“İş dünyası olarak temel beklentimiz, finansal istikrarın sağlanması”

BTSO Başkanı Burkay: “İş dünyası olarak temel beklentimiz, finansal istikrarın sağlanması, kalıcı ve düşük enflasyon, sürdürülebilir kalkınma ve yapısal reformlara öncelik verilmesidir.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 2025-2027 dönemini içeren Orta Vadeli Programı’nda önemli açıklamalarda bulundu.

Orta Vadeli Programın amacının enflasyonun tek haneye düşürülmesi olduğu kaydeden Yılmaz, geçen yılın ocak ayında yüzde 44,4 seviyesinde olan yabancı para mevduatlarının payının, bu yılın ağustos ayında yüzde 36,3’e gerilediğini bildirerek, bu eğilimlerin, ekonomi politikalarının etkisi ve finansal istikrarı sağlamak amacıyla atılan adımların başarısını gösterdiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın açıklamalarından sonra sosyal medya hesabı X’ten değerlendirmeden bulunan BTSO Başkanı İbrahim Burkay, şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan yeni Orta Vadeli Programın iş dünyamız ve ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.

Enflasyonla mücadeleyi önceliğine alan ve makroekonomik hedeflerin bu çerçevede oluşturulduğu program, öngörülebilir ve istikrarlı bir büyüme için önemli bir yol haritası oluşturmaktadır.

İş dünyası olarak temel beklentimiz, finansal istikrarın sağlanması, kalıcı ve düşük enflasyon, sürdürülebilir kalkınma ve yapısal reformlara öncelik verilmesidir.

Özellikle programın uygulanma sürecinde, reel sektörümüzün finansmana erişiminin kolaylaştırılması ve ihracatın büyümeye katkısının artarak devam etmesi için döviz kuru ile enflasyon arasındaki dengenin korunmasını önemli görüyoruz.

Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz’ın dikkat çektiği ‘kaliteli büyüme ve sanayideki dönüşüm’ hedeflerinin de iş dünyası için motive edici bir unsur olacağına inanıyoruz.

Bu çerçevede organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi siteleri gibi planlı sanayi alanlarının artırılması, programda öngörülen Türkiye’yi yüksek gelirli ülkeler grubuna çıkarma hedefine önemli katkılar sağlayacaktır.

Küresel ölçekte sıkı finansal koşulların, zayıf ticari büyümenin ve iklim felaketleri ve savaş gibi jeopolitik risklerin ön planda olduğu bir dönemde; Türkiye ekonomisinde üretim, ihracat ve istihdam odaklı büyüme sürecinin devam edeceğine inanıyoruz.

İş dünyası olarak ülkemizin gelecek üç yıllık makro yol haritasındaki bu hedefleri inşallah el birliği ile gerçekleştireceğiz.”