'Hafriyatlar uygun bertaraf edilmezse binlerce kayıptan fazlasını verebiliriz'

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Fethiye Meslek Yüksekokulu Çevre Koruma Teknolojileri Bölümü'nde öğretim görevlisi Dr. Yasin İlemin, deprem bölgesinde 230 milyon civarında tahmin edilen enkazla ilgili, “Büyük bir tehlike bizi bekliyor. Bu hafriyatlar uygun bertaraf edilmezse yaşadığımız binlerce kayıptan fazlasını verebiliriz" dedi.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta meydana gelen 2 büyük deprem sonrası 10 ilde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın son verilerine göre, 1 milyon 586 bin 901 bağımsız konut ve iş yeri incelendi. Bunlardan 41 bin 791 binanın yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğu tespiti yapıldı. Bu binalardaki bağımsız konut ve iş yeri sayısı ise 190 bin 172 yıkılmış veya ağır hasarlı olarak bildirildi. Uzmanlar, deprem bölgesinde oluşan enkaz yığınındaki atık miktarını en az 230 milyon ton olarak kaydetti. 

MSKÜ Fethiye Meslek Yüksekokulu Çevre Koruma Teknolojileri Bölümü'nde öğretim görevlisi ve yaban hayatı uzmanı Dr. Yasin İlemin, “Büyük bir tehlike bizi bekliyor. Araştırma alanım doğa ve ekoloji olduğu için aktarmam gerekiyor. Yaşanan büyük deprem sonucu devasa bir enkaz ve moloz ortaya çıktı. Bu hafriyatlar uygun bertaraf edilmezse yaşadığımız binlerce kayıptan fazlasını verebiliriz. Nasıl mı? Deprem sonucu yıkılan binalardan ortaya saçılan enkazda insan sağlığı ve ekosistem için zararlı pek çok madde bulunuyor. İzolasyon maddelerindeki kimyasallar, zararlı plastik türevleri ve asbest bunların başında geliyor. Yakında yıkılan binaların yerine yeni bina inşaatlarına başlanacak. İnşaat öncesi hazırlık aşamasında mevcut hafriyatlar doğal alanlardaki vadi tabanlarına, doğal sulak alanlara ve tarım alanlarına dökülürse bölgede büyük bir tehlike başlayacak" diye konuştu.

'SIZDIRMASIZ ALANLARA DÖKÜLMELİ'

İlk olarak madde çevrimleriyle (su döngüsü) bu zararlı maddelerin toprağa ve yer altı sularına karışacağına dikkat çeken Dr. İlemin, “Buna bağlı olarak tarım alanlarında yetişen gıdalar insanlar tarafından tüketildikçe uzun vadede başta kanser olmak üzere hastalıklar görülecek. Öte yandan bölge tarım cenneti olduğu kadar eşsiz bir biyolojik çeşitliliğe sahip. Doğal alanlara gelişigüzel bırakılacak bu zararlı maddeler ekosistemdeki besin zinciri ile bütün biyolojik çeşitliliği olumsuz etkileyecek. Doğadaki bitki ve hayvan türleri zarar görecek ve ölecek. İşte bu noktada depremden zarar gören illerdeki belediyelere çok büyük görev düşüyor. Belediyelerin, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, akademisyenler, uzmanlar ve doğaseverlerin birlikte çalışması çok önemli. Ortaya çıkan enkazın belirlenecek sızdırmasız alanlarda bertaraf edilmesi gerekiyor" dedi. 

'GERİ DÖNÜŞÜM' ÖNERİSİ

Devasa deprem enkazında geri dönüşümle plastik, cam, metal gibi pek çok malzemenin tekrar kullanılabileceğini de vurgulayan Dr. İlemin, şunları söyledi:

“Bugün Hatay'da molozların ve çöplerin gelişigüzel dökülmeye başlandığının ilk örneğini gördük. Hatay Mileyha sulak alanı ve kuş cennetinin korunması için uzun zamandır bölge insanı ile emek veren değerli arkadaşım Emin Yoğurtçuoğlu bölgeye dikkati çekti. Konuya duyarlılığını hemen gösteren ve harekete geçen bakan yardımcımız Mehmet Emin Birpınar alandaki iletişim eksikliğinden kaynaklı hatayı düzeltti ve gerekli talimatları vererek güzelim kuş cennetinden çöp ve molozlar toplanmaya başlandı. Evet depremler binlerce canımızı aldı. Geride kalan insanlarımızın daha güzel bir geleceğe ulaşabilmesi için yapacağımız şey çok basit. Üzerinde yaşadığımız doğayı korumak ve anlamak. Koruduğumuz sürece bu coğrafyanın bütün değerleri ile daha sağlıklı bir yaşam bizi bekliyor. Bu toprakların coğrafyası ve jeolojisini anlayarak buna göre yapılar inşa edersek de bir daha böyle büyük can kayıpları yaşamayacağımız çok açık."