Hoş geldin ya şehri ramazan
Her Ramazan, bir hüzün sarar hislerimi…
Kıymetlim, rahmetli Anneannem’in duası gelir aklıma: Allah’ım bir daha kavuşmayı nasip eyle…
Çocukken basit bir cümleden ibaretti bu söz benim için…
Oruç ayının manevi iklimini yaşadığım çağlar itibarıyla anlamını bulan dua, her ramazan bir tespihe dönüştü.
Şimdilerde ise çok farklı boyutlarıyla derinleşen bir dilek olarak hayatımda yer ediniyor.
Ramazanla kalmayıp ‘bir daha kavuşma’ duygusuna ne vakit ihtiyaç duysam dilerim.
Söyleyin, ‘Dua’nın ferahlığı gibisi var mı?
Hele ki ‘hisler takvimi’ başlarken ‘iyilik’, ‘güzellik’ ve ‘doğruluk’ üzere yaşamaktan ne alıkoyabilir insanı?
Gündelik kaygı ve telaşlara kapılıp, hırsa ve sahip olma arzusuna yenilip, kıskançlık ve fesatlığa düşüp, fitneye ve günaha aldanıp kötü olmak kime yarar?
***
Kıymetli okur, Perşembe günü öğle saatlerinde bir dizi programa katılmak üzere önce Metro’ya ardından da Kent Meydanı’ndan İpekböceği’ne bindim…
Metro da İpekböceği de kalabalıktı.
Her iki ulaşım aracında da yaşlı vatandaş çoğunluktaydı.
Haliyle gençler ayakta seyir halindeydi.
İpekböceği’nde okuldan çıkmış 12-14 yaşlarında kız çocuklar vardı.
Sırtındaki çantalar yükle dolu başı kapalı kızlarımızın kimi Türk, kimi Suriyeli’ydi…
Araç, her durakta yolu alıyor ve yine her durakta inmek isteyenlerden dolayı bir gürültü kopuyor.
İneceği durağa gelmeden kapıya yönelmeyenler, araç durduğunda bir telaş ortalığı velveleye veriyor.
Araç Çarşamba durağında durduğunda yaşlı bir çift inmek için bağrış çağrış yol isterken sıkış tepiş içinde kapıya doğru ilerliyordu. Yaşlı çiftten erkek olanı koridorda direğe tutunmuş bekleyen kız çocuklarına yüksek bir sesle çıkışıp ‘terbiyesizler!’ diye bağırdı ve nihayet inmeyi başardı.
Kendisine başka şeyler de söylemek istiyordum ancak araç hareket edince yalnızca ‘sakin olun’ diyebildim.
Kapı kapandı, tramvay seyre başladı. Sıkışıklıkta tartaklanıp hakarete uğrayan küçük kızın gözlerinden yaşlar süzüldü.
Birebir şahit olduğum manzara, yüreğimde heyelana neden oldu. Yol boyunca o çocukla empati yapıp durdum.
Nedir bu tahammülsüzlük? Bizi şiddette bu kadar hoyrat kılan nedir? Bir insana üstelik küçük çocuklara durup dururken hakaret etme hakkını bize kim veriyor?
İnanıyorum ki bu münferit bir sorun değil! Toplumda bir kesim, ‘her şeyin en iyisine ben layığım’ düşüncesiyle ‘bencilce’ davranışlar sergiliyor. Hem de pervasız ve haklıymışçasına!
***
Katılmam gereken programları tamamladıktan sonra yine Metro’ya bindim.
Bulunduğum vagona bir aile bindi. Karı koca ve bir küçük kız çocuğu…
Adam erzakla doldurduğu bebek arabasını, boş bir yere çekti. Kadın arabanın yanında durdu. Küçük kırmızı bir mont giymiş kız direğe tutunup sallanıyordu.
Babanın mali yorgunluğu üstüne başına yansıyor, annenin giyiminde ailenin Suriyeli olduğu anlaşılıyordu. Ama küçük kızı bir görün, nur yüzlü ve neşe saçıyor.
İçimden keşke yanımda bir şey olsa da hediye edebilsem diye geçirdim. Ama çocuğu tebessümle seyrederken göz göze geldiğimiz babaya selam vermekten başka bir şey gelmedi elimden…
İçimde bir burukluk kaldı. Metrodan inip eve yürürken neden bir şey veremedim diye düşünüp durdum.
Eşim, akşam için tavuk ve ekmek istemişti.
Yolumun üzerindeki markete girdim.
Tavuk alıp ekmek rafına gittim, bir hazır ekmekler bir de beyaz ekmek vardı. Beyaz ekmeklere baktım ama ‘taze değil bakkaldan alırım’ dedim.
Bakkala geldim. Kredi kartıyla tek ekmek almak içime sinmedi mahcup olurum diye birkaç ıvır zıvırın yanına bir de ekmek aldım.
Bakkal abi hesapladı fiyatı söyledi, ardından ‘ekmekler bedava’ dedi.
“Neden?”
‘Birinin hayrı, bugün ekmekler ondan’ diye yanıt verdi.
“Allah kabul etsin.”
Gün boyu düşünce dünyamı işgal eden his yığını, eve yürürken gözlerime indi…
İşte Ramazan, bu yıl bana böyle geldi.
Allah bir dahakine kavuşmayı nasip eylesin…
***
Ramazan, Bursa’ya da coşku, heyecan, bolluk, bereket ve paylaşımla geldi.
Büyükşehir Belediyesi de programlar ve yerinde desteklerle ‘Ramazan İklimi’nin tüm şehre yayılması için dolu dolu bir etkinlik takvimi yayınladı.
Başkan Alinur Aktaş, geçen günkü toplantısında Ramazan ayı boyunca Çağrı Düğün Salonu ve Emir Sultan Meydan’ında vatandaşlara iftar menüsü verileceğini açıkladı.
Aktaş, “30 gün boyunca da yoğunluğun en fazla olduğu Mimar Sinan, Emek, Acemler, Şehreküstü, üniversite metro istasyonu çıkışları ile Ulu Camii, Orhangazi Camii arası, Şehir Hastanesi acil, Çekirge SGK acil, Dörtçelik Çocuk Hastanesi acil ve Şevket Yılmaz Hastanesi acil önlerinde iftara yetişemeyen veya gidemeyen vatandaşlarımız için bardak çorba, hurma, su ve roll ekmek şeklinde hızlı iftariyelik hizmeti sunacağız” bilgilerini paylaştı.
8 Mart-9 Nisan tarihleri arasında tiyatro, konser, söyleşi, gölge oyunu, tasavvuf programları, sahne gösterileri, sergi açılışları, atölye çalışmaları, çocuk programları, huzur sohbetleri gibi 277 program toplamda 441 seans olarak şehrin farklı noktalarında halk ile buluşacak.
Mevlevihane’de gerçekleşecek Ramazan Mukabelesi ve Enderun usulü teravih namazı da bu mübarek ayın manevi iklimi yaşatılacak.
6 farklı sergi, Bursa Kent Müzesi, Merinos Tekstil Sanayi Müzesi, Muradiye El Yazmaları Müzesi ve Hünkâr Köşkü Müzesi’nde pazartesi günleri hariç ziyaretçilere açık olacak. Zeki Müren sergisi de Ramazan boyunca da gezebilecek.
Ramazan’a özel 4 yeni sergi de bir ay boyunca Tayyare Kültür Merkezi, Bursa Mevlevihanesi ve Müzesi, Muradiye El Yazmaları Müzesi ve Ressam Şefik Bursalı Klasik Sanatlar Merkezi’nde ziyarete açık olacak.
Büyükşehir Belediyesi, Ramazan Sosyal Destek Çeki dağıtımlarını tamamladı.
Başkan Aktaş, 50 bin emekliye de her iki bayramda olmak üzere 1.500’er TL destek olacaklarını müjdeledi.
Saygıyla…