İyi ki Atatürk, İyi ki Cumhuriyet!
Ülkem savaştan yorgun, halk fakir ve bitkin, toprak kanla sulanmış ama mağrur ve gururluydu.
İstanbul’un 5 yıl süren İngiliz işgalinin yarattığı karamsar hava, Atatürk’ün hayalleriyle dağılmış, Cumhuriyetin kurulmasıyla ise güneş açmıştı.
Tarihler 29 Ekim 1923 ü gösteriyordu.
Neden Cumhuriyet demişti Atam, neydi onun hayallerinin ötesinde yatan:
Cumhuriyet, bir ulusun yönetim biçimi olarak demokrasi temelinde kurulan ve halkın egemenliğini yansıtan bir devlet şekliydi. Daha da önemlisi Cumhuriyet, toplumların siyasi, sosyal ve kültürel dönüşümünde olağanüstü bir rol oynamıştı ve Türkiye Cumhuriyeti için de böyle olacaktı.
Cumhuriyetin ana ögeleri, temelde halk egemenliği, eşitlik, özgürlük ve adalet gibi ilkeleri içeriyordu. Halkın kendi kaderini belirleme hakkı, seçilmiş temsilciler aracılığıyla yönetimde söz sahibi olma fikri, cumhuriyetin temel taşlarıydı. Atatürk’ün zihninde de bu ilkeler, yorgun Türk halkının haklarının korunması ve Türk toplumunun ilerlemesinde önemli bir temel oluşturacaktı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923’te ilan edilmesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün, 100 yıl sonrasını görerek kurduğu temelin sağlamlığı açısından çok önemliydi.
Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından modern bir devlet kurarak, ulusal bağımsızlığı ve çağdaşlaşmayı hedeflemiş, Atatürk’ün reformları, Türkiye’yi bir cumhuriyet olarak yeniden tanımlamış ve laik, demokratik bir devletin temellerini atmıştı.
Atamızın zekâsı ve ileri görüşlülüğü, dünyaya örnek bir ülkenin kurulmasını sağlamakla kalmamış, yıkılmasının önüne geçmek için yapılan reformlarla, Cumhuriyeti teminat altına da almıştı.
Demokrasi ve insan haklarının korunması için geniş bir çerçeve sunan Cumhuriyet, Atatürk’ün hayalindeki insani yaşamı, eşitliği ve özgürlüğü destekliyor, demokrasi, halkın kendi yönetimini seçme hakkını sağlıyor, insan hakları ise her bireyin yaşam, özgürlük ve güvenlik haklarını güvence altına alıyordu.
Cumhuriyetin kazanımları bunlarla da kalmıyordu.
Cumhuriyet, toplumsal gelişmeyi ve ilerlemeyi teşvik ediyor, eğitim, bilim, teknoloji, kültür ve ekonomi alanlarında ilerleme için bir zemin oluşturuyordu. Bu da Türk toplumunun refahını artıracak ve ulusal düzeyde kalkınmayı teşvik edecekti.
Atamızın 100 yıl önce ilan ettiği Cumhuriyet, Türk toplumunun siyasi ve toplumsal dönüşümünde hayati bir rol oynamakla kalmadı, halkın egemenliği, insan haklarının korunması ve demokrasinin teşviki, Cumhuriyetin temel taşları olarak hayatımıza girdi.
Bu değerler, dünya genelinde toplumsal gelişmeye katkı sağlarken, Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu günlerin çaresizliğinden çıkıp, dünyanın sesini duyduğu, Atasının vasiyetini ölene dek yaşatmaya and içmiş bir toplum, bir miras ve bir ideal olarak varlığını devam ettirdi.
Ve bugün, 100 yılını kutladığımız Cumhuriyetle, sadece Atamızın fikir ve hayallerini yaşatmakla kalmayıp, dünyanın sayılı ülkeleri arasına girerek, bu günleri bize 100 yıl öncesinde tesis edenlere teşekkür etme günü.
Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde, Cumhuriyetimizin kurulmasında emeği geçen tüm vatandaş, şehit ve gazilerimize minnettarız.
Varlığınız varlığımız, ülkünüz ülkümüz, emeğiniz baş tacımız.
Bu topraklar var oldukça, bu sevgiden de bu ülküden de, mirasınızdan da vazgeçmeyeceğiz.
Sahip çıkacak, uğruna savaşacağız.
Ve sadece ölene dek değil, sonsuza dek
İyi ki Atatürk, iyi ki Cumhuriyet, diyeceğiz…