İnegöl rakip tanımıyor!

İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, “İnegöl, Türkiye'nin 18’nci büyük ihracatçısı durumuna geldi. Ülkemizdeki 30 büyükşehir belediyesinden birçoğunu ekonomik anlamda geride bırakan bir İnegöl’den söz ediyoruz. Biz bunu övünmek adına değil belki ama örnek teşkil etmesi anlamında dile getiriyoruz. İnegöl örnek alınmalıdır” dedi.

Lider Haber TV’de Neslihan Çelik Alkoçlar'ın hazırlayıp sunduğu Nes'li Yaşam'ın konuğu İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban oldu. Sözlerine İnegöllü vatandaşlara 2 hafta boyunca karnaval havası yaşattıklarını ve İnegöl Belediyesi olarak düzenledikleri 35. Uluslararası Kültür Sanat Festivali kapmasında ilçenin havasını değiştirdikleri aktararak başlayan Taban, sözlerine şöyle devam etti: “Şehirler aslında birbirleriyle yarışıyor. Bu ülkenin her köşesine cennet vatan diyoruz ya, o yüzden bence üzerine hiçbir şey koymasak dahi sadece tanıtabilsek inanın bu bile çok dikkat çekici noktalara gelebiliyor. Değerlerimizi ön plana çıkarmak için emek harcıyoruz. Biz de işte bu manada farklı farklı festivalleri hayata geçirmek istiyoruz. Şimdi önümüzdeki günlerde gerçekleştirdiğimiz bir Teknoloji Festivali’miz olacak. 2’inci olarak da gerçekleştireceğimiz Küçükbaş Hayvancılık Festivali’miz olacak. Yine bunun yanı sıra Bay Koca'nın vefatının 738’inci yılı vesilesiyle İnegöl Belediyesi Yağlı Pehlivan Güreşleri'ni gerçekleştireceğiz. Bu da Çok kıymetli. Baykoca kimdir derseniz ise; Baykoca Osmanlı'nın beylikten imparatorluğa geçiş anındaki ilk şehididir” dedi.

İNEGÖL DİNAMİK BİR KENT

Türkiye’nin genç bir nüfusa sahip olduğunu ve beraberinde de İnegöl’ün de genç bir nüfus potansiyeline sahip olduğunun altını çizen Taban, “Yaklaşık 300 binlik nüfusumuzun hemen hemen yüzde 50’sini 40 yaş altı oluşturuyor. Bu çok kıymetli bir durumdur. Biz dinamik potansiyelimiz ile birlikte İnegöl’ümüze sanayi şehri diyoruz. Müteşebbis ve girişimci insanların yaşadığı şehir diyoruz. İşte bakın bugün ihracatta elde ettiği verilerle Türkiye'nin 18’nci büyük ihracatçısı durumuna gelmiş bir İnegöl şehirden bahsediyoruz. Ülkemizdeki 30 tane Büyükşehir Belediyesi’den birçoğunu geride bırakan İnegöl şehrimiz var. Övünmek adına değil belki ama örnek teşkil etmesi anlamında dile getiriyoruz. İnegöl’de tabiri yerindeyse çantasını eline alıp dünyayı gezen, dünyadaki fırsatları koklayan, takip eden, burada pozisyon alabilen insanlarımız var. Bu çok kıymetli. Biz bu genç girişimcilerimize nasıl katkı koyabiliriz dediğimizde özellikle öğrenim çağında olan işte veyahut da işte üniversitesini bitirmiş gençlerimize fırsat ve imkanlar sunmak istedik ve teknolojiyi daha iyi kullanmaları ve yararlanma anlamında da onlara fırsatlar vermeye çalıştık. Buradaki amacımız gençlerimizi Teknoloji Festivali ile destekleyeceğiz.  Gençlerimizin burada fırsatları göstermek, rol modelleri göstermek, neler yapılabildiğini ortaya koymak ve bunlarla ilgili de herkes kendi üzerine hissesini alması gerekenlerin almasını sağlamak” ifadelerini kullandı.

Hayvancılık festivali fırsatlara dönüşüyor

Küçükbaş Hayvancılık Festivali ile ilgili de detaylar veren Taban, “Küçükbaş Hayvancılık Festivali’ni nu yıl ikincisini gerçekleştireceğiz.  İnegöl'ün aslında İnegöl kıvırcığı diye ifade ettiğimiz bir ırkı var. Tabii bu ırk kıvırcık ırkı olarak geçiyor. Farklı şehirlerde de anılıyor. Ancak tabii burada bizim İnegöl'de Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciler derneğimiz var. Onların da bizlere verdiği fikirler, öneriler çerçevesinde birlikte zenginleştirmeye çalıştığımız bir çalışma. İlkini yaptığımızda ben çok keyif aldım. Keyif almaktan kastım şudur; Hani eğlendik, hoşlandık gibi değil. Sektör temsilcilerini bir kere bir araya topladık. Sorun konuştunuz bakın dünyada ne tür ırkların olduğunu orada insanlar gördüler. Yani bizim Merinos ırkını da gördüler, Tahirova'yı da gördüler. İşte başka başka kıvırcık ırkları gibi pek çok ırkı orada gelip gördüler. 4-5 ayrı ülkeden bu noktada katılımcı vardı. Tabii ülke içinde de ve farklı şehirlerden de yetiştiriciler vardı. Kendi içimizde ve şehrimizdeki yetiştiricileri de bu sürece dahil ederek aslında onları o ortamda o mecrada buluşturmuş olduk. Ben de genç kardeşlerime, yetişkinlere fark etmez aslında bu fırsatları sunmuş oluyoruz bizler. Gelin bunları görün, farkına varın ve hayvan yetiştiriciliğindeki eksiklerimiz nelerdir? Ürünlerimiz nelerdir? Burada fırsata çevirebileceğimiz bir şeyler var mıdır? Gelin bu fırsatları görün” şeklinde konuştu.

Gastro restoranı geliyor

İnegöl’ün en büyük değer taşlarından olan mobilya sektörüne değinen Taban, “Bu gün son derece fonksiyonel, estetik, akıllı ve tasarımsal anlamdaki mobilyalarını satın almak isteyen insanlar bu şehre geliyor ve mobilyalarımızdan satın alıyor. İşte beraberinde otelinde konaklıyor, şehri geziyor. Alışveriş merkezlerinden alışveriş yapıyor. Esnafa da para bırakıyor. Dönüyorum. Ankara Bursa yolu üzerinden geçen tüm yolcular mola yerlerini İnegöl üzerindeki bir nokta olarak belirliyor. Zira İnegöl köftesini için bunu yapıyor. Ya da İnegöl'ün piyazından yiyebilmek içindir. Bakın şunu anladık ki gastronomi gerçekten çok kıymetli ve kaybolmayacak bir alan. Tabii biz bunu şöyle keşfettik. İnegöl'de 81 vilayetten yaşayan insanımız var. Bunun yanı sıra Kafkas coğrafyası, Balkan coğrafyası gibi coğrafyalardan yaşayan vatandaşlarımız var. Türki Cumhuriyetleri'nden var. Şimdi tabii bunun en büyük zenginliği nedir derseniz, bu insanların kendi örfüyle, âdetiyle getirdikleri mutfak zenginlikleridir. Bunlar zaman içerisinde İnegöl köftesi gibi isimler alıyor. Biz bunlarla ilgili ne yapabiliriz dediğimizde öncelikli olarak kırsal mahallelerimizi gezerek, yaklaşık iki yıla süren bir çalışmada taramalarımızı yapmaya devam ettik. Çok kıymetli bir araştırma bunları kayıtlara aldık. Bunları inşallah arşivleri alacağız. Kitaplaştıracağız. Belgeler geleceğe ışık utsun diye hazırlayacağız. Ancak tabii bunları biz çalıştık ve dedik ki bunları deneyimletelim. Kurs merkezimizde bir demo mutfak oluşturduk. Burada bizim kendi çok kıymetli aşçılarımız, yöneticilerimiz, çalışanlarımızın özverisiyle, heyecanıyla, o demo mutfakta öyle bir hale geldi ki ya şu anda en başta doktorlar, hakimler, savcılar işte belirli meslek gruplarının dikkatini çekti. Çevredeki vatandaşlarımız bizlere “Siz niye lokantacılık yapıyorsunuz?” dediler. Biz bunu lokanta açmak adına yapmadık. Şimdi bakın bugün 50 tane köftecinin ya da restoranın ortaya koyduğu katma değerle üç 3 bin tane mobilyacının ortaya koyduğu markalaşma anlamındaki katma değer neredeyse birbirine eşdeğer” diye konuştu.

Afet çantası hayat kurtarır 

Vatandaşın bilinçlendirilmesi, deprem öncesinde, anında ve sonrasında neler yapabileceğiyle ilgili bir takım birtakım bilgilerle donatılmasını önemsediğinin altınız çizen Taban, “Vatandaşlarımız için Afet Çantası uygulamasını hayata geçirdik. Bu uygulama ile ödüle de layık görüldük. Bu uygulama tüm dünyadan App Store ve Google Play'den ücretsiz indirilebiliyor. Telefonlar artık hayatımızın bir parçası haline geldi. Allah göstermesin afet anında başınıza bir durum gelirse bu uygulamadan bir tuşa basarak ben güvende değilim veya güvendeyim mesajlarını anında iletebiliyorsunuz.  İşte bu uygulamada toplanma saham neresi veya acil 112 arama gibi pek çok konuya erişebiliyorsunuz. Benim en çok sevdiğim özellik ise; Allah göstermesin diyorum. Ya ev yıkıldı, bina çöktü. Ağzınız diliniz toz toprak. Mecaliniz yok konuşmaya. Uygulamada bir acil yardım düdüğü var. Bu düğmeye bastığınız zaman yüksek sesle siren çalmaya başlıyor. Bu özellikler sizi hayata bağlayabilir. Unutmayalım ki depremin ne zaman olacağını bilemiyoruz. Herkes telefonuna bu uygulamayı indirsin. Bu uygulamanın zararı yok, yararı çok” diye konuştu.