‘Gerçekten çok öfkeliyim!’

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hafta başında partisinin Meclis’teki grubunu olağanüstü topladı.

AK Parti ve MHP’nin başörtüsü hakkında anayasa değişikliği teklifinin ele alındığı görüşme sonrası, Kılıçdaroğlu, 12 Aralık’ta partililerle birlikte Adalet Bakanlığı’na yürüdü.

Bakanlık önünde bir açıklama yapan Kılıçdaroğlu, söze ‘Gerçekten çok öfkeliyim’ diyerek başladı.

Sayın Kılıçdaroğlu, yürümeyi seviyor.

Hatırlarsanız Kılıçdaroğlu, 2017 yılında Ankara’dan İstanbul’a 25 günlük bir ‘Adalet Yürüyüşü’ gerçekleştirmişti.

Gerekçesi Enis Berberoğlu’nun tutuklanması idi.

Gerekçenin gerekçesinde ise aslında o yürüyüş, bir günah çıkarmaydı.

Zira 2016’da dokunulmazlıkların kaldırılmasına ‘Evet’ diyen Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıkların kaldırılması sonrası tutuklanan Berberoğlu için 2017’de yollara düşmüştü.

Bu yürüyüş, Kılıçdaroğlu’nun 2018’de yapılacak

Cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylık yürüyüşü gibi de yorumlandı. Ama tutmadı.

Nihayetinde ‘gel bakalım muharrem’ denilerek aday gösterilen Muharrem İnce, yüzde 30,7 oranında oy aldı. Belki seçimi kazanamadı ama partisi adına bir rekora imza attı.

Sonrası malum…

15 Ekim 2021’de Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’na yürüdü. İçeri alınan Kılıçdaroğlu, TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile görüştü.

Sayın Kılıçdaroğlu, 3 Aralık 2021’de TÜİK’e yürüdü. Kendisine randevu verilmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, içeri alınmadı. Kılıçdaroğlu, gerçek enflasyon oranının saklandığını iddia etti.

30 Aralık 2021’de bu kez MEB’e yürüdü Sayın Kılıçdaroğlu…

MEB kapıları zincirliydi. İçeri giremeyen Kılıçdaroğlu, öğretmenlerin mülakat puanları nedeniyle atanmamasını eleştirdi.

Tarih 8 Nisan 2022’yi gösterdiğinde Sayın Kılıçdaroğlu, bu kez Et ve Süt Kurumu’na yürüdü. Yine içeri alınmayan Kılıçdaroğlu, mart ayında kırmızı et fiyatlarına yapılan yüzde 48’lik zammı eleştirdi.

Sayın Kılıçdaroğlu, 13 Mayıs 2022'de de SADAT'ın İstanbul Beylikdüzü'ndeki merkezine gitmiş ve içeri alınmmıştı.

Kılıçdaroğlu, SADAT için 'Paramiliter kuruluş' demiş ve bu tarz oluşumların seçim güvenliğini gölgeleyecek yapılar olduğun savunmuştu.

Bu yürüyüşler, Kılıçdaroğlu’na seçim için adaylık yolunu açar mı bilinmez? Malum, 6’lı masada kafalar karışık.

Şayet adaylık için değilse birilerinin Sayın Kılıçdaroğlu’na şunu hatırlatması gerekir ki bunun adı kendini umursanmayan/önemsenmeyen bir siyasi aktör konumuna sürüklemektir.

Muhalefet yapmak değil.

Türkiye’nin slogan değil icraat üreten siyasilere ihtiyacı var.

Olaylar, olgular ve durumlar üzerindeki muğlaklığı ve şüpheyi artıran değil kamuoyunu aydınlatan ve doğru bilgiyi savunan bir muhalefete ihtiyaç var.

Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanlığı önünde Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı’nı hedef alarak ne elde etti? Haber değeri açısından açıklamalarında propaganda dışında ne var?

Koskoca bir hiç!..

Sayın Kılıçdaroğlu, sizin gibi biz de öfkeliyiz. Toplumun her katmanı öfkeli… Ve bu öfke, siyasi rekabete malzeme olmamalı.

Siz, daha yargılama sürerken yaptığınız bu açıklamayla birilerini ‘günah keçisi’ ilan ediyor ve toplumun odağını kırıyorsunuz.

Toplumu ilgilendiren böylesi hayati konular, propagandanın dışında kalmalı.

Toplum siyasi kamplara ayrılmadan topyekûn tepkisini dile getirebilmeli.

Kıymetli okur, bu son olay gibi vakalara üçüncü sınıf sosyal medya fenomeni yaklaşımıyla çözüm bulamayız.

Toplumsal sorumluluk alanlarını çizmeli ve her birimiz üstümüze düşen yükümlülüğü yerine getirmeliyiz. Hakikatten uzaklaşmamalıyız!

Esen kalın…