İklim krizinde ahlaki etik!
Bir yanda iklim krizinin insan eliyle yapıldığı ve dünyadaki nüfusu azaltmak için covid pandemisi gibi dünyayı yöneten kişiler tarafından planlandığı düşünülsün, sonuçları büyük bir hızla hayatımızı etkilemeye ve yaşam kalitemizi bozmaya devam ediyor.
Oysa doğanın bizzat kendisi, şu anda türlü türlü felakete dönüşen olaylarla bizi hem tehdit ediyor hem uyarıyor.
Ve fakat anlamamaya, anlamazdan gelmeye devam ediyoruz.
Sadece sayıları değil, şiddeti de artan, kayıp miktarları büyük bir hızla büyüyen eskinin sıradan yağmurları, şimdinin sellerine dönüştü.
Eskiden her mevsim kendi sınırları içinde tarif edilebilirken, yaz yaz gibi kış ta kış gibi yaşanırken, dünya nüfusunun geldiği sayı ve bu kalabalığın yarattığı sorunlar bizi yepyeni felaketlerle karşı karşıya bıraktı.
Önce itiraf edelim; ‘İnsan dünyanın başına gelmiş en büyük felakettir’.
Çünkü kendi varlığının devamı için, kendisi dışındaki canlı cansız her varlığı kıyasıya kullanır ve atar.
Kendi suyu için, suda yaşayan ve suyla beslenen kendisi dışındaki hiçbir canlıyı kaile almaz, soylarını tüketmekte beis görmez.
Kendi barınması için, başka canlıların yaşam alanlarını işgal edip, hiçbir şey olmamış gibi onların tüm haklarını da gasp edip, onlar yokmuş gibi rahatça yaşamaya devam eder.
Soyunun devamı için nasıl bakacağını bilmediği sayısız çocuk doğurur ve onların dünyaya fiziksel ve toplumsal hiçbir fayda sağlamamasından, bunları onlara öğretmemiş olmaktan rahatsız olmaz.
Sahip olmadığı suyu, havayı, çimi, yeşili, dağı, ormanı, denizi hor kullanır ve asla dikkat etmez, sahip çıkmaz, korumaz, tasarruf etmez.
Doğanın sahip olduğu ve insana aslında ödünç olarak verdiği her alanı mülkiyet olarak edinir, kendine saklar, satar, pazarlar, başka canlıların mahrumiyet yaşamasına sırf kendi çıkarları için sebep olmaktan asla vazgeçmez.
İnsan olmasa kusursuz bir düzende işleyen, hiçbir bireysellik ve bencillik taşımadan yaşamları devam edecek olan milyonlarca canlı; sadece ve sadece insanın şahsi konforu, kişisel zaafları yüzünden hayatını kaybeder, yaşam alanlarından olur, soyu tükenir. Bunların sorumlusu insan, hayatına kaldığı yerden devam eder.
Doğa bir yandan kendi kayıplarını yaratıp, yenilerine de yer açarken, kurduğu düzendeki ilahi işleyişi çoğumuzun hesap etmesi ve anlaması çok zor. Çünkü aklın sınırlarını aşan bir sistem, bir düzen inşa edilmiştir, beynimizin alması mümkün olmayan.
Ancak insan tamamen menfaat duygusuyla yüklü bir yaşamda, kendinden sonra gelen hiç kimseyi düşünmeden sadece ve sadece tüketir.
Tüketim odaklı bir yaşamın getirdiği sonuçlara katlanmaya gelince ise işte bugünün sancıları başlar.
Sevgili okur,
İklim krizi gerçeği her geçen gün daha da gündemimizde olacak ama artan can kayıplarıyla.
Biz insanlık olacak bu durumdan tamamıyla sorumluyuz.
Ancak fiziksel olarak verdiğimiz zarardan çok ahlaken zarar verdik, veriyoruz bu dünyaya.
Önce bunu anlamamız gerek, kurtarmak istiyorsak.
Yoksa ne yaparsak boş…