Her türlü hegemonyanız bitecek
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığına atanmadan önce başından geçen olayı sosyal medya hesabından paylaştı. İletişim Başkanı Altun, 2018 yılında terör destekçilerine ilişkin, "Siyasi hegemonyanız bitti, kültürel hegemonyanız da bitecek..." sözlerinin arkasında olduğunu ve halen aynı kararlılıkla çalışmalarına devam ettiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, katıldığı bir televizyon programında terör destekçilerine ilişkin açıklamalarda bulundu. İletişim Başkanı Altun, 2018 yılında İstanbul İstiklal Caddesi'nde bir kitapçıda terör sevicilerin ve terör örgütleriyle iltisaklı olan kişilerin yer aldığı kitapların en ön safhada yer aldığını ifade etti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya hesabından terör destekçilerine ilişkin 2018 yılında şu mesajı yayımlamıştı.
Gördüğü manzara ile Türkiye'nin kültürel iktidar gösterisiyle karşı karşıya kaldığını ifade eden Altun sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yıl 2018. Henüz bu göreve başlamamıştım. Birgün İstiklal Caddesi'nde bir kitapçıya girmiştim. Kitapçıda hemen girişte tüm okurların, müşterilerin en iyi şekilde göreceği yerde, terör örgütü mensuplarının övüldüğü, halihazırda hapishanede terörle iltisakı dolayısıyla cezalı olan kişilerin, firari olarak yurt dışına kaçan isimlerin yazdığı kitapların olduğu bir rafla, bir tezgahla karşılaştım.
Hiçbir şekilde Türkiye'nin gerçek kültürel dünyasını, Türkiye'nin yayın dünyasını yansıtmayan ve o yayın dünyasındaki çoğulculuktan eser taşımayan bir kültürel iktidar gösterisiyle karşı karşıya kaldığımı düşündüm. Bunun üzerine o tezgahın fotoğrafını çektim ve o fotoğrafı şu mesajla birlikte sosyal medyada paylaştım: "Siyasi hegemonyanız bitti, kültürel hegemonyanız da bitecek!"
Bugün hâlâ o attığım sosyal medya mesajı üzerinden bana yönelik çeşitli eleştirilerde bulunuluyor.
Oysa ben hâlâ aynı noktadayım.
O kültürel hegemonya, Türkiye'nin gerçeğini yansıtmıyor.
Türkiye'nin gerçek renklerini, Türkiye'nin gerçek çoğulculuğunu yansıtan bir kültürel zemine, çoğulculuğa ihtiyacımız var.
Bizim bir kültürel hegemonyaya karşı başka bir kültürel hegemonyaya değil, bizim gerçek anlamda doğal kültürel etkileşim zeminine ihtiyacımız var.
Mahalle baskısıyla kendinden olmayanı ötekileştiren, dışlayan, ona hakaret eden, ağır baskı uygulayan o linç kültürüne karşı, o linç kültürünün iktidarına karşı bizim kültürel çoğulculuğu savunmamız gerekir.
Terör örgütlerini öven, FETÖ'ye methiyeler dizen, PKK'yı romantize eden sözümona çalışmaların "Türkiye gerçeği budur" diye yansıtılması kültürel faşizmdir.
Ve buna karşı çıkmaya biz mecburuz..."