Halkın başkanları olun
Kimi zaman Belediye Başkanlarımızı çarşılarda görüyoruz.
Halkın içinde, esnaf gezilerinde…
Veya öğrencilerle yan yana, iç içe…
Halkı dinliyorlar.
Gençleri, yaşlıları, öğrencileri, onların tavsiyelerini, isteklerini dinliyorlar.
Temennileri , tercihleri dinliyorlar.
Halkımız bundan çok ama çok memnunlar.
“Onları, seçtiğimiz insanları aramızda gördüğümüzde mutlu oluyoruz” diyorlar.
Her zaman görmek istiyorlar o nedenle onların bu dileklerini buradan Başkanlarımıza iletiyorum halkın sözcüsü olarak.
Halkın oylarıyla geldikleri iktidarlarını halkın dilek ve temennileri doğrultusunda yapmaları gereği için şehrin her yerinde olmalılar.
Seçim zamanı yaklaşıyor diye değil…
Her zaman halk ile iç içe olmaları Başkanlara “gönül adamı” oldukları hissini verir halkımıza.
Makamda oturarak, halktan uzak kalarak, sadece hizmet yaparak Başkanlık yapılmayacağını zaten bilirler Başkanlarımız.
Elbette ki çarşılara çıkın, esnaflarla, halkla, herkesle konuşun,onları dinleyin.
Sadece selam vererek, yanınızdaki ekiplerinizle hızı hızlı giderek kaçar gibi olmayın.
Bu gün çarşılarda olan halkımız başka, yarın çarşıya çıkacak olanlar başkaları olacak.
Onlarda sizi kendileriyle birlikte olduğunuzu görmeliler.
Halk sizleri, oy vererek seçtiği sizleri görmek istiyor.
Hiçbir dilek ve istekleri olmasa da sizi kendileriyle iç içeolmuş olarak görmek onları hoşnut ediyor.
Bu onlara moral ve gönül hoşluğu veriyor.
Kendilerinden biri olduğunuz görüyor.
Mutlu oluyor, memnun oluyor.
Onlarla tokalaşıp, hal ve hatırlarını sormanız, gerekirse kucaklamanız, samimi olmanız onlara güç veriyor.
“İşte bizim adamımız “dedirtiyor.
“Oyum bu kez de bunlara” dedirtiyor.
Çarşı Pazar gezmelerinizi sıklaştırın.
Gerekirse tramvaya binin, günün belirli saatlerinde halkımızla iç içe olarak yolculuk edin. Kestel den Üniversiteye dek gidin, gelin.
Vatandaş ile kucak kucağa oturun, yana yana, karşı karşıya oturun.
Halk pazarlarına gidin ve bir baştan bir başa Pazar esnafını tek tek ziyaret edin.
Ben burada ukalâlık veya çok bilmişlik yapmış olmayayım ama elbette ki bunları sizler yapıyorsunuz.
Görüyoruz, duyuyoruz, izliyoruz ama bunu sık sık yapın.
Yani, kısaca, makam koltuğunuzu halkımıza getirin, şehrin idaresini onlarla yapın.
Yani, kapıları ardına dek açın…
Açınki, kazanan yine siz, biz, hepimiz olalım.