"KANSER TEDAVİSİNDE BAŞARININ ADI UÜ TIP FAKÜLTESİ"

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya, kanser teşhis ve tedavisi konusunda olukça iddialı bir konumda olduklarını vurgulayarak, “Çok güçlü tanı merkezimiz ve onkologlarımız var. Onkoloji cihazlarımız olukça gelişmiş cihazlardır. Bu cihazlar tümörü nişanlıyor ve güdümlü füze gibi sadece orayı vuruyor” dedi.

Burak TOK/ Bursa

Birbirinden farklı konuklarıyla Bursa’nın nabzını tutan ve gündem başlıklarıyla fark oluşturan Neslihan Çelik Alkoçlar’ın hazırlayıp sunduğu Nes’li Yaşam programının konuğu Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya oldu. 

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin bölgenin en donanımlı hastanesine sahip olduğunu söyleyen Kaya, özellikle göğüs hastalıkları anabilim dalının Türkiye’de öncelikli alanlarda lider kliniklerden biri olduğunu vurguladı.

 

Tıp Fakültesi Hastanesinin birçok hastaneyi daha beslediğini ifade eden Kaya, “Pandemi döneminde Bursa'daki hastanelere hekim desteği yaptık. Özellikle bu başlangıçta PCR testleri o zaman çok iyi bilinmiyordu. Bizim hocalarımız PCR testlerini yaygın kullanıma girmesi konusunda sağlık müdürlüğüne destek verdiler. Laboratuarları kurdular. Onları çalıştırdılar. İnsanları eğittiler ve hizmeti genişlettiler. Aynı zamanda Şehir Hastanesi’nde öyle aylar geldi ki 65-70 kişilik bir hekim kadrosu takviyesi yaptık. Bu Türkiye'de belki de tek örnektir ya da az örnektir. Dolayısıyla Öğretim Üyesi bakımından hem de araştırma görevlisi asistan hekimlerimiz bakımından onlara teknik destek verdik.

Hekim desteği verdik ve halen de vermeye devam ediyoruz. Şimdi bizim hastanemiz bin yatak kapasitesine sahip. Bunun 100 yatağı yani yüzde 10’u de yoğun bakım yatağı şeklindedir. Bu şu demektir. Yani teknik olarak oldukça yüksek kapasitede bir hastanedir. Gelişmiş bir hastanedir. Bölgemiz Güney Marmara Bölgesi yaklaşık altı buçuk milyonluk bir nüfusa sahiptir. Bu nüfusa hizmet veren de en önemli, en üst düzeydeki referans hastanesidir. Yani en son hastanın en son durağı burasıdır diyebiliriz” diye konuştu.

YOĞUN BAKIM YATAK SAYISI ARTIYOR

Rutin ameliyat sayılarının günde 100 civarında olduğunu ancak bu sayıya acillerde eklendiği zaman 120’lere çıktığını aktaran Kaya, ”Bu rakamları yıla vuracak olursak bin bandına geliyor. Ayrıca birkaç ay içerisinde yoğun bakım yatak sayımızı 140’a çıkaracağız. Yoğun bakımlarımız tamirde bazı kısımları peyderpey bitiyor ama inanın ki kasım ayında geldiğinizde son derece modern yoğun bakımları göreceksiniz. O kadar modern son sistem yapılıyor. O zaman da yatak sayımız 140’a çıkacak. Sağlık sektörü pahalı bir sektördür. Yani bunu kabul etmek malzemeler yüzde seksen, seksen beşi ithal. Bizim devletimiz hakikaten bu konuda üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor. Bu pandemi döneminde o lider üst düzey gelişmiş zengin devletlerin bile nasıl çuvalladıklarını gördük. Bizim ülkemiz gayet standart bir şekilde hizmetini pandemi döneminde bile sürdürdü. Bu pandemi dönemini başarıyla geçirdik. Başarıyla atlattık diyebilirim. Umarım yeniden tekrarlamaz ama tekrarlasa da olsun, biz hazırlıklıyız, tecrübeliyiz bunu kanıtladık” dedi.

AŞI KONUSUNDAKİ İDDİALAR SAÇMALIK

Pandemi süresinde 7 kez aşı olduğunu söyleyen ve aşılarla ilgili ortaya atılan iddiaları da yorumlayan Kaya, “Aşılar hakkında çıkan haberlere üzülüyorum. Bu aşılar öyle merdiven altında yapılmıyor. Bunlar son derece güvenilir laboratuarlarda inanılmaz testlerden geçtikten sonra insanlığın hizmetine sunuluyor. Yok, efendim bizi takip edecekler, yok böyle birtakım bana göre saçma sapan iddialardır. Halkın bu aşılara olan güvenini azaltıyor. Böyle bir şey yoktur. 7 kere aşı oldum hastalıkta geçirmedim. Hastalanmamın sebebi aşılardır” şeklinde konuştu.

ORGAN NAKLİ HASTANESİ KURULUYOR

Genetik hastalıklarla ilgili çok güçlü bir kadroya sahip olduklarını vurgulayan Kaya, genetik hastalıklara aynı zaman nadir hastalıkta da dendiğini belirterek,”Organ nakli konusunda bir 35 yıllık bir geçmişimiz var. Yani organ nakli, kültürü bu hastanenin genlerine dahi işlemiştir diyebilirim. Kamu hastaneleri organ nakli konusunda son yıllarda kan kaybettiler. Çünkü özel sektör çok karlı bir iş olduğu için özel sektör neredeyse bu kamudaki hekimlerin çok büyük bir kısmını transfer ederek kendi ekibine kattı. Fakat bizim hastanemiz hiçbir zaman bu konuda kan kaybetmedi. Özellikle yaptığı aktivitelerle organ bağışı konusunda da pandemiden önce Avrupa ortalamasının üzerindeydik. Rahatlıkla söyleyebilirim. Şu anda organ nakli konusunda ileriye dönük projeksiyonlarımız var. Yani yaptığımız şu anda kornea nakli yapıyoruz diyelim. Göz nakli deniyor ona. kalp nakline başlandı. İlk vakamızı birkaç ay önce yaptık. Karaciğer yapılıyor, böbrek nakli yapılıyor. Yakın gelecekte de akciğer ve ince bağırsak nakline başlamayı düşünüyoruz. Hayırsever bir iş adamı Hüseyin Akdemir ortaya çıktı ve dedi ne istiyorsunuz dedi. Organ nakli konusunda. Kendisine dedik ki bize bir hastane lazım dedik. İnşaatta başladı. Hızla devam ediyor. Muhtemelen belki bir, belki de bir buçuk sene sonra modern bir hastane binası da organ nakliyle ilgili sadece tıp fakültemiz bünyesi içinde sadece organ nakli hastanesi olacak şekilde bitirilecek. Şimdiden Burada çalışmak için bize başvuranlar oluyor. Çok büyük sükse yaptı. Tabii sadece halka hizmet vermeyecek. Bilime de hizmet verecek. Yani önemli bir kısmını da araştırma laboratuvarları şeklinde dizayn ediyoruz. Bir de Türkiye'deki organ nakli hekimleri alaylı değil de mektepli yetişsinler istiyoruz. Yani bir eğitimi olsun çalışıp ondan öğrenme şekline değil de bu işin bir okulu olsun. Onun gayreti içerisindeyiz. ” diye konuştu. Pandemi süresince organ bağışı rakamlarında çok büyük bir azalman olduğunun altını da özellikle çizen Kaya, organ bağışın çok önemli olduğunu ve bağış sayılarının pandemi öncesine dönmesi için yoğun bir çalışma gerçekleştirdiklerini belirtti.

TEDAVİDE İDDİALYIZ

Kanser teşhis ve tedavisi konusunda olukça iddialı bir konumda olduklarını önemle vurgulayan Kaya, “Çok güçlü tanı merkezimiz var. Güçlü onkologlarımız var. Onkoloji cihazlarımız gelişmiş cihazlar. Bir cihazımız var mesela bu cihaz tümörü nişanlıyor ve güdümlü füze gibi sadece orayı vuruyor. Başka bir yere vurmuyor. Normalde bu ışınlar etrafındaki dokuları da zedelerken bu alet bu akıllı bir alet olduğu için hiçbir zarar vermeden işlemi tamamlayabiliyor.  Zaten hasta en ufak bir hareket etse o da hareket ediyor. Yani güdümlü füze gibi gidiyor. Sadece tümörü odaklıyor ve onu vuruyor” ifadelerini kullandı.

HEM HİZMET HEM İNŞAAT

Uludağ Üniversitesi Hastanesi'nin acil ve polikliniklerde yapılan çalışmalara da değinen Kaya, “Biz hem hizmet veriyoruz, hem inşaat devam ediyor. Şimdi biz orayı hizmeti kesip kapatamayız. Böyle bir böyle bir lüksümüz yok. Kapatmak da istemiyoruz. Çünkü burada hem hizmetinizi devam ettireceksiniz, hem de hekimler var. Öğrencilerimiz var. Onların asistanları var. Buradaki eğitimin de aksamaması lazım. Dolayısıyla sürekli çalışması lazım.  Bir yerin hem çalışması hem de onarılması kolay bir iş değildir. Ama biz yapıyoruz” diye konuştu.

SUNİ ORGANLAR DÖNEMİ BAŞLIYOR

15-20 sene sonra veya 30 sene sonra organ bağışına gerek kalmayacağını ön gördüğünü aktaran Kaya,  “Suni organlar ya da insan vücudundan alınan birtakım hücrelerin çoğaltılması ve bunların organ şekline dönüştürülmesi şeklinde çalışmaları devam ediyor. Onlar olduğu zaman artık organ bağışına ihtiyaç da kalmayacak. Organ nakli çok büyük hikayeler barından bir olaydır.  Yapılan ameliyatın arkasında bir de görmediğiniz kişiler vardır. Bir böbrek nakline veya bir karaciğer nakilinde toplam bir 35 kişi çalışır.  Bunlar bazıları görünür. Bazıları da görünmez. Arka planda çalışırlar. Hepsinin yeri önemlidir. Biri olmazsa organ bağışı ya da organ nakli olmaz.  Buradan Hüseyin Akdemir'e de bir teşekkür daha yapalım. Onun sayesinde birkaç yıl sonra yani birkaç burası Türkiye'nin belki de en iyi organ nakli merkezi olacak diye düşünüyorum. Hem çeşit olarak hem kalite bakımından sayı fazla olabilir önemli olan kaliteli. Kaliteli ve oradan hem hizmet olarak hem de bilimsel veri elde etme konusunda üst düzeyde olması gerekiyor. İnşallah o seviyeye ulaşacağız” dedi.

TÜRKİYE HEKİMSİZ KALMAZ

Ülkedeki hekim sayısına yönelik tartışmalara da değinen Kaya, “Bir döngü var. Bütün şehirler batıya doğru büyüyor. İnsanlar da batıya yöneliyorlar herhalde. Enteresan bir şey ama halkımız şöyle düşünsün. Bir kere Türkiye hekimsiz kalmaz. Türkiye'de şu anda 110 bin tıp öğrencisi var. 160 bin kamuda hekim var. Toplamı iki yüz bini geçiyor. Birkaç sene içerisinde Türkiye'deki hekim sayısı 200 bini geçecek. Dolayısıyla hekim sıkıntımız hızla çözülecek diye düşünüyorum. İşin kalite tarafını da endişe etmesinler. Çünkü bunların hepsi zeki çocuklar” ifadelerini kullandı.