12 Eylül 1980
Öyle bir gün ki o gün.
Kan donduran bir gün.
Binlerce kişinin, çoğunlukla gençlerin birbirini vurduğu, öldürdüğü anarşi yıllarının bıçak gibi kesilip durduğu gün.
Askerin demokrasiye müdahale günü.
O gün ve daha sonra ki aylar ve yıllarda yüz binlerce kişi fişlendi.
Yüzlerce kişi öldü.
Yüzlerce kişi işkence gördü.
Yüz binlerce kişi gözaltına alındı.
Kırk sekiz kişi idam edildi.
Türk milleti terör ve anarşiden bıkmış uzanmıştı.
Herkesin gözü askerdeydi.
Halk ha bugün ha yarın asker yönetime el koyar beklentisindeydi.
İnsanlar siyasi kutuplaşmaya ayrılmıştı.
İşçiler ayrışmıştı.
Memurlar ayrışmıştı.
Polis ayrışmıştı.
Öğretmen ayrışmıştı.
Üniversiteler ayrışmıştı.
Öğrenciler ayrışmıştı.
Sokaklarda yürüyüşler oluyordu.
Fabrikalar greve gidiyordu.
Herkeste bir suikast uğrama korkusu vardı.
Apartmanların birinci, ikinci hatta kimi yerlerde üçüncü katların pencere ve balkonları demirleniyordu.
Bombalar her yerde patlıyordu.
Kahveler silahlarla taranıyordu.
Hiçbir yer güvenli değildi.
O günlerin ünlü siyasetçi isimleri birbirlerini suçluyor...
Hükümetler kısa ömürlü oluyor...
Cumhurbaşkanı "tarafgir" diye suçlanıyor...
Başbakan çaresiz kalıyor...
Bakanlar göstermelik oluyor...
Ülke siyasi çalkantı ile bir o yana bir bu yana savrulup duruyordu.
Halk çaresizdi.
Hükümetler yetersiz kalıyordu.
Aileler, özellikle yetişkin olan çocukları için tasalanıyordu.
Seçimler yılda bir yapılıyor adeta devir teslim eder gibi sol cenahtan Ecevit, sağ kanattan Demirel söz düellosu içinde siyaset yapıyorlardı.
Tek başına hükümet olunmayınca bu defa Milliyetçi Cephe adıyla S.Demirel, N.Erbakan ve A.Türkeş ile orta hükümet kuruyordu.
Ancak hiçbiri terör ve anarşinin önüne geçemiyordu.
Ve derken bir gece ansızın asker "yeter artık" diyerek ülke yönetimine el koydu.
O günleri şu anda olmuş gibi hatırlıyorum.
O günleri hiç kimse istemesin.
Siyasetçiler halka hizmetin hesabında olmalılar, partilerini iktidar yapma sevdasında olmamalılar.
Asker askerliğini siyasetçi siyasetini bilmeli.
Darbe hevesinde olanlar şunu çok iyi bilsinler ki bu asil millet on beş temmuz' u yaşamış ve yaşatmıştır.
Demokrasi Türk milletinin özü ve karakteridir.
On İki Eylül gibi bir gün bir daha yaşanmasın.