"İlim kılıçtan daha keskindir"
Emine Erdoğan: "Bizim anlayışımızda ilim, altından daha kıymetli, kılıçtan daha keskindir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Rami Kütüphanesi'nde Valide Sultanlar Yazma Eserler Sergisi’nin açılışı dolayısıyla düzenlenen törene katıldı.
Törende konuşan Emine Erdoğan, tam bir yıl önce kışladan dönüştürülen Rami Kütüphanesi'nin bugün adeta bir kültür ve buluşma merkezi hâline geldiği ifade ederek, çağının tanığı yapıların yaşamla bağını yeniden kurmanın, toplumsal hafızada yerini pekiştirmenin kültürel süreklilik açısından büyük önem taşıdığını söyledi.
“YAZMA ESERLER, ASIRLARCA FARKLI COĞRAFYALARDA HÜKÜM SÜREN MEDENİYETİMİZİN GÖSTERGELERİDİR”
Emine Erdoğan, bir dönem ışığın yükseldiği Doğu'nun bilgisiyle bilgeliğin ve tüm insanlığın yolunu aydınlatan bir kandil gibi olduğunu vurgulayarak, "Horasan, Semerkant, Buhara, Bağdat, Şam, Tebriz gibi ilmin başkentleri, yüzlerce yıl nice âlimi topraklarından doğurup yetiştirdi. Bugün bu sergi vesilesiyle bir kısmına tanık olduğumuz yazma eserler, köklü tarihimizin ve asırlarca farklı coğrafyalarda hüküm süren medeniyetimizin göstergeleridir. Bizim anlayışımızda ilim, altından daha kıymetli, kılıçtan daha keskindir" diye konuştu.
Dünya bilim tarihine ismi altın harflerle yazılan âlimlerin kâğıda nakşettiği, Baharat ve İpek yollarını kat ederek İstanbul'a ulaşan nadide eserlerin serüveninin, bugün hala yeni muhataplarına ulaşarak devam ettiğini anlatan Erdoğan, "İstanbul'un fethiyle birlikte Doğu'nun ve Batı'nın en işlek zekâlarının Devlet-i Aliyye'nin himayesine girmek istedikleri, vesikalardan izlenebiliyor" dedi.
Emine Erdoğan, altı asır boyunca Doğu ile Batı'nın kavşağında hüküm sürmüş devletlerin varisleri olarak, insanlığın birikimini geleceğe aktarmakla mükellef olduklarını belirterek, şunları söyledi: "Bu bakış açısıyla Osmanlı dönemindeki valide sultanlar gibi tarihimizdeki öncü isimlerin ilmi ve kültürümüzü muhafaza etme çabalarını takdirle öne çıkaran etkinlikleri ayrıca önemsiyorum. Cumhuriyetimizde yeni bir yüzyıla girdiğimiz bugünlerde, kadim geçmişiyle bağını sürdüren, geleceği şekillendiren, kökleri derinde, dalları göğe uzanan bir çınar olma hayalini taşıyoruz. Türkiye Yüzyılı'nda yazma eserlerdeki kadim bilgiyi çağdaş araştırmacılarla buluşturacak faaliyetlerin giderek yaygınlaşmasını canıgönülden temenni ediyorum."
“HER SAYFASI MÜCEVHER DEĞERİNDE SAYISIZ YAZMA ESER VALİDE SULTANLAR SAYESİNDE GÜNÜMÜZE ULAŞIYOR”
Emine Erdoğan, bu eserler arasında suyolları, kuyular, hisar ve kaleler, köprüler, han ve hamamlar gibi büyük ölçekli yapıların bulunduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu özel yapılar Anadolu şehirlerimizin sokaklarında, imparatorluğun gönül sınırlarının ulaştığı nice coğrafyada beklemediğiniz bir anda karşınıza çıkabiliyor. Cami, medrese, hamam ve çarşı gibi hayatın çeşitli bölümlerinde insana merkezi mekân olan külliyeler, işlevselliğini yüzyıllardır koruyarak bugünkü mimariye ilham olmayı sürdürüyor. Bu eserler kadar, ilmi ve sanatı günümüze kadar taşıyan kıymetli yazma eserleri derlemiş olmaları ayrıca takdire şayan. İslami ilimlerden felsefeye, tasavvuftan tarih ve coğrafyaya, optik, matematik ve tıbba dek her sayfası mücevher değerinde sayısız yazma eser valide sultanlar sayesinde günümüze ulaşıyor."
Emine Erdoğan, Nurbanu Sultan, Turhan Sultan, Bezmialem Valide Sultan ve Pertevniyal Valide Sultan'ın külliyelerine bağışladıkları şahsi kütüphanelerinin zenginliği ile dikkati çektiğini ifade ederek, "Himaye ettikleri ve halkın hizmetine sundukları medeniyet yadigârları ile hafızalarımıza kazınıyorlar" diye konuştu.
Aslı müzelerde sergilenen, dijital kopyaları okurla buluşan el yazmalarının, yalnız ilim dünyası için değil aynı zamanda sanat dünyası için de büyük değer taşıdığını aktaran Emine Erdoğan, "Tezhip, minyatür, mimari ve doğa betimlemeleriyle bezenen eserler sayesinde, Osmanlı'nın hat, cilt ve süsleme sanatlarındaki tekâmülünün izleri sürülebiliyor. Araştırmacılar, valide sultanların ilme katkılarının mevcut kitapları biriktirmekle sınırlı kalmayıp, önemli eserleri şerh ve tercüme ettirdiklerini de kaydediyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
Emine Erdoğan, dünyanın çoğu yerinde kitaba yalnızca ayrıcalıklı insanların erişebildiği bir çağda, medrese kütüphanelerinin belirli günlerde halka açılmasının, zamanının çok ötesinde bir anlayış olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Yabancı seyyahlar halka açık kütüphanelerden çok etkilenmiş ve görevlilerin ilgisini 'Doğululara özgü lütufkâr bir Müslüman nezaketi' ifadeleriyle kaleme almışlar. Elbette tüm bu çabanın ardındaki motivasyon dinimizin bize emrettiği sadaka ve zekât ibadetidir. Dini vecibeleri tercüme faaliyetleriyle kütüphanelerle öğrenci okutarak yerine getirmek, İslam'ın ve Müslümanların ilme verdiği değerin somutlaşmış örneğidir. Bu çabalar neticesinde bir Mimar Sinan, bir Sedefkâr Mehmet Ağa, bir Davud Ağa gibi sanatkârlar yetişiyor ve bugünün bilim dünyasına dahi ışık tutacak ölümsüz eserler bırakabiliyor."
Yaşadıkları dönemde medeniyete kıymetli katkılarda bulunan, eserleriyle asırlar sonrasına dahi ilim köprüleri kuran valide sultanları rahmetle andığını ifade eden Emine Erdoğan, "Bugün de ülkemizin öncü isimleri, hayır için yarıştıkları ilme ve kültüre yatırımı bir vazife olarak gördükleri oranda geleceğimize ışık olacak, isimlerini hürmetle yâd edilecek şekilde tarihe yazdıracaklardır" dedi.
Emine Erdoğan, hazine değerindeki eserleri derleyerek vatandaşların istifadesine sunan Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Yazma Eserler Kurumu’na şükranlarını sunduğunu dile getirdi.
Törende konuşmaların ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Emine Erdoğan'a Şeyh Hamdullah'ın Sultan II. Bayezid'in tilaveti için özel olarak yazdığı Mushaf-ı Şerif'in tıpkıbasımını takdim etti. Aile fotoğrafı çekiminin ardından Emine Erdoğan ve Bakan Mehmet Nuri Ersoy diğer katılımcılarla birlikte kurdele keserek serginin açılışını gerçekleştirdi. Emine Erdoğan, daha sonra sergiyi gezerek Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Prof Dr. Ferruh Özpilavcı'dan eserler hakkında bilgi aldı.