşı ABD'den örgütünü yönetmeye devam edebiliyor. PKK militanları Avrupa'nın göbeğinde protesto düzenleyip vatandaşlarımıza saldırabiliyor. Paris'te yaşanan hadiseler bunun en son örneğini teşkil etmiştir. Saldırılarını özellikle işindeki, gücümüzdeki insanımıza kast etmeye kadar götürmüşlerdir. Bu olayların terörle mücadelede yeni bir dönemi başlatmasını ümit ediyorum. Avrupa'da yuvalanan terör yandaşlarına karşı tedbir almakta geç kaldıkları her gün tehlike daha da büyüyecek, kanser hücresi gibi bünyeyi saracaktır.

Türkiye örnek bir duruş sergilemektedir. Çatışma bölgelerinden kaçan 4 milyonu aşkın mazlum ve mağdura biz kucak açtık. Kapımıza gelip ülkemize sığınan kimseyi zorla geri göndermedik. Kobanili Kürtlere, Suriye'nin diğer bölgelerindeki Arap kardeşlerimize de sahip çıktı. Kimsenin inancına, kökenine bakmadık. Suriye'nin kuzeyindeki güvenlik ortamı iyileştikçe ülkemizdeki Suriyelilerin evlerine dönüşleri hızlanmaktadır. Şu anda briket evler yapmaya başladık, insanca yaşamalarını sağlayalım istedik. Kar, kışta çadırlardan bu insanları kurtaralım istedik. Briket evlere yerleştirerek insani bir yaşam şeklini onlara hazırlayalım istedik. 550 bin sığınmacı geri dönmüştür. Türkiye, Rusya ve Suriye olarak bir süredir yürüttüğümüz diplomatik temaslar meyvesini verdikçe bu sayılar daha da artacaktır. Biz kardeşlik, komşuluk ve insanlık görevimizi yerine getirmeyi sürdüreceğiz.

Onca görüntüye, şahide rağmen göçmenlere zulmü reva görenler hakkında maalesef hiçbir adım atılmıyor. Biz insan haklarını sözde değil, elimizi taşın altına koyarak savunmaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Aynı ilkeli tutumla diğer alanlarla da çalışmaya devam ediyoruz. Karadeniz üzerinden tahıl koridorunu ve esir takası anlaşmasını hayata geçirmek suretiyle milyarlarca insanının hayatını etkileyen gıda ve enerji krizinin çözümüne katkı sağlıyoruz. Sayın Putin'in biz tahılı gönderebiliriz, sizler de bunun nakliyesini yapıyorsunuz. Biz de nakliyesini yaparız dedik. Bir şart koştu; durumu iyi olan Avrupa ülkelerine değil fakir Afrika ülkelerine bunu gönderelim dedi. Ben de bu teklifi kabul ettim, biz de bunları un fabrikalarımızda una çevireceğiz ve çuvallara doldurarak fakir Avrupa ülkelerine bunları göndermeye biz de varız dedik, süreci başlattık. Şeref bey bir teklifte bulundu; özellikle yaralılar için de bir koridorun açılması. Biz buna varız. Sadece Rusya-Ukrayna değil, aynı şekilde Suriye'den, Azerbaycan'dan, Libya'dan, yaralıları getirmek suretiyle hastaneleri getirip tedavilerini yaptırıp geri döndürüyoruz. Bundan sonraki süreçte de bunları yapmaya devam edeceğiz.