Geç! Çok iyi! Fakat!
Büyükşehir Belediyesi, geçen hafta çarşamba günü çok önemsediğim bir bülten servis etti.
Aynı günün akşamından cumartesi akşamına kadar süren sağlık problemim dolayısıyla hem haberin yankısını takip edemedim hem de geçen süre zarfında yeni yazı kaleme alamadım.
Geçmişte özellikle Karacabey’de satışa konu olması dolayısıyla çokça değindiğim mera arazileri konusunda Büyükşehir, umut veren bir bilgi paylaştı.
Servis edilen metinde şu ifadeler yer alıyor:
Bursa’da kırsal kalkınmayı sağlayarak köyden kente göçün önüne geçmek için kaliteli fide fidan dağıtımından ekipman desteklerine ve pazarlamaya kadar her alanda üreticinin yanında olan Büyükşehir Belediyesi, hayvancılığa destek olmak amacıyla kırsal mahallelerdeki meraları da koruma altına alıyor.
Hayvansal üretimi geliştirmek amacıyla toprak yapısının iyileştirilerek, fabrikasyon yem tüketiminin azaltılması, böylelikle de çiftçinin yem giderlerinin minimuma indirilmesi hedefleniyor. Bu amaç doğrultusunda münavebeli otlatma ve uygun bir mera yönetiminin sağlanması için mera ıslah projesi kapsamında tel çit uygulamasıyla meralar koruma altına alınıyor.
Çalışma kapsamında son iki yılda Mustafakemalpaşa’da 7, İnegöl’de 2 ve İznik’te 2 olmak üzere 11 kırsal mahallenin merasında yaklaşık 25 bin metre tel çit uygulaması yapıldı. Böylelikle toplamda 9000 dekar mera alanı çitlerle çevrilerek koruma altında alınmış oldu.
İşin açığı ben, geç kaldığını söylemekle beraber bu adımın çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Hem en başından beri savunduğum meranın köylüde esasen üretende kalması gerekliliğine hizmet ediyor hem de kentin tarım kimliğinin muhafazasını sağlıyor.
Kırsalda kalkınmayı sağlaması, köyden kente göçü durdurup tersine göçü güçlendirmesi konularını bundan ayrı düşünsem de bu noktalarda da pozitif yansıları bulunuyor.
Büyükşehir yasası ile meraların değişen statüsünün, tüm süreçlere zarar verdiğini yaşayıp gördük.
Meraların köylünün elinden alınmasının tarımsal ve hayvancılık üretimini ne denli kötü etkilediğine şahit olduk.
Meraları, parselleyip ‘tiny house’lar ile doldurup şehrin gürültüsünden sıkılanlara bir nefes durağı pazarlamanın hiçbir faydası olmadığını bilen birilerinin olduğu görmek sevindirici.
Keşke mezkûr ilçedeki satışlardan önce bu adım atılabilmiş olsaydı… Yine de 2 yıldır sürdüğünü öğrendiğimiz çalışma ve ‘mera ıslahı projesi’ bu boyutta ise çok iyi bir adım.
Fakat servis edilen bilgiler kafamı biraz karıştırdı. Zaten bu dekar, dönüm, hektar, metrekare işlerini hep zihin yorucu bulurum ya neyse.
Bültende deniyor ki 11 kırsal mahallenin merasında 25 bin metre tel çit uygulandı. Ve böylelikle toplamda 9000 dekar alan çitlerle çevrilerek koruma altına alındı.
Şimdi sizin kafanız da karışmasın. Kabaca özetleyelim; 1 dekar esasen 1 dönüm, yani bin metrekare. 9 bin dekar denildiğine göre yani 9 milyon metrekarelik bir alan koruma altına alındı.
Bakınız TEKNOSAB şuan 10, tam kapasiteye ulaştığında 20 milyon metrekare büyüklüğünde olacak.
Neredeyse bunun yarısı kadar bir mera alanını korumaya almak sadece ekonomi değil bir yönüyle irade işi de…
Ancak ‘yapılmayacağını umarak’ rakamlarda bir gariplik veya hata olduğunu ifade etmeliyim.
9 milyon metrekarelik alanı çevirmek için 25 bin metre tel çit yeter mi? Uygulama nasıl yapıldı? Mera alanlarına yaygın girişler kapatılıp diğer uçlar boş mu bırakıldı? Bilemiyorum.
Yazıyı dün, biraz karın biraz da baş ağrısı içinde kaleme alırken bu sorulara cevap almak üzere arama yapacak gücüm yoktu.
Bugün öğrenir yarın yazarım. Esasen rakam farklı çıksa da fark etmez! Çünkü önemli olan meraların kıymetini fark edip adım atabilmiş olmak.
Dileriz devamı gelir.
Saygıyla…