Gerçekleşen, hedeflenen ve netice…
Türk Dil Kurumu (TDK) ‘Güncel Türkçe Sözlük’, ‘asgari’ kelimesini şöyle açıklıyor:
“En az, en aşağı, en düşük, en alt; minimal, minimum…”
Bu anlamlarıyla mezkûr kelimenin insan emeği ile yan yana gelmesi bile vicdan yarası iken insan hayatının bu dar kalıba sıkıştırılmasına nasıl tahammül edilebilir?
Bir asrı deviren cumhuriyetimizde 15,5 milyon ücretlinin halen büyük çoğunluğu emeğinin karşılığında ‘asgari ücret’ alıyor.
Hatta yadsınamayacak bir kısmı yalnızca ‘alıyor’ görünüyor ama ücretin yarısı dahi eline geçmiyor.
Enflasyonun yakıcı ve yıkıcı gerçekliği karşısında dar gelirli grubundaki asgari ücretlinin her geçen gün düşen alım gücünü artırmak için yapması gereken nedir?
Bu soruya mantık dairesinde verilebilecek her cevabın tutarsız kaldığı bir dönemdeyiz. Çünkü ülkemizde asgari ücretli yığının çoğunluğunu yüksek eğitimli kitle oluşturuyor.
Düşünün ki eğitimi yüksek ama ücreti aşağı! Böyle bir denklem kabul edilebilir mi? Bu da ücretlendirmenin bir başka açmazıdır.
‘Biz dip ücreti belirliyoruz, isteyen daha yüksek ücret versin’ diyerek insan emeğini sermayenin insafına terk edebilir miyiz?
İşte sermayeden bir örnek.
Samimi ve vicdanlı bir Müslüman olarak gördüğümüz İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, 2024 yılı için belirlenecek asgari ücret için şöyle diyor: “Asgari ücret hedeflenen enflasyon dikkate alınarak belirlenmeli…”
Bugün itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 60 düzeyinde bulunuyor. Yıl sonunda da bu rakam dolaylarında olması bekleniyor.
Normalde asgari ücret, gerçekleşen enflasyona göre belirleniyordu.
Malumunuz Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan her defasında ‘vatandaşımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz’ diyor ve dünkü AK Parti Grup Toplantısı’nda da bir kez daha bu görüşünün altını net bir şekilde çizdi:
“Çalışanları enflasyona ezdirmeme politikamıza önümüzdeki dönemde de bağlı kalacağız. Vatandaşımız gönlünü ferah tutsun. Türkiye emin ellerdedir. Her türlü zorluğa göğüs gerecek güce sahiptir. Türkiye mutlaka hedeflerine ulaşacaktır.”
Muhakkak ki Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın iradesi, aralık ayında başlayacak asgari ücret görüşmelerinin sonucuna da çalışan lehine müspet anlamda sirayet edecektir.
***
Bugünden, Sayın Avdagiç’in açıklamaları üzere iki yönlü bir okuma yapmak da mümkün…
11 bin 402 liralık asgari ücreti, yıllık olarak yüzde 60 düzeyindeki enflasyon oranında artırdığımızda karşımıza 18 bin 250 lira gibi bir rakam çıkıyor.
Ki bu rakam bugün verilse, yine de iki eşin çalıştığı 4 kişilik bir aile, yoksulluk sınırının altında kalıyor. (Türk-İş’in 4 kişilik bir aile için tespit ettiği yoksulluk sınırı 44 bin 573 lira.-Ekim-)
Malumunuz iki yıldır yüksek enflasyon dolayısıyla asgari ücrete yılda iki kez artış uygulanıyor.
Buradan hareketle 6 aylık toplam veri baz alınırsa yüzde 40 düzeyinde bir enflasyon rakamı oluşuyor. Buna göre de 16 bin civarında bir ücret öngörülebilir.
Şayet gerçekleşen enflasyona göre değil de Başkan Avdagiç’in dediği gibi 2024 yılı için beklenen enflasyona göre bir karar çıkarsa ne olur?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), son raporunda 2024 yılı için enflasyon beklentisini yüzde 36 olarak açıkladı. Bu veriye göre hareket edildiğinde ise 15 bin 500 gibi bir rakam ortaya çıkıyor.
Ekonominin 3 yıllık yol haritasını sunan Orta Vadeli Program’a (OVP) göre ise 2024 için enflasyon tahmini yüzde 33. Bu durumda da 14 bin 800 dolaylarında bir rakam ortaya çıkıyor.
Bu tabloya bakıp Sayın Avdagiç’in ifade ettiği yöntemin, içinde bulunduğumuz şartlar altında adil olduğunu söylemek mümkün mü?
İTO Başkanı Avdagiç’in dediği gibi hedeflenen rakam ölçütünde; arzumuz ve hedefimiz tek haneli enflasyon olduğuna göre TCMB ve OVP’deki çift haneli tahmini değil de ‘tek haneli enflasyon hedefini’ mi baz alacağız acaba?
Sayın Avdagiç, asgari ücret gibi ürün fiyatlarını da hedeflenen enflasyona göre artırmaya razı mıdır?
Esasen bu sorular, sürecin doğal sonucudur.
***
Dün, bu konuda kamuoyuna yansıyan güzel bir haberi de yorumlamadan geçmeyelim.
TÜRK-İŞ Genel Başkan Ergün Atalay, aralık ayında başlayacak görüşmelere ilişkin şu bilgiyi paylaştı:
“Komisyonda 5 kişilik TÜRK-İŞ heyetinde bu yıl farklı mesleklerden asgari ücretli 4 işçi yer alacak. TÜRK-İŞ yönetiminden bir sendikacı ile sendikalı olmayan garson, akaryakıt pompacısı, berber ve kasap gibi farklı mesleklerden 4 işçi kardeşimiz görüşmelerde milyonlarca asgari ücretliyi temsil edecek. Önceki yıllarda 1 işçi komisyonda yer alıyordu, bu yıl ilk kez 4 işçi pazarlık masasında olacak.”
Görüşme masasında ‘asgari ücretli’ gerçekliğinin birinci ağızdan tüm çıplaklığıyla ifadesi açısından bu adımın çok değerli olduğunu düşünüyorum.
Bildiğiniz üzere Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 15 üyeden oluşuyor. Bunun 5’i işçi kesiminden, 5’i işveren, kalan 5’ide hükümet tarafından oluşuyor.
İşçi kesimini temsilen 5 üyenin 4’nün doğrudan ‘asgari ücretli’ çalışan vatandaşlarımızdan oluşması, masaya ve neticeye vicdani anlamda tesir edecektir.
Türk-İş Başkanı Atalay’ı bu adımından ötürü tebrik ediyorum.
Saygılarımla…