İsrail uslanmıyor!..

İsrail, 3 aydır Gazze’de 22 binden fazla kişiyi katletmesine rağmen Hamas’ın gücünü kıramazken çatışmalar hızlı şekilde tüm bölgeye yayılıyor. Dün Irak’ın başkenti Bağdat’ta Şii milis gücü Nuceba Hareketi’nin liderlerinden Ebu Takva es-Saidi’ye yönelik SİHA saldırısıyla birlikte 10 günde hedef olan ülke sayısı 4’e çıktı.

Üç aydır Gazze’de belirlediği hiçbir hedefe ulaşamayan, ağır zayiat veren ve soykırım suçlamalarıyla karşı karşıya kalan terör devleti İsrail’in, ABD’nin desteğini devam ettirmek ve bir başarı hikayesi yazmak için bölgesel bir savaşı tetiklemek istediğine ilişkin emarelere her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. Gazze Kasabı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve aşırı sağcı ırkçı ortakları, Gazze’de oluşturdukları yıkım dışında, ne 2 milyon Filistinliyi bölgeden çıkartabildi, ne hakimiyeti sağlayabildi ne de Hamas’ın gücünü sarsabildi. Aksine son 50 yılın en ağır askeri kaybına uğrayan işgalci güç, ekonomik anlamda da zor durumda kaldı ve 5 tugay ile birlikte yedek askerlerini çekmek durumunda kaldı. Gazze’ye saplanıp kalan işgalci hükümetin, bölgesel bir savaşı tetikleyerek, kendisi için bir çıkış yolu arayışında olduğu değerlendiriliyor. Son 10 günde Suriye, Lübnan, İran ve Irak olmak üzere İran’ın etki alanındaki ülkelere saldırılar, bölgede İran ile bağlantılı fay hattının harekete geçirilerek bölgesel bir savaşın tetiklenmek istendiğini gösteriyor. Saldırıların sembolik noktalarda yapılması da bu ihtimali güçlendiriyor. Son olarak İran’daki kanlı bombalı saldırının hemen ardından Bağdat’ın göbeğinde bir Şii milis komutanının vurulması şüpheleri artırdı.

Bağdat’ın göbeğinde füzeli suikast

İran’ın nüfuz alanlarında gerçekleşen suikastların sonuncusu dün Irak’ın başkenti Bağdat’ta gerçekleşti. Irak İçişleri Bakanlığı’na oldukça yakın bir noktada, İHA ile yapıldığı belirtilen saldırıda İran’a yakın Haşdi Şabi’ye bağlı Şii milis gücü Nuceba Hareketi liderlerinden “Ebu Takva es-Saidi” isimli ve 2 kişi öldürüldü. Nuceba Hareketi’nin Bağdat’taki karargahının içinde bir otomobilin iki füze tarafından hedef alındığı belirtilirken Ebu Takva’nın olay yerinde hayatını kaybettiği açıklandı.

ABD mi yoksa İsrail mi?

Irak Başbakanlık ofisi saldırıdan ABD’yi sorumlu tutarken, İsrail’in de parmağının olabileceği değerlendiriliyor. İsrail’in daha önce bölgedeki ABD üslerini kullanarak İran bağlantılı hedefleri vurduğu ortaya çıkmıştı. Suriye ve Irak’ta faaliyet gösteren Nuceba Hareketi’nin hem Lübnan’daki Hizbullah güçleri hem de Devrim Muhafızları ile yakın ilişkide olduğu biliniyor. Irak merkezli hareket daha önceki yıllarda Filistinli örgütlere destek açıklamasında da bulunmuştu.

Kirman’da katliam

Saldırıdan bir gün önce yine Bağdat’ta öldürülen Kasım Süleymani’nin 4. ölüm yıl dönümü için Kirman şehrinde toplanan binlerce kişi çifte bombayla gerçekleştirilen “terör saldırısında” 84 kişi hayatını kaybederken, yüzlerce kişi de yaralandı. Saldırının sorumluluğunu kimse üstlenmezken Beyrut’ta Hamas hareketinin siyasi liderlerinden Salih Aruri suikastından bir gün sonra gerçekleşmesi şüpheleri İsrail üzerinde topladı.

Hizbullah’ın kontrolündeki semtte saldırdı

Bombalı saldırıdan birkaç gün önce, Beyrut’ta, Hamas’ın siyasi liderlerinden Salih el-Aruri ve beraberindeki heyet, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ile görüşmelerinden hemen önce İHA saldırısı sonucu öldürüldü. Saldırıda 6 güdümlü bombanın bir İsrail uçağından ateşlendiği Lübnan medyası tarafından belirtildi. Daha önce İsrail’in Lübnan’da kullanmak için güdümlü bomba stoku yaptığı belirtiliyordu. Suikastta 6 bombanın kullanılması hem bir gözdağı hem de bir meydan okuma olarak yorumlandı.

Lübnan’ı karıştırıp işgal mi edecek?

Suikastın amacının Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ı cevap vermek zorunda bırakmak olduğu da değerlendiriliyor. Nasrallah ağustosta ayında “Lübnan’daki suikastlara geri dönülmesine izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullanmasından beş ay sonra Beyrut’ta Hizbullah’ın kalesi diye bilinen bölgenin vurulması, Hizbullah liderliğini cepheye çekmek amacı taşıdığı belirtiliyor. İsrail’in 1973 yılında Beyrut’ta Filistinli liderleri hedef aldığı suikast operasyonu sonrası ülke bir iç savaşa çekilmiş, durumu fırsat bilen İsrail’in ülkenin güneyini tamamen işgal etmişti.

 
 

Şam’da İranlı general vuruldu

25 Aralık’ta, ABD tarafından öldürülen Kudüs Gücü Kasım Süleymani ile çalıştığı belirtilen İran Devrim Muhafızları Komutanı Tuğgeneral Seyid Razi Musavi’nin Şam’a düzenlenen bir hava saldırısıyla can vermişti. Musavi, Suriye’de öldürülen en üst düzey İranlı komutan olarak kayda geçti. İranlı yetkililer saldırının İsrail tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, “İsrail bu suçun bedelini ödeyecek” demişti. İsrail saldırısının, Tahran’ı harekete geçirmek için bir yoklama olduğu değerlendirildi.

Yemen’e üstü kapalı tehdit

Öte yandan ABD, Yemen’deki Husi güçlerine tehdit içeren bir mesaj yayınladı. Beyaz Saray’dan yapılana açıklamada, “Husiler saldırılara devam etmeleri halinde sonuçların sorumluluğunu üstlenecektir” sözleriyle adeta müdahale sinyali verildi. Daha önce Amerikan medyası ABD ve İngiltere’nin Yemen’de Husilere ait stratejik noktaları hedef alacak bir plan üzerinde çalıştığı açıklanmıştı.

Aruri'nin naaşı defnedildi

 

Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta İsrail tarafından suikasta uğrayan Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri'nin Filistin bayrağıyla sarılmış naaşı, başkentin Tarık el-Cedid Mahallesi'ndeki İmam Ali Camisi'ne getirildi. Beyrut'ta farklı Filistinli grupların ve Filistin bayrağını taşıyan binlerce kişi Aruri'nin cenaze törenine katıldı. Aruri'nin naaşı kılınan cenaze namazının ardından Şatila Mülteci kampında bulunan mezarlığa defnedildi.