Gelin sarmaş dolaş olalım
"Kırgınlıkları unutup gelin birlik olalım" diyor Cumhurbaşkanı.
"Büyük kucaklamaya ihtiyaç var"
"Gün, bir ve beraber olma günüdür"
"Muhalefet millî irade ile barışmalı" diye ekliyor.
Gerçekten de öyle.
Artık yeni bir sayfa yeni bir dünya yeni bir Türkiye yeni bir siyasi yarış başlamalı.
Hakarete varan sözler, kırıcı olan eleştiriler olmamalı.
Saygınlığı yüksek bir siyasi yarış olmalı.
Hepimiz büyük Türkiye için el ele vermeliyiz.
"Her şey güzel olacak"tı ya, olsun artık.
* * *
En başta siyasilerin halkın tercihine yani milletin seçtiğine saygılı olmaları gerekir.
Çünkü seçilen her kişi ve bulunduğu makam halkın, milletin, devletin makamıdır ve o kişi ve o makam her türlü saygınlığı hak eder.
Orası saygın olma makamıdır.
Çünkü o makam kişiye saygınlık verir.
Ancak görüyoruz ki ele güne karşı, dosta düşmana karşı bir direnme bir kabullenmeme bir dışlama var.
Halkın tercihine karşı duruş var.
Milletvekili seçiliyorlar ama ülkenin milli marşını söylemiyorlar!
Meclisin adı:
Türkiye Büyük Millet Meclisi.
Meclisin üyeleri kimler?
Milletvekilleri.
Bakıyoruz milletin vekilleri milletin seçtiklerini reddediyor anlamında milletin marşını söylemiyorlar.
Demek ki kabullenmiyorlar!
Reddediyorlar.
Pekiiii...
Milletin büyük çoğunluğu bu durumu kabulleniyor mu?
Asla.
* * *
Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en büyük ve en saygın makamı olan TBMM ye geliyor.
Onu karşılama var.
Herkes ayakta.
Ana muhalefet partisi genel başkanı K. Kılıçdaroğlu oturduğu yerden kalkmıyor!
Onun yanındaki bayan da kalkmıyor.
Protesto ediyorlar bir anlamda.
Oysa daha geçen hafta halkın doldurduğu meydanlarda kardeşlikten dostluktan birlikten bahsediliyordu?
Hani baharın gelmesi?
Hani barış?
Hani kucaklama?
Hepsi o meydan konuşmalarında mı kaldı?
Ne oldu?
Seçim kaybedilince o sözler rafa mı kalktı?
Bunlar yanlış.
Bize yakışmıyor.
Ayağa kalkmamak, istiklal marşını okumamak ta ne oluyor?
Karşı çıkış !
Reddetme!
Kutuplaşma işte böyle oluşuyor.
Dünyanın hiçbir ülkesinin meclisinde milletin Milli Marşını okumayanlara o çatı altında bulunmasına izin vermezler.
Anında vekillikleri düşürülür.
Anında meclis dışına atılırlar.
Anında soruşturma başlatılır.
Gözünü sevdiğim ülkemde demokrasi anlayışı o kadar yüksek ki...
Gerçekten olabildiğince bir özgürlük var.
Hiçbir ülkede bu kadar geniş özgürlük alanı bulamazsınız.
Adı üstünde "Cumhurbaşkanı"
Yani halkın başkanı.
Halkın seçtiği başkan.
"Cumhur" halk demek olduğuna, meclise gelen Cumhurun başkanına karşı çıkmak...
Kabullenmemek...
Saygı duymamak anlamında onun karşısında ayağa kalkmamak...
Halka, yani millete...
Yani cumhura saygı duymamak demek değil midir?
Yani istememektir.
Kabul etmemektir.
Doğru olmamıştır.
Hepimizin, milletçe birbirimize öylesine samimiyetle, sevgiyle, kardeşçe dostluğa öyle ihtiyacımız var ki...
Gelin, en önce siz ey siyasiler !
Bu anlamda bir adım atın da milletçe bizde kucaklaşalım.
Sarmaş dolaş olalım.