İsrail – Hamas savaşında tarafların kırılganlığı had safhada... En dengeli politikayı Türkiye yürütüyor

Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı, Neslihan Çelik Alkoçlar’ın liderbursa youtube kanalında hazırlayıp sunduğu Nes’li Yaşam programında Filistin-İsrail savaşına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Damla DİLMEÇ

Türkiye’nin uyguladığı politikanın en mantıklısı olduğunu bu savaşın itidal ile çözülmesi gerektiğini dile getiren Darıcılı, sosyal medyadaki ‘Türk askeri Gazze’ye söylemleri için de ‘devlet sloganla yönetilmez” dedi.

İsrail-Filistin savaşı nereye gidiyor?

“Hamas'ın gerçekleştirdiği 7 Ekim saldırısı son zamanlarda Orta Doğu’da ki en önemli olaylardan biri. Hamas İsrail'e herkesin de gördüğü sosyal medyada yayınlanan o görüntülerle saldırıyı gerçekleştirdi. Yaklaşık 2-3 gün boyunca Gazze Şeridi kadar toprakta İsrail alan hakimiyetini kaybetti, Hamas’ın kontrolüne geçti. Bu saldırıyı İsrail İstihbaratı daha önceden neden öğrenemedi? Bizim için değil ama vatandaşlar için bir algı var neticede akademisyen ve güvenlik çalışanı olarak biz bu algıyı biliyoruz. İsrail İstihbarat algısı; her şeye muktedir, her şeyi yöneten, her şeyi önceden planlayan çok donanımlı, çok güçlü ordusu olan, çok güçlü istihbaratı yapısı olan. Aslında bu bir algı. Bu Hollywood filmlerinde dijital platformlardaki Belgesellerde hep İsrail istihbaratı şöyledir, böyledir diye anlatılır. Tartışmasız bir şekilde İsrail İstihbaratı güçlüdür, Aksini kimse söyleyemez. Ama hiçbir istihbarat her şeye muktedir değildir. Her şeyi tam anlamıyla kontrol edemez. Günümüzde bu kadar değişkenin olduğu bir dünyada kimse bu kadar uzun vadeli ve asla şaşmaz planlar yapamaz. Hiçbir devlette yapamaz. 7 Ekim saldırısının ortaya koyduğu en önemli şey İsrail yenilmezlik imgesini, her şeye muktedir olduğu imgesinin ortadan kalkması. İsrail kendi evinde baskına uğradı. Hamas bütün algıları yıktı”

Bugüne kadar ki ilerleme şeklinde karasal harekatın başlamamasının sebebi nedir?

“Hamas’ın elinde çok ciddi derecede rehine var ve akıbetleri belli değil. İsrail istihbaratı nerede olduklarını bilmiyor. 500 metrelik tünellerden bahsediyoruz içinde araba ve motosiklet kullanılabiliyor. Bir çatışma ortamı olacağı için İsrail savunma güçlerinin çok ciddi derecede kayıp verebileceğini değerlendiriyorsa o yüzden Gazze'nin kuzeyini gerçekleştirmeyi planladıkları askeri saldırı faaliyetini iki gündür yoğunlaştırdılar. Hamas'ın ciddi bir direnme kapasitesi içinde olduğu görülüyor. Olan masum sivillere ve çocuklara oluyor. Uluslararası hukuka aykırı bir şekilde ve savaş suçu niteliğinde ciddi fiiller görüyoruz.”

İsrail'in arkasında Amerika olmasa, savaş bu kadar uzun sürer miydi? Amerika neden koşulsuz destek veriyor İsrail'e?

“Amerika Birleşik Devletleri açısından İsrail geleneksel olarak bir stratejik müttefik. İsrail, Orta Doğu'da ABD çıkarlarının uygulanması noktasında en önemli partner. Özellikle 1979 İran İslam Devrimi'nden sonra Orta Doğu'daki İran etkinliğine yani Şii nüfus etkinliğini kontrol etmek amacıyla İsrail her zaman Amerika Birleşik Devletleri'nin en önemli müttefiki oldu. Elbette ki Amerika Birleşik Devletleri verdiği siyasi desteğin, askeri desteğin, istihbarat desteğinin, mali desteğin… Zaten ABD’de 6 milyonluk bir Yahudi nüfus var. İsrail'de yedi milyon hemen hemen aynı oran. Amerika'da yaşayan Yahudilerin refah seviyesi yüksektir, sermayeyi kontrol eden önemli güç odaklarıdırlar. Amerika Birleşik Devletleri, İsrail'e bu kadar destek vermesinin ve donanmasının büyük ölçüde Akdeniz'e kaydırmasında iki şey gözetliyor. Birincisi İsrail’in bu kara harekâtını icra ederken ABD ortaya bir caydırıcılık koydu. İran yanlısı milislerin özellikle Lübnan Hizbullah'ının İsrail’e saldırmasını engellemek ve caydırmak. Ikincisi İsrail de Netanyahu'nun ve ortaklarını temsil ettiği bu aşırı sağcı fanatik yönetimin rasyonel bir siyaset ortaya koyamadıklarını gördüğü için İsrail'in kontrolsüz bir şekilde İran'a saldırmasını da istemiyor. Çünkü çatışmanın bu seviyede tutulmasını, Orta Doğu'ya yayılmamasını, İran'ın ve İran'a bağlı diğer taşeron aktörlerin, Şii gruplarının bu çatışmada olmamasını istiyor. Çünkü bu çatışmanın Orta Doğu'ya yayılması ABD'nin çıkarlarını ters düşer. Şu anda sıcak çatışmanın yayılmaması için bir gayreti var”

Netanyahu kendini mi kurtarmaya çalışıyor? Savaşa başlarken bu sonucu göremedi mi?

“Bu askeri saldırıyı gerçekleştirmesinin tek amacı görünürde terörle mücadele falan diye söyleniyor tırnak içinde, ama bence tamamen siyasal iktidarını devam ettirme gayreti ve durumu kurtarma. Durumu kurtaracak bir vaziyet de yok. Daha da kötüye gidebilir, rehinelerinin kaybedilmesi çok riskli. Ayrıca İsrail ordusunun kayıplarının artması cenazelerin gelmeye başlaması halinde Netanyahu çok daha zor durumda kalacak. O yüzden bu savaşı kendine göre burada savaş kelimesi kullanıyorum çünkü İsrail'in anayasasının 40. maddesine göre İsrail resmi olarak savaş ilan etti. Bu savaşı uzun vadeyi yayacağız sözünün arka planında aslında olası kayıpları böyle peyderpey kamuoyuna vermek ve iktidarda kalmak.  Baskıyı absorbe edebilmek ve sivil kayıpları, hükümetlerin sivil kayıp gibi bir derdi yok ama dünya kamuoyuna çok ciddi bir şey var. Türkiye’de ve dünyada sivil kayıplar konusunda çok ciddi protestolar var. Batıdaki iktidarlar İsrail yanlısı tutumları var ama batı toplumunda vicdan sahibi insanlar da var. Ve çok ciddi derecede Londra'da, Paris'te yasaklanmasına rağmen Almanya'da, Amerika'da. Çok ciddi derecede İsrail karşıtı protestolar gerçekleştiriliyor. İsrail karşıtı protestoları yalnızca Müslümanların katılımıyla değil, oradaki batılıların, oranın yerli halkının katılımıyla gerçekleşiyor.”

 

Netanyahu savaş suçlusu olarak yargılanır mı?

“Maalesef Birleşmiş Milletlerin veto sistemi nedeniyle, savaş suçu konusunda ceza soruşturması açabilmemiz için beş tane üyenin onayı gerekiyor. Burada da İngiltere'nin Amerika Birleşik Devletleri'nin İsrail aleyhine izin vermeyecekleri aşikâr. Dolayısıyla yaptıkları yanına kalacak.”

İsrail- Filistin Savaşı Türkiye'nin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu savaş Türkiye'ye nasıl yansıyacak?

“Ben Siyaseti her zaman realist perspektiften okuyorum çünkü ben devletlerin ideolojilerle veya dini inanışla değil, ülkenin ve toplumların ve genel çıkarları ve menfaatleri kapsamında dış politikanın izah edilmesi ve yönetilmesi taraftarıyım. Türkiye devletinin çatışmanın başladığı ilk günlerden itibaren arabulucu ve itidal politikası yürütmeye çalışıyor. Kamuoyundan baskıya rağmen sürekli itidalden ve ateşkesten yana rehini takasında aktif rol oynamaktan yanaydı. Hastane saldırısından sonra artan kamuoyu tepkisinden ve tüm dünyada artan kamuoyu tepkisinden sonra cumhurbaşkanının tepkisi de arttı.  Cumhurbaşkanı o güne kadar İsrail’i sert bir şekilde eleştiren iki tweet attı, tweet atmak başka topluluk önünde konuşmak başka…  Sayın Cumhurbaşkanı ne yaptı? Çok sert bir şekilde Filistin mitinginde ve meclis grup toplantılarında İsrail’i çok sert bir şekilde eleştirdi ve Hamas'ın bir terör örgütü olmadığını, mücahitler topluluğu olduğunu söyledi. Ben objektif bakarsam meseleye sayın Cumhurbaşkanı muhafazakâr bir siyasetçi, değil mi? Muhafazakâr bir siyaseti temsil etmesi nedeniyle kendisine ait bir muhafazakâr seçmen kitlesi var. Cumhurbaşkanı bir devlet başkanı ama aynı zamanda bir siyasetçi biraz kendi tabanının da gazını alması gerekiyor. Ama sayın Fidan da birkaç bir şey söyledi fakat yine de itidal yapıyor, sayın Cumhurbaşkanı kadar sert değil. Ben devlet aklının hala itidalden yana olduğu kanaatindeyim”

Türkiye Cumhuriyeti olması gerektiği gibi mi bir duruş sergiliyor?  Gereken duruş bu mu olmalı?

“Ben bu çatışmada itidalden yanayım. Bu çatışmanın yayılmaması Türkiye Cumhuriyeti'nin öncelikli hedefi olması gerektiği kanaatindeyim. Türkiye Takas anlaşmasında önemli rol oynayacaktır. Bence, ciddi derecede milli istihbarat teşkilatının bu konuda çalışmaları ve gayreti var. Sonuç alınacaktır, Görürsün. Takas olursa ateşkes sürecine gitmiş oluruz ve çatışmanın bölgeye yayılmaması, ortalığın sakinleşmesi ve aynı zamanda sivil kayıplarında durması anlamına gelir. Bu durum çok daha hayırlı ve Türkiye'nin menfaatleri konusunda çok doğru bir politikadır. Sosyal medyada Gazze’ye asker gönderilmesine ilişkin söylemleri ciddiye almamak lazım devlet sloganlarla yönetilmez. Türk ordusu, bizim kendi güvenlik önceliklerimiz var. Terörle mücadelemiz var. Doğu Akdeniz'de faaliyetlerimiz var. Azerbaycan- Ermenistan gerginliği hala devam ediyor“

Antisemitizm Tüm Dünya’da yayılmaya başladı buna ilişkin ne düşünüyorsunuz?

“Antisemitizm tüm dünyada çok ciddi derecede bir sorun çok ciddi bir derecede şey oldu. Bursa'da da Yahudi cemaati var. Burada da sinagog var. Zaten korunuyordur şimdi. Neticede her Yahudi'nin vicdansız bir Siyonist olmadığını bilelim. Yahudi topluluğu içerisinde şiddeti savunmayan ve iki devletli çözümü savunan normal makul liberal pek çok insan var. Umarım bir an önce bu çatışma sona erer. Masum siviller ve çocuklar daha iyi koşullara ulaşmalı.”